Aldın tradutor Francês
61,423 parallel translation
Gittin ve hepsini satın aldın.
Tu as acheté toutes les photos?
- Ne aldın?
Qu'as-tu acheté?
- Mesajımı aldın mı?
Vous avez eu mon message?
Ondan haber mi aldın?
Tu as eu de ses nouvelles?
Dersini aldın mı bakalım?
Alors? T'as eu ta leçon, c'est bon?
Ne diye kedi aldın ki?
Pourquoi as-tu un chat, pour l'amour de Dieu?
Benim için kıymetli olan her şeyi elimden aldın zaten Bay Toretto.
Non, tu m'as déjà tout pris, ce que j'ai de valeur, M. Toretto,
- Kodları aldın işte!
- Vous avez les codes!
Hayırdır, yeni merdiven mi aldın?
Il va te falloir un escabeau.
Ondan haber aldın mı?
T'as des nouvelles?
Borç aldın, borcunu öde.
- Tu as emprunté du fric. - Tu rembourses.
Anahtarı nasıl aldın?
Où as-tu eu la clé?
Bir insanı tespih karşılığında hiç satın aldın mı?
Vous n'avez jamais acheté une âme avec des perles?
Size yolladığım muzları aldınız mı?
Avez-vous reçu la boite de bananes que je vous ai envoyée...
- Karşılığında para aldın mı peki?
As-tu été payé pour ça?
Şu Lexus'u aldın mı?
T'as pris une Lexus?
Yanılıyorsam düzeltin, siz beni gürültü koparmam için işe aldınız.
Corrigez-moi si je me trompe, vous m'avez engagé pour communiquer.
Askerlerinizi aldınız.
Vous avez vos soldats.
- Luminol diye bir şey aldın mı sen?
T'as pas acheté du luminol, par hasard?
- Aile Planlaması Birimi'ne? Birinin arabasını mı aldın, Uber mi çağırdın, biri mi götürdü seni? Orası okyanus tarafında.
Il faut une voiture pour aller au planning, c'est à Seaside.
Keyif aldığımı söyleyemem.
Je n'en retire aucun plaisir.
Ama şu anda, sizin gözetiminizde aldığı matematik eğitimi... -... ilkokul düzeyinde değil mi?
Sous votre garde, elle étudie les mathématiques au niveau de la première année, n'est-ce pas?
- Hayır. İkinci el dükkanından aldığınız bir yatakta uyumuyor mu?
Dort-elle dans un lit
Aldığımız istihbarata göre, Almanların ne askeri kalmıştı ne parası ne de herhangi bir mühimmatı.
Selon nos informations, les Allemands n'avaient plus de troupes, pas d'argent, aucune munition.
Son savaş, halkımın elindeki her şeyi aldı.
La dernière guerre a tout pris à mon peuple.
Aklını aldım dostum.
Je te hais, Tej!
İşte aldın cevabını.
Il n'y aura pas de confession.
Çünkü Dom, Tanrı'nın Gözü'nü aldı ve bizim görünmememiz lazım.
Mais comme ça?
Sana verebileceğim tek şey bu. Çıkarken aldığım paradan kalanını Sizzler'da bifteğe verdim.
Ensuite, je suis allé me payer un steak avec le reste de mon allocation.
Cep telefonu aldın mı?
T'as un cellulaire? J'ai inscrit le numéro sur le formulaire.
Muhbirinden bilgi aldığını sanıyordum.
Je croyais que tu surveillais ton informateur.
Zaten silahların suçunu üstüme aldım.
J'ai déjà plaidé coupable pour les armes.
Şidmi bana üç farklı kurumun nasıl tam saati bilip tuzak kurduğunu ve nasıl herkesi aldığını açıkla.
Alors explique-moi comment trois agences différentes ont eu le temps de s'installer pour arrêter tout le monde.
Her şeyi aldılar. Televizyonu, müzik setini. Taylor'un Xbox'ını.
Ils ont tout pris, la télé, la chaîne hi-fi, la Xbox de Taylor.
Tarçın tadı aldım sanki.
Y a un petit goût de cannelle.
İki gün içinde şu grafiticiyi bulacaksın ve ben binayı teslim edene kadar başka grafiti olmamasını sağlayacaksın ben de sana bu evi aldığım fiyata satacağım.
tu trouves ce graffeur d'ici 48 h, tu empêches tout graffiti jusqu'à la vente, et je te vends la maison au prix coûtant.
- Dave, aldın mı? - Aldım.
- Ça va, Dave?
Biraz arazi ve bir eş satın aldı.
Il a acheté une terre et a acheté une femme.
Onu satın aldığı konusunu asla seninle konuşmamamı söylemişti.
Il m'a dit de ne jamais te dire qu'il l'avait achetée.
Anlayacağınız üzere babanızın satın aldığı yerlilere ait bu küçük arazi parçası şimdilerde Kraliyet hükümeti ve lanet Amerika Birleşik Devletleri arasında coğrafi bir sebepten tartışma konusu olmuştur.
Comme vous le voyez, ce bout de terre que votre père a acheté aux Indiens est désormais un point de litige entre le gouvernement de Sa Majesté et ces maudits États-Unis.
O yüzden bu babama ait bu küçük toprak parçası Tanrı onu kutsasın ki 30 sene önce boncuk ve barut karşılığında satın aldığı bu yer aslında Kraliyet ve Doğu Hindistan Şirketi için çok ama çok değerli olacak.
Donc ce... Petit bout de terre que mon père... a acheté contre des perles, que Dieu le bénisse, et de la poudre à canon, il y a 30 ans, est aujourd'hui très, très précieux pour la Couronne
Gent'te yer aldıklarını nereden bildi?
Comment savait-il qu'elles avaient lieu à Gand?
- Bilirsin işte, birisi bir adamın ölmesini istediğinde Dolphin'e gelir. Daha yeni gemi aldın, o yüzden öde.
Tu viens d'acheter un bateau.
- Gemi aldığınızı duydum. - Aldım.
- Vous avez acheté un navire?
İnsanların telaşlandırmamak için onları karanlığın himayesinde taşımak amacıyla eğitim aldık.
On nous a demandé de les transporter dans l'obscurité. Pour ne pas alarmer la population.
Ama Rotherhithe'deki eczacıdan aldığın onca arseniğin ardından bir çimdik, arkasından bir çimdik, sonra bir çimdik daha.
Mais après que tu as acheté tant d'arsenic... à la pharmacie dans Rotherhithe... Pincée après pincée... après pincée.
Biraz arazi ve bir eş satın aldı.
Il a acheté un bout de terre et une femme.
James Delaney adındaki şahıs yakınlarda Nootka Boğazı denilen bir toprak parçasını miras aldı.
Un individu, James Delaney, a récemment hérité d'une terre : la baie de Nootka.
Babamın bana aldığı o bisikleti çok severdim.
J'adorais ce vélo, que mon père m'a offert.
Bart, tarihteki en uzun gözaltı cezasını aldı.
Bart reçut la plus longue retenue de l'histoire.
Kızımı okul çıkışında aldıracağım da dikkat dağınıklığım için kusura... evet.
Il faut aller chercher ma fille et ça me perturbe.