Alırım tradutor Francês
19,479 parallel translation
Seni kızıldereli kumarhanesine, Princess Cruise turlarına... falan alırım bir kaç ay içinde.
Je contacterai l'Indian Casino et Princess Cruise dans quelques mois.
Param yettiğinde daha iyisini alırım.
Je lui en achèterai un autre quand je pourrai.
- Ben alırım.
- Je le prends.
Yukarıya çıkalım. Daha iyi nişan alırım.
Je monte pour un meilleur angle de tir.
İlk nöbeti ben alırım.
Je monte la première garde.
Açılış için düzeltmeyi ne zaman alırım?
Quand aurai-je les révisions?
Yayından önce mi alırım, sonra mı?
Je les aurai avant ou après l'émission?
O zaman onu bulur ve onun chi'sini de alırım.
Alors, je le trouverai et je prendrai son chi également.
Belki bir tane alırım.
Peut-être un seul.
- Patatesten alırım.
- Quelques pommes de terre, oui.
Ben onun yerini alırım.
Je prendrai sa place.
Ayrıca, eğer kovulursam, işsizlik tazminatı alırım.
Et si je me fais renvoyer, je toucherai de l'assurance-emploi.
Senin kokunu her yerden alırım.
Je reconnaîtrais ton odeur n'importe où.
İIk nöbeti ben alırım.
Je commence à monter la garde.
Ben alırım.
Je m'en occupe.
Tereyağlı çörek alırım. Tereyağlı çöreğin var mı?
Je veux bien des biscuits.
Elimde temiz 200 dolar olunca kendime bir TV alırım.
Quand j'aurai 200 $ d'avance, j'achèterai une TV.
Sadece bir sandviç alırım Rose.
Je prendrai un sandwich.
Yemekle başladım. Sonra biraz para çalarsam kendime yemek de alırım, ayakkabı da dedim.
De la nourriture, puis de l'argent pour payer à manger et des chaussures.
Ben alırım ve vermem, diyorsun. Troy, canımı yakıyorsun.
Tu dis que je prends sans donner...
Masanın üstüne koy Troy. Ben alırım.
- Mets-la sur la table.
Saçlarım mükemmel olur fakat hep şaşkın bakarım asla aklımdan geçeni söylemem delicesine Pilates yaparım bir köpek ya da at satın alırım ve ardından binicilik hocasına vurulurum ve kocamın 40 yaşına geldiğinde koşuya başladığını
Avoir des cheveux parfaits, mais les traits tirés de ne jamais dire ce que je pense vraiment, devenir une enragée du Pilates et acheter un chien, ou un cheval, tomber amoureuse du prof d'équitation, regarder mon mari se mettre au jogging à 40 ans
Ben de bir uğrayıp eşyalarımı alırım diye düşündüm.
Alors, j'ai pensé venir faire un tour et prendre mes affaires.
Hesabı ben alırım.
Je m'occupe de l'addition.
- Olur, alırım.
- Ouais bien sûr.
En iyi arkadaşım ve ben bunu yaparken bir şişe viski alıp gidiyoruz veya botu havaya kaldırıyoruz.
{ \ 1cH00ffff } mon pote Peanut et moi, on prend du whiskey, { \ 1cH00ffff } on descend dans le lac
Çayına şeker alır mısın?
Du sucre avec ton thé?
Umarım burada kimse üzerina alınmamıştır.
Je n'ai choqué personne?
- Sek viski alır mısın?
- Un malt?
Ailenle tanışır birkaç sandviç alırdım.
Saluer la famille, manger un bout.
Bir şey alır mısın canım?
Vous prenez quelque chose?
Okyanusu ardımıza alıp bizi bir yere ulaştırıncaya kadar itmesine izin vereceğim.
Nous allons laisser la mer derrière nous. Nous allons la lasser nous pousser jusqu'à arriver quelque part.
Sanırım bunu alıp odama götürmeliyim.
Je crois que je vais rapporter ça au dortoir.
Adamlarımı alıp sudan uzaklaştırın!
Sortez mes gars de l'eau.
- Risk alırım ben.
Je prends des risques.
Hazırsan hazırım, Lee. Yerini al.
Quand tu veux, Lee.
- Onu ben alırım.
Je t'aide. Le temps presse.
- Soygunun yanında içki de alır mısınız?
Un verre pour arroser ça?
Belki çocuklar için de küçük bir takım alırız.
Et peut-être que tu pourrais aussi acheter une toute petite gâterie pour les enfants?
Sanırım Meksika'ya gidersin ve eline bir kokteyl alıp güzel bir kızla tanıştıktan sonra beni tümden unutursun sandım.
J'étais convaincue qu'une fois au Mexique, tu irais quelque part commander des daiquiris avec une fleur dedans, que tu rencontrerais une jolie mamacita et que tu m'oublierais.
Wilkins, şu sarı saçlı anaokulu bebesini gözümün önünden alır mısın lütfen?
Wilkins, débarrassez-moi de cette maîtresse de maternelle aux cheveux jaunes.
Oradayken bana da bir şeyler alır mısın?
Tu peux me commander un truc là-bas?
Evet, bununla ihtiyacımız olanı alırız.
Ouais, ça devrait suffire.
Sinyal alıcılarını, model güçlendirici olarak kullanıp sinyali dışarı çıkarırım.
Je pourrais me servir des balises à pulsion pour faire passer le signal. - Bon.
Tavuk alır mısın, aşkım?
Du poulet?
Pat, biraz daha tavuk alır mısın?
Pat, je te ressers du poulet?
Terri, başkası seni mezun olur olmaz işe alır mıydı?
Terri, personne ne t'aurait embauchée à ta sortie de l'école.
Bu arada Google'dan hapis cezalarını araştırıyordum, silahlı olmadığımızdan en düşük hapis cezasını alırız.
Au fait, j'ai cherché les sentences sur Google. On n'est pas armés, donc peu de temps de prison.
- O zaman alır mısın?
- Alors j'aurais ta commande?
- Alice, su alır mısın?
- Alice, tu veux de l'eau? - Ouais.
İnsan düğün öncesi hayatında ilk defa ekstazi alır mı hiç?
Tu prendrais de l'ecstasy pour la première fois la veille de ton mariage?