Attorney tradutor Francês
74 parallel translation
- Attorney Berthoux, 64 Victor Hugo.
- Maître Berthoux, 64 rue Victor Hugo. Berthoux?
- Charlie. Başsavcı mektup göndermiş.
Vous avez une lettre de l'Attorney General.
Miami'de. O sabah burda bölge temsilcileriyleydik.
Une réunion avec le District Attorney.
Bugün Avukat General Brooke'un liderliğinde istimlak dairesinin çokça anılmasına karşı anarşinin eşiğindeki tutucu vatandaşların daha fazla duygusallığına yer verilmeyecektir.
Grâce à l'Attorney Général Brooke... l'expropriation ne transforme heureusement plus... les citoyens modèles en anarchistes.
Başsavcının emri üzerine üstlendim.
L'Attorney Général me l'a imposé.
Hayır, başsavcının zengin bir arkadaşı Hurkos'u üstlenecek.
L'Etat? Non. Un riche ami de l'Attorney Général.
Savcılıktan birilerini çağıralım o zaman.
Alors, appelons le District Attorney.
Hemen savcılığı arayın.
Demandez le District Attorney.
Efendim buradaki soruşturmada bölge savcılığı görev alıyor.
Les services du District Attorney dirigent l'enquête.
O bölge savcılığındaki parlak şişman çocuktan bahsetmiyorum.
Je ne parle pas de ce casse-pieds de District Attorney.
Bölge Başsavcısı James Lister, Ticaret Bakanı Christopher Bailey'in Long Islan'daki evinden ayrılırken, Bakanın arabasına yerleştirilen bombanın patlaması sonucunda yaşamını yitirdi.
Le District Attorney Lister a été tué dans l'explosion d'une voiture... devant la villa du Conseiller au Commerce Bailey, à Long Island.
Bay Gold, bildiğiniz gibi Bölge Başsavcısı James Lister Bailey Skandalında böyle vahşice öldürülen ikinci tanık oluyor.
M. Gold, le District Attorney Lister... est le second témoin du "Scandale Bailey" à mourir de mort violente.
Müfettişin delilleri, Janero'nun sadece cinayete karışmak suçundan değil, müşterek bahis ve kumar suçlarından da yargılanmasını sağladı.
Les preuves apportées par l'inspecteur, qui liaient Janero au meurtre de Cirella... ont aussi fourni au District Attorney d'autres chefs d'accusation... pour jeux et paris clandestins dans la région de San Francisco.
Savcı da hep orada.
Le District Attorney aussi.
Eski Manhattan bölgesi avukatı Robert Brillhoffer, sahneye çıktı.
Entrée de Robert Brillhoffer... ancien district attorney.
Ve daha sonra hangi kanıtın mahkemede geçerli olacağına karar vermeye başlayacaklar.
Puis ils choisiront celles qu'ils veulent transmettre au district attorney.
Görevli memur şunu özellikle belirtmiştir... Ferrie'yi sorgulama için getiren FBl değil... Orleans kenti bölge savcısıdır.
L'agent spécial chargé de l'enquête précise que M. Ferrie a été interpellé par le District Attorney de La Nouvelle-Orléans.
Bu savcının benim adamlarım kadar uzman olduğundan şüphem var.
Cet Attorney General n'aurait pas place dans mon équipe.
Washington Baş Savcısı, Allen Dulles, Charles Cabell... ClA Yöneticisi Richard Helms ve diğer FBl ajanlarının mahkemeye çıkmasını reddediyor.
L'Attorney de Washington rejette notre assignation à Dulles, Cabell, au directeur de la CIA, aux agents du FBI.
Bay Attorney!
Mr Attorney!
Savcı hırsızlık dosyamla ilgili birkaç güncelleme yapmamı istedi.
le D.A. ( District Attorney ) voulait faire le point sur mon affaire de vol.
Bölge savcısı Manuel'in ölümünün kaza olduğuna ikna oldu.
Le District Attorney est d'accord pour dire que la mort de Manuel était accidentelle.
Başsavcıya haber vermen gerekecek.
Bien. Tony, il faut que tu fasses appel à l'attorney général.
Başsavcı danışma için beni isteyeceğinizi söyledi.
L'attorney général m'a appelé, il a supposé que vous souhaitiez faire appel à moi.
Başsavcı danışma için beni isteyeceğini söyledi.
L'attorney général m'a appelé. Il a supposé que vous souhaitiez faire appel à moi.
Prescott ve başsavcıyla birlikte bir canlı bağlantı dinleyeceğiz.
Avec Prescott et l'attorney général, on va assister à une écoute en direct. - De quoi?
- Salazar'ın ve DA'nın transcriptleri nerede?
Oui? Où est le transcript de Salazar et du District Attorney?
Arkadaşım, mahkemeye çıkmak üzeresin.
Voici une notification d'extradition signée par l'attorney de l'État de Floride. Et toi, mon ami, tu auras droit à un procès.
Bölge savcısı Schweigel bunu öğrenirse, başımı kazığa çakar.
L'attorney Schweigel aurait ma tête sur un pic s'il savait cela.
Galiba, yüksek mevki müşterileri varmış ve DA bunları bulmaya çalışıyor.
Apparemment, elle a quelques clients très en vue, et le District Attorney est candidat pour un deuxième mandat.
Pekala. "Eyalet avukatı General Wachtel, Las Feliz'deki yeni" La La Ling "bebek mağazasından yeni torununuz için alışveriş yaptınız mı?" Pekala.
Attorney General Wachtel... faites-vous des courses pour votre petite-fille à la nouvelle boutique pour bébé'La-La-Ling'de Los Felis?
Diğer sorularınızı, savcılık ofisine bildirin - Tamam, gidelim efendim.
Si vous avez d'autres questions, soumettées les au bureau de Attorney.
Deputee District Attorney.
Monsieur le Procureur Adjoint.
Jeremy, ağabeyin Patrick'in seni serbest bırakmak için baş savcı olarak mevkisini kullandığı doğru mu?
Jeremy, votre frère a t'il utilisé son influence en tant qu'attorney general pour vous libérer?
Şimdilik baş savcı olarak mutluyum diyelim, ve bildiğiniz gibi, New York'u çok özlerim.
Je suis juste heureux d'être l'attorney general et comme vous le savez, New York me manquerait trop.
Benimle ve Başsavcıyla, başka kimseyle değil.
Non, de moi. Moi et l'attorney général. Personne d'autre.
- Başsavcıya, işlemlere devam etmesini söyle.
Dites à l'Attorney General de procéder.
Biraz önce savcıyla konuştum.
Je viens de parler au district attorney.
Tüm saygımla, Bay Attorney burası gasp edilirken ve arazinin tapu kayıtları varken adaletten bahsettiğinizi anlayamıyorum.
Avec tout le respect que je vous dois, M. le Procureur, comment pouvez-vous parler de justice? Ils ont violé des terres qui m'appartiennent, j'ai un titre de propriété légal.
Felicia başsavcıyla yakın olduğunu söyledi.
Felicia m'a dit que l'Attorney General vous écoute.
Bana Şirket aleyhine işe yarar bir istihbarat getirirsen seni başsavcıya bizzat ben götürürüm.
Si vous m'apportez des preuves crédibles contre la Compagnie... J'irai voir l'Attorney General moi-même.
Başsavcı seni dinlemek istiyor.
L'Attorney General veut bien vous entendre.
Başsavcı seni bekliyor.
L'Attorney General nous attend.
Başsavcıyla görüşme falan yok, değil mi?
Il n'y a pas de rendez-vous avec l'Attorney General, n'est-ce pas?
Başsavcı senin onun gözetimi altına alınman için transfer edilmeni istiyor böylelikle suçlamaları dosya haline getirebilicek.
L'attorney général veut obtenir ta garde pour qu'il puisse t'inculper.
General Silahlı kuvvetleri de işin içine katmak için... ortalığı biraz velveleye veriyor.
L'Attorney General sera très mécontent de voir qu'on a impliqué l'armée dans cette opération.
Başsavcı bana sizinle kaydı yapmamı söyledi.
L'Attorney General m'a demandé de venir vous voir.
Avukat Giannini, bu anlattıklarınızın konumuzla ne alakası var?
Attorney Giannini, en quoi ceci est-il pertinent à ce procès?
Avukat Giannini, 93-94 kayıtları bugün kullanılarak Peter Teleborian'ın güvenirliği sorgulanamaz.
Attorney Giannini, le dossier sur les années'93 et'94 ne peut être utilisé Pour contester la crédibilité de Peter Teleborian ici aujourd'hui.
The defence attorney is supposed to represent the accused, not the state!
Vous ne saisissez pas.
Önce New Jerseyli avukat Ben Melvoy'u öldürüyor.
Il tue d'abord Ben Melvoy attorney du New Jersey.