Arabistan tradutor Francês
404 parallel translation
Ashenden kısa süre sonra Konstantinapol üzerinden Arabistan'a gidecek bir Alman ajanını bulmaya İsviçre'ye gidiyor.
Ashenden part en Suisse localiser un agent allemand en partance pour l'Arabie via Constantinople.
Ama sen o ara konuşuyorsun. Ben de dışarı çıkıyorum. Mısıra gidiyorum, oradan Çin'e geçiyorum Çin'den de Arabistan'a.
Mais tu parlais alors je partais pour l'Egypte, la Chine.
Çok özür dilerim. Hiç Arabistan'da bulundunuz mu, Bay Kemik?
Avez-vous déjà chassé en Arabie?
Dedim ki, "Hiç Arabistan'da bulundunuz mu?"
Avez-vous déjà chassé en Arabie?
Arabistan'ın bütün kokuları temizleyemeyecek şu ufacık eli.
Tous les parfums d'Arabie ne purifieront pas cette petite main.
O petrol şirketlerinden biri, Dr. Clinton Reed'in hizmetleri olmadan Arabistan'da boru hattı döşemeyeceğine karar verdiğinde.
Un jour... Quand l'industrie pétrolière ne pourra plus poser un pipeline sans le docteur Clinton Reed.
Şimdiye kadar kimse, Arabistan gecelerinden çıkıp gelmiş bir prense benzediğini söyledi mi sana?
On vous a déjà dit que vous ressembliez à un prince arabe?
İlk tepkim, şahsen Arabistan'a gidip duruma göz atmaktı.
J'ai bien envie d'aller en Arabie pour voir ça de près.
Bir sonraki durağımız Arabistan efendim.
Nous arrivons en Arabie.
Arabistan'da yararlı olabilir.
Il pourrait aller en Arabie.
Daire, Arabistan'da yararlı olacağını düşünüyor.
Le Bureau des Affaires Arabes vous veut en Arabie.
Arabistan'la ilgili nihai amaçları önemli.
Plutôt ses intentions concernant l'Arabie dans son ensemble.
Korkarım Arabistan için de açlar.
Je crains qu'ils ne dévorent l'Arabie.
Hem İngiltere hem Arabistan'a mı?
Vous aimez l'Angleterre et l'Arabie?
Türk, dönüp dururken biz Arabistan'ı aşarız.
On peut traverser l'Arabie avant que les Turcs ne réagissent.
13 haftada Arabistan'da kaos yaratırım.
En 13 semaines, l'Arabie ne sera que chaos.
Arabistan, onun bir parçası.
L'Arabie fait partie de son empire.
Arabistan, Araplarındır.
L'Arabie appartient aux Arabes.
Onlara Arabistan'da gözümüz olmadığını söyledim.
Je leur ai dit que c'était faux, que l'Arabie ne nous intéresse pas.
Arabistan'da gözümüz var mı, Dryden?
Est-ce que l'Arabie nous intéresse, Dryden?
Onlara sizin adınıza, Arabistan'da gözümüz olmadığını söyleyebilir miyim?
Je veux savoir si je peux leur dire en votre nom... que l'Arabie ne nous intéresse pas.
- Arabistan mı?
- En Arabie?
Arabistan'dan affım için dilekçe, efendim.
C'est ma demande d'être détaché de l'Arabie.
Arabistan dahil.
Y compris l'Arabie.
Lawrence'la Arabistan'da, Sherpa Tenzing'le Himalayalar'da.
Avec Laurence, en Arabie, avec le sherpa Tensing, dans l'Himalaya.
Cezayir'ın sefil insanlara, Arabistan'ın ummi halkları,
Sur les hommes misérables d'Algérie, sur les populations analphabètes d'Arabie
Suriye ve Mısır'da da değil üstelik, Ermenistan, Kapadokya ve Arabistan'da da kıtlık var! Roma İmparatorluğu'nun tüm Doğu yarısında,
Non seulement en Syrie et en Egypte, mais aussi en Arménie, en Cappadoce et en Arabie.
Arabistan, Yahudi ülkesi, Kapadokya, - Suriye, Mısır...
L'Arabie, la Judée, la Cappadoce, la Syrie, l'Egypte.
İkincisi ise 1952'de Arabistan'da gerçekleşen,
Le second eut lieu en Arabie en 1952.
Suudi Arabistan Krallığı'na "Tam Yetkili Elçi" olarak atandın.
Vous avez été nommé... plénipotentiaire extraordinaire à la cour d'Arabie Saoudite.
- Anladığım kadarıyla Suudi Arabistan elçisi olarak atandınız.
Je crois comprendre que vous avez été nommé ambassadeur en Arabie Saoudite.
- Fakat siz Suudi Arabistan Büyükelçisiniz, değil mi?
- Mais vous êtes ambassadeur en Arabie? - Oui, je...
Aslında hayatımın geri kalanını Suudi Arabistan'da geçirmeye hevesli değilim.
Eh bien... je n'ai guère envie de passer le reste de ma vie en Arabie Saoudite.
Her neyse, biz Elçiliği yeniden dekore edince eşini de Arabistan'a getirmelisin ama daha önce değil aksi takdirde siz de bizim gibi çadırda uyumak zorunda kalırsınız.
Cependant, il vous faudra faire venir votre femme en Arabie... quand on aura rénové l'ambassade. Mais pas avant. Sinon, il vous faudra dormir sous une tente comme nous tous.
Washington'dan bir mektup aldım. Görüntüyü kurtarmak için onun da benimle birlikte Suudi Arabistan'a gitmesini istiyorlar.
J'ai une lettre de Washington disant que Martha doit venir avec moi... en Arabie Saoudite par égard aux apparences.
Washington'u, Suudi Arabistan'ı, her şeyi.
Washington, l'Arabie Saoudite, et tout.
Bir gangsterin metresi olan bu kadın Suudi Arabistan Büyükelçisi olarak, senin mahiyetine hiç de uygun değil.
Pour un ambassadeur en Arabie Saoudite, ce n'est pas vraiment comme il faut... d'inclure dans votre entourage la maîitresse d'un gangster.
Arabistan'da atların gümüş kanatları vardır.
Les chevaux d'Arabie ont des ailes d'argent.
Arabistan'ın tüm esansları bu küçük eli güzel kokutmaya yetmez.
Tous les parfums d'Arabie n'adouciraient pas cette main.
- Arabistan şeyhi.
- Le scheik d'Arabie.
Ve Yüce Allah seni ve halkını bu yüzden misli ile mükafatlandırır. Arabistan daki yeni bir Peygamberin sözleri bunlar.
Accepte l'islam et tu seras sauvé.'ll parle du nouveau prophète d'Arabie.
Arabistan da huzursuzluk mu var, niye bana bildirilmedi?
Des troubles en Arabie... Pourquoi ne m'a-t-on rien dit?
Sen ve bütün Arabistan karar verinceye kadar. -... Kendinizi kurtarmak için er geç O'nu yok edeceksiniz.
Jusqu'à ce que toi et toute l'Arabie le chassiez pour sauver votre mode de vie.
Çok geçmeden bütün Arabistan Müslüman oldu yalnız bu yeni dine değil, İslam'ın getirdiği ilkelere, davranışlara, her şeye inandılar.
Rapidement, toute l'Arabie fut convertie, au culte, mais aussi aux lois, aux attitudes, aux manières de l'islam.
Suudi Arabistan Yatırım Şirketi için satın alıyorlar.
Ils l'achètent pour des fonds d'investissements saoudiens.
Şu Suudi Arabistan ziyareti için neden uygun zaman değil?
Ce voyage en Arabie Saoudite, pourquoi pas maintenant?
Suudi Arabistan'da mı sanıyorsunuz kendinizi?
Tu te crois en Arabie Saoudite?
Arabistan'a gidebilirim.
Je vais peut-être partir pour l'Arabie.
- Arabistan'dan bahsettiler mi?
- Ils t'ont rien dit pour l'Arabie?
Arabistan'da canım. Fasça konuşabilir misin?
Tu connais le marocain?
Her yıl Arabistan dan Mekke ye kabileler gelir.
Nous possédons la Kaaba.