Atma tradutor Francês
2,325 parallel translation
Gus, yıllardır tuttuğun çığlığını atma.
Ne crie pas comme dans From Holding Back The Years.
Suçu senin üzerine atma niyetinde değildim, tamam mı?
Je voulais pas te dénoncer.
Göz atma yollarından biride bu.
- Une façon de voir.
Bana, o bakışı atma! Çok hoşuna gidecek.
Ne me regarde pas comme ça.
Görevin elması odaklı olduğunu duyduğumda Kale'nin erzak bölümüne bir göz atma gereği duydum.
Quand j'ai su que la mission impliquait des diamants, j'ai emprunté une loupe dans le placard du Château.
Ama alışverişin ilk kuralını unuttular asla ama asla imza atma.
Mais ils ont oublié la première règle de l'arnaque... Ne jamais signer de papiers.
Bu senin umurunda olmasa bile bari Annie'yi tehlikeye atma.
Et même si ça t'est égal, ne mets pas Annie en danger. - Ne ramène pas ça à moi.
JJ, kimse halka atma oyununu kazanamaz, hele ki sen.
JJ, personne ne gagne au lancer d'anneau, surtout toi.
" Ayrıca Janey Masterson'ın annesi bir orospudur çünkü sabahın 10'unda nefesinde alkol kokusuyla bizi servisten atma cesaretini gösterdi.
"De plus, " la mère de Janey Masterson est une catin, " en commençant à boire à 10 heures du matin,
Ve ben şövalye olduğum gün, seksen yaşındaki bir disk jokey ve bir gülle atma şampiyonu da şövalye oldu. Bu yüzden bu unvandan yararlanmadım, hayır.
Le même jour que moi, on a nommé un DJ de 80 ans et un champion de golf, donc pas de quoi être fier.
Sahi Kasper... bugünlerde iş ilanlarını atma istersen.
Et Kasper... Tu devrais regarder les annonces d'offres d'emploi.
Pasif kalıp suçu Laugesen'a atma seçeneğimiz de var.
À mon avis, il y a deux manières d'aborder l'histoire. La première, la passive : c'est Laugesen qui a commis la faute.
Böylece ona sımsıkı sarılıp hiç bırakmayacağından emin olabiliriz. Votkaya bok atma.
Au moins, on est sur que tu la tiendras fort dans tes bras et que tu ne la laisseras jamais partir!
- Hayır, atma. - İptal etmeliyiz.
- Les jette pas!
Bu enteresan bir yapboz değil. Medyanın bok atma yarışı.
C'est pas une énigme fascinante, c'est un bordel médiatique.
Klasik bir ceset atma yöntemi. Anormal bir durum yok.
Classique pour se débarrasser d'un corps.
Çöpleri atma zamanı geldi, çöp kamyonuna.
C'est l'heure de sortir les poubelles...
Wallace'ın hoşuma giden yönlerinden birisi tehlike yaratabilmesi ve her zaman gol atma ihtimali olduğunu biliyorsun.
Allô? Partis. De toute façon, va pour Wallace.
- Yalan atma, çocuk!
- Foutaises!
Öyle kestirip atma.
J'ai déjà huit cas similaires. Huit!
Bana hiç top atma, tamam mı?
Ne m'envoies jamais la balle. D'accord?
İçine atma sakın.
Ne te retiens pas. Ok.
Böyle havadan atma.
Fais attention à ce que tu dis.
Sana havadan atma dedim, değil mi?
Je t'ai dit de surveiller ton langage.
Bunun kızla ilgili olduğu yalanını atma bana.
Et ne me dis pas que tu as fait ça pour elle.
Telefonu atma.
Garde le portable.
Suçu onlara atma.
Ne mettez pas la faute sur eux.
Nbakalar bıçak atma konusunda ustadır.
Ils sont maîtres dans l'art du lancer de poignard.
Ben de bundan rahatsız olup adamın yanına gidiyorum ve surata yumruk atma yarışması hakemliği yaptığımı söylüyorum.
Je commence à en avoir marre et je vais le voir en lui disant que je suis juge dans un concours de tabassage.
"Hayır, bunu çöpe atma bütün güzel kurtçukların şu organik malça çevirdiği gübreye dönüştürme kutusuna koyman gerekir ki sonra hepimiz kendimizi iyi hissedelim."
Oui. "Non, ne jette pas ça. Ça va dans le bac à compost " où les beaux petits vers le transformeront en matière organique.
Sen çizginin arkasına geç. Bir adım daha atma.
Retourne sur la ligne.
Babam büyük bir bezbol fanıydı ve daima "Bitir işini!" diyen biriydi. "Kız gibi atma şunu" dediği aklımda kalmış. "Bitir işini."
Il a sauté sur George... et il essayait de le tuer, il était sur lui de la pire des façons.
Lütfen Monty'ye tekme atma dersi ver.
Tu montreras à Monty comment ruer.
Ona atma.
Ne la vise pas.
Sen de benimkine tekme atma.
Vous, arrêtez.
Çöp atma alışkanlığım yoktur pek.
Je ne suis pas très bonne pour ranger.
- Onu atma zamanı gelmiş.
Il est temps. Il peut refaire sa vie.
Artık bu işlere el atma vakti geldi.
On va devoir prendre les choses en main!
Bunu insanların unutamayacağı bir seviyeye taşıyacaktık, bu hayatınızı tehlikeye atma anlamına gelse bile bunu yapacaktık.
On va en mettre plein la vue aux gens, ils n'oublieront pas ça de sitôt. Et si ça signifie risquer sa vie, on est partants.
Onları havada izlemek sende gidip onları yakalama, ağzına atma, kafalarını ısırıp kopartma hisleri uyandırıyor, değil mi?
Les voir voler, ça donne envie de les poursuivre, de les attraper dans sa gueule, et de leur arracher la tête.
- Yere çöp atma!
- Ne la jette pas!
Zarf atma.
Ne recherche pas les compliments.
Şu kısacık hayatımda öğrendiğim bir şey varsa o da şudur : asla bir şeyi içine atma.
Si j'ai appris une chose dans ma courte vie... c'est de ne... jamais réprimer quoique ce soit.
Tüm suçu benim üzerime atma.
Ce n'est pas juste ma faute.
Mike, şu dönemde bir olta atma denemesini karşılayamayız.
Mike, on a pas les moyens d'aller à la pêche aux clients en ce moment.
Sayın Hakim, ortada öyle belirsiz bir olta atma durumu var ki gereksiz yere ortaya çıkarılmış binlerce sayfalık belgelerle müvekkilimin vakit ve nakit kaybına yol açmasını umuyorlar.
Monsieur le juge, je trouve cette requête excessive et sans fondement. Qui plus est, cela demanderait à mon client un énorme travail de recherche qui risque de lui coûter beaucoup d'argent et énormément de temps.
TAİ'ye suç atma.
Blâmez pas le TAP.
Onu oraya atma!
Ne tire pas la chasse! Tu es fou?
Sertçe atma öyle, tamam mı?
Doucement, OK?
- Hayır, onu atma sakın.
Ne la jetez pas.
Hayır, hayır, hayır, hayır. Klavyeyi atma.
Pas mon clavier.