Altar tradutor Francês
80 parallel translation
Altar Keane bundan hoşlanmaz.
- Pourquoi? - Ça déplairait à Altar Keane, et d'autre part...
Sizlerden birisi Altar Crane isimli birini hiç duydu mu?
Connaissez-vous quelqu'un du nom d'Altar Crane?
— Altar Crane.
- Altar Crane.
Ya da Altar Keane?
- Non, Altar Keane.
Altar Keane, evet!
Altar Keane.
Atlardan birisi ben olmuştum ve Altar Keane de benim jokeyimdi.
Sauf que j'étais le cheval et Altar Keane, le jockey.
Benim tanıdığım tek Altar Keane O'ydu!
C'est la seule Altar Keane que je connaisse.
Altar ile tanıştığım zaman, o Doğu sahillerinden yeni gelmişti.
La première fois que je l'ai vue, elle arrivait de la côte est.
İzin verinde Altar'ın ne çeşit bir kız olduğunu anlatayım.
Je vais vous dire le genre de femmes qu'elle était.
Veya Altar kendisine patronluk yapılmasını sevmezdi!
Ou, pour commencer dans l'ordre, Altar n'a pas aimé la façon dont il l'a traitée.
Altar, sen niye az gülüyorsun.
- Altar, tu ne souris pas assez.
Altar, espri anlayışını kaybetme emi.
- Ne fais pas ta maligne, Altar.
Bahse katıIıyor musun, Altar?
Tu joues, Altar?
Her nereye gittiysem, Altar Keane'i görür gibi oldum veya hakkında bir şeyler duydum.
Où que j'aille, je voyais Altar Keane ou j'entendais parler d'elle.
Altar buradan böyle ayrıldı.
Voilà comment elle est partie.
Altar'ın gidişi ile, Baldy'nin salonunda işler azaldı.
Après son départ, ça n'a plus marché chez Baldy.
Delikanlı, Altar Keane ile neden bu kadar ilgileniyorsun?
Pourquoi êtes-vous si intéressé par Altar Keane?
Gel seni çiftliğin sahibi Altar Keane ile tanıştırayım.
Voici la patronne du ranch, Altar Keane.
Hakkınızda çok hikâye duydum ki, bir tane Altar Keane olduğundan şüpheliydim.
J'ai entendu tant d'histoires sur vous, je doutais de votre existence.
Deli Altar.
Altar la folle.
Sen fazla ileri gitmeye başladın, Altar.
Tu ne t'en fais pas, Altar.
Dur bakalım. Altar'ın doğum gününde hile yapmana izin veremem!
Tu l'escroques pas à son anniversaire.
Şu şarkıdan ne haber, Altar?
Et la chanson promise, Altar?
Evet Altar. Bize biraz mırıIdansana.
Oui, Altar, chante.
Her türlüsüne sahip oldum fakat Altar'ın eşini bulamadım.
J'en connais des femmes, aucune n'égale Altar.
Altar, nöbetçi buraya geliyor!
Altar, le guetteur!
Benimde kalmamamı ister misiniz?
- Altar, je reste?
Bana bak Altar, ömründe bir kez olsun, bir kadın, bir adama bir şey demek ister.
Écoute-moi. Une fois dans une vie, une femme compte pour un homme.
Altar Keane Vagonu.
L'Altar Keane.
Bu durum Altar'ın keyfini hiç kaçırmaz.
Altar ne sera pas fâchée.
YanıIıyor muyum, Altar? — Frenchy,
- Ai-je tort, Altar?
Tamamda, şimdi biri Altar'ın payını çiftliğe götürmeli ama kim gitsin?
Voyons qui rapporte sa part à Altar.
Payını almak istemeyecektir. Altar'ın etrafımda emirler yağdırmasından bıktım.
Je ne lui donnerai rien, j'en ai assez de ses manières.
Birileri Altar'ın payını götürmeli, 5 – 6 saat sonra buraya dönebilir.
Quelqu'un doit payer Altar. Il fera l'aller retour dans la nuit.
— Ben de gitmem. Altar'ın işi için bütün bir gecemi at sırtında geçiremem.
Je perds pas ma soirée pour elle.
Etrafına bir bak, Altar Keane.
Regarde autour de toi.
Altar sana anlatmış!
- Je vais te tuer, Kinch.
Altar bir seyahate çıkmayı düşünüyordu, fakat fikrini değiştirdi.
Altar s'en allait, mais elle a changé d'avis.
Altar'ın verdiği bilgi için Şerif para ödemez ki.
Plus d'un marshal paierait pour la faire parler.
Bizlerden birini veya ikisini vurabilirsin. Hala Altar'ın hesabını görecek geride üç kişi daha var.
Tu peux en avoir un, peut-être deux, les autres lui règleront son compte.
Sunak nerede, ya resimler?
Où sont les "Altar", Les peintures?
Onunla Altar'a geri döneceksin, değil mi?
Tu vas monter sur son guidon jusqu'à Antar?
Robe, Altar insan kurban edenler.
Des robes, un autel, des sacrifices humains.
Just keep me away from that altar.
Mais jamais ensemble à l'autel.
Dostum, bana geri hatırlatıyor. Bir haç ve bir Altar * gördüğümü hatırlıyorum.
Ca me revient, la croix, l'autel,
Altar Keane'nin mekânı!
Le ranch d'Altar Keane!
Onu hatırladın değil mi, Kinch, Wyoming'te bir kasabada,
Tu l'as vue sur une fille dans une petite ville du Wyoming. - Altar te l'a dit!
Gitmeyin.
Ne partez pas. Altar m'a trahi.
Altar bizi ele vermiş gitmeyin, bizi ihbar etti!
Elle nous balance.
Altar!
Altar?
Altar'la birlikte toparlanıyorsunuz galiba?
Vous avez fait vos bagages.