Arazi tradutor Francês
2,135 parallel translation
Ama bunların dışında 23 kilometrekare arazi üzerindeki bir bina.
Sinon, c'est un bâtiment de plus dans une zone de 7 km ².
* Öldürücü zehir yavaşça dağılıyor * * Devoe gibi yumuşak bir adam arıyor * * Geç para al, iyisi mi arazi ol *
Looking for a mellow fellow like Devoe getting paid late, better lay low scheming on the hots, my end the pro show.
Arazi kayalık ve uçurumlu.
Le terrain est rocailleux et escarpé.
Boş bir arazi, bir hiçlik, yeşil bir gölgede, yeşil bir kale olacak.
Un endroit vide, un néant, une idée verte dans une ombre verte.
Bayan Catherine Howard'a bir arazi hediye etmek istiyorum.
Je veux donner une terre à la Demoiselle Catherine Howard.
Küçük bir arazi almayı düşünüyorum. Ot yetiştirebileceğim bir çiftlik. - Ortak ister misin?
Je pense acheter du terrain, une petite ferme ou je ferais pousser tu veux un partenaire?
Göl kenarındaki arazi sahiplerini ya da gölde yüzen çocukları düşünsene.
Pensez aux propriétaires de ces résidences, aux enfants qui y nagent.
Daha yeni Seattle'da arazi aldı.
Il a acheté des terres à Seattle.
Kurnazca bir savaş olmuş. Düşman, köyün merkezine kadar ilerlemiş ama atalarımız arazi şartlarını kullanarak düşmanı nehrin kıyısına kadar sürmüş.
C'était une guerre difficile à mener! alors nos ancêtres ont tiré profit du terrain et les ont amenés sur les berges de la rivière...
Arazi aracının Los Angelesli sürücüsü, alkollü araç kullanmaktan sabıkalı.
Le conducteur du van vient de Los Angeles... avec des antécédents de conduite en état d'ivresse.
Her ikisi de orman, yalnız arazi farklı.
Ce sont deux jungles, mais les terrains diffères.
Bu plütonyumun yarılanma ömrü 89 yıl. Yani arazi hâla radyoaktif anlamda etkin ve bulaşıcı.
Ce genre de plutonium à une demi-vie de 89 ans donc ce sol pourrait encore être contaminé.
Masum insanların olay yerinden arazi olmayacaklarını biliyoruz ama.
On sait que les personnes innocentes ne s'enfuient pas.
Kırmızı ışıkta arabandan inmişsin arazi aracı kullanan bir adama saldırmışsın.
Furieuse, vous avez agressé un conducteur. Quel est le rapport avec...
Andrew'in elbiselerini çalılara saklar ve arazi olur.
Il abandonne les vêtements d'Andrew dans les buissons et part.
Ne düşündüklerini bilmiyorum, bizim orada boş bir arazi olduğunu fark etmeyeceğimizi mi?
Ils pensaient qu'on verrait pas que ce n'est qu'un champ?
Orasının önünde posta kutusu olan boş bir arazi olduğunu biliyorsun değil mi?
Tu sais que c'est un champ avec une boîte aux lettres?
Oralarda 5 dönümlük arazi kaç para ediyor ki?
Combien valent 4 hectares de terre, là-bas?
Spike, bu herifler çoktan arazi oldular sanırım.
Ces types semblaient prêts.
O numaradan müşterinin 5 dakika sonra yalnız dönmesinden, kızın arazi olacağını anladım.
Et quand son pigeon est redescendu seul cinq minutes après être montés, je savais qu'elle allait filer.
- Arazi 48'teki inşaat yasağını kaldırmak ile ilgili teklifimi aldınız mı acaba.
Avez-vous eu ma demande d'éventuel rezonage du terrain 48?
Arazi 48 bir zamanlar korkunç ve iğrenç bir alandı.
Le terrain 48 était horrible et dégoûtant.
Boş bir arazi mi?
C'était un bastion vide?
Sonra Harry arazi oldu.
Puis Harry est parti.
Jessy'lerin arazi işinden rüşvet komşu kızı Mary Lane'i elledik.
détournement sur les opérations foncieres de Jessy ; attouchements sur la voisine Mary Lane ;
Çetin ve ıssız bir çalılık arazi.
Une terre inhospitalière et reculée.
Arazi beni birazcık yanılttı işte. Sonra buranın coğrafyası ve yeroğrafyası bir an...
Je me suis mélangé à cause de la topographie, de la géographie, de la chorégraphie et...
Porselenler, arazi.
La porcelaine? Le domaine? "
Kocaman, bomboş arazi.
C'est un grand terrain vague.
İzlediği yol ipuçları veriyor ama bu arazi 16 kilometrekarelik bir orman, asıl problem bu.
Il va nous montrer mais c'est dans ce coin. Mais ça représente 2500 hectares de forêt.
Şu anda arazi bakıyorum.
- J'en cherche.
Boş bir arazi ve bir plaj.
Juste une étendue vide... Et une plage.
Bu bebek otoyoların kralı olması için yapıldı Arazi şartları için değil.
Celle-ci est bâtie pour la route, pas pour les flaques de boue.
Neyse, arazi olmadan batacaktım.
Bref... Sans cette parcelle, j'étais baisé.
Arazi bankanın olacak.
La terre revient à la banque.
Askeriyeden emekli arkadaşı Uruguay'da verimli bir arazi almış.
Un de ses vieux amis de l'armée a acheté un terrain fertile.
Görünüşe göre bu arazi işin kazandırdığından daha çok para ediyormuş.
Il se trouve que le terrain, et bien, vaut bien plus que ce que notre activité rapporte.
Canlı General, beş dönüm arazi.
Cinq mu de bonne terre pour un Général vivant.
Canlı General, ödül ; arazi ve para.
Les récompenses pour un Général vivant sont :
Çok büyük bir arazi.
Ça fait beaucoup d'espace.
Ayrıca, bu amaçla bir okul yapılması için arazi sağlanacak ve yanında her yıl 60.000 tahıl tanesi verilecek bu yeterli gelir, değil mi?
Nous vous offrons une école et 320 000 boisseaux par an.
Ama Naritsugu-sama'nın acımasız arazi vergileri köylülerin aç kalarak isyan etmesine neden oldu.
Mais les impôts fonciers exorbitants infligés par Naritsugu ont provoqué une soif de révolte parmi les paysans affamés.
Lapland'a kandırılarak gönderilmişti. Bedava arazi, vergi ve askerlik muafiyeti sözü verilmişti.
Il a été attiré ici par les allègements fiscaux, les terrains gratuits, et la dispense de service militaire
Arazi aracına biniyorlar.
Ils montent dans un SUV.
Gri bir arazi aracı sürüyorlardı.
Dans un SUV gris.
Siyah arazi aracı, markası yok.
SUV noir, aucune identification.
Birden bu çocuklar ortaya çıkıp arazi sınırlarım içinde intihar etmeye başladılar.
Et tout d'un coup, ces gamins se sont mis à se suicider.
Evet. Alçak arazi maltımdan hiç içemeyeceksin.
Vous n'en aurez pas.
Malları ortadan kaybedip, bir süre arazi olsak iyi olacak.
- Personne n'y va.
Sadece ince bir arazi seridi, hala birkaç Sovyet savasçisi tarafindan tutulmaktadir.
... est encore aux mains de quelques Soviétiques.
Tüm arazi kuşatıldı.
Cet endroit est condamné.