Attım tradutor Francês
11,769 parallel translation
Ailemi kurtarmak için kariyerimi ve hayatımı riske attım bir yıl sonra beni terk ettiler.
J'ai risqué ma carrière et ma vie pour sauver ma famille... tout ça pour qu'ils me quittent 1 an plus tard.
Herkesin vaktini harcadım ve masumların hayatını tehlikeye attım.
J'ai fait perdre du temps à tout le monde et... mis la vie d'innocent en danger.
Um... Ben - partiden sonra sana mesaj attım, ama cevap alamadım.
Um... donc je je t'ai envoyé un sms après la fête, mais tu ne m'as pas répondu.
Düzeltme, betonun tam ortasına bir kroşe attım.
Rectification : j'ai donné un crochet directement dans le béton.
Bütün davayı tehlikeye attım.
Et j'ai mis en danger toute l'affaire.
Kaçtıktan sonra, sadece tokat attım.
Après qu'on se soit échappé j'ai... pété un cable.
Cesedi havuza ben attım ama organları düzgünce dağıtıldıktan sonra.
Donc j'ai jeté son corps dans l'étang, mais après que ses organes aient été bien distribués.
Durmadan bağırıp çığlık attım ve sonra kafamda bir ses ayağa kalkmamı çunku kimsenin yardıma gelmeyeceğini söyledi.
J'ai crié et crié, une voix dans ma tête me disait de me défendre car personne ne viendrait me sauver.
Ona mesaj attım.
- Je l'ai contactée.
Attım gitti.
- Je l'ai jeté.
Bunu sende bulmuştum ama kesip attım.
Je l'ai trouvée avec toi. Et je l'ai balancée.
Oradaki bütün kırlentleri çöpe attım!
J'ai jeté tous les coussins.
Ben Senatör Morra'ya mesaj attım.
J'ai envoyé un message au Sénateur Morra.
Merhaba Angela, sonunda kafamdan attım.
Je suis enfin hors de ma tête.
Her şeyi tehlikeye attım.
J'ai tout mis en danger.
Baloda harika zaman geçirdik ama sonra yazın Texas'a gitti ona mesaj attım ama hiç geri dönmedi, bu kötü telefon şirketiyle açıklanabilir çünkü Texas'ta iletişim servisi nasıl bilmiyorum.
On a passé un bon moment au bal, puis il est allé passer l'été au Texas, et je lui ai écrit, mais il n'a jamais répondu, ça pourrait être à cause du réseau, mais je ne sais pas s'ils en ont au Texas.
Yemin ederim sana mesaj attım.
Je t'ai écrit.
Sonra halledebileceğini nasıl göremiyorsun? İspanya'yı cebine attım mı halledersin.
Comment vous vous conduirez au-delà de ça vous le découvrirez plus tard, une fois que vous aurez l'Espagne dans votre poche.
Bu konuyu bildiğinizi öğrenirsem seni işten attırırım.
Si je découvre que vous saviez à ce sujet, ça vous coutera votre boulot.
Ama bugün Catalina bana mesaj attı.
Et puis aujourd'hui Catalina m'a envoyé un texto.
- Hayır sanırım attım.
Vous rappelez vous le jour de l'achat?
Agatha hepimizi riske attığımı söylüyor senin sadece beni kullandığını.
Pour Agatha, je nous mets en danger, vous m'utilisez.
Yeni gelenlerle beni attığından dolayı ondan nefret ettiğimi düşünüyorlar.
Ils pensent que je le détestais parce qu'il m'a mis dehors pour avoir bizuté des novices.
Rahatla seni dışarı falan attırmayacağım.
Du calme, je ne vais pas vous jeter dehors.
Motorda iyi hissediyorum. Bir adım attığımızı hissediyorum.
Je me sens bien sur la moto et j'ai l'impression qu'on progresse.
Ama ağzımın ortasına bir yumruk attığın için bir özür dileyebilirsin.
Mais des excuses pour m'avoir frappé à la mâchoire seraient bien. Pourquoi?
Axl'a araması için yalvarmak zorundayım ama Sue okula gideli üç gün oldu ve çoktan bana mesaj attı.
Je devais supplier Axl d'appeler, mais Sue est à la fac depuis trois jours, et elle m'écrit déjà qu'elle m'aime.
Onu attın mı?
Tu l'as jeté?
Mesaj attı. Yirmi dakika içinde burada olacakmış.
Il m'a envoyé un sms pour dire qu'il sera là dans 20 minutes.
Sadece sus ve kalbini attırmaya yardım et.
Tu as dû lui donner quelque chose.
- Camille Terrence'nin Taylor'un ilişki yaşadığını öğrendikten sonra duvara yumruk attığında da yanında mıydı?
Camille était là pour Taylor la nuit où Terrence a fait un trou dans le mur quand il a découvert qu'elle le trompait?
Annem ve babam sıcak küveti ateşlediler ve üstüne biraz Josh Groban attılar. Bu yüzden evi terk etme zamanının geldiğini anladım.
Et aussi parce que maman et papa ont enflammé le jacuzzi et ont mis du Josh Groban, donc je savais qu'il était temps de partir.
Ve sonra, onun dünyasına adım attığın anda..
Et une fois qu'il vous aura, une fois que vous serez dans son monde, c'est exactement ce qu'il fera.
İnsanlar, bazı şeyleri daha iyi yapmak için o zor adımı attıklarında.
Quand les personnes font un pas courageux pour faire de meilleures choses.
Söyleyin bakalım sizi California'ya hangi rüzgar attı?
Alors, qu'est-ce qui vous amène en Californie?
Adım attığım andan itibaren sorun üstüne sorun çıktı resmen.
Dès le moment où je suis arrivé, il était juste un problème après l'autre.
Fit-Step hesabı varmış. Her gün kaç adım attığını ölçen dijital bir adım sayacı.
C'est un podomètre digital qui traque combien de pas vous faites tous les jours
Real Madrid'deki 50 maçında 59 gole imza attı ve de Portekiz milli takımını ön eleme aşamasında attığı gollerle Brezilya'daki Dünya Kupası'na götürdü.
En 50 matchs pour le Real Madrid, il a marqué 59 buts et à lui seul, a qualifié le Portugal pour le Brésil grâce à ses buts en phases qualificatives.
Sanırım göğsüme pençe attı.
Je crois que j'ai reçu un coup dans la poitrine.
Ve sorularını cevaplamayı reddettiğimde, beni içeri attılar.
Et quand j'ai refusé de répondre à leurs questions, ils m'ont emmené.
Reddington'ı kurtarmak için hayatını riske attığından dolayı onun da aynısını yapacağını mı sanıyorsun?
Vous pensez que parce que vous risqueriez votre vie pour sauver Reddington... il en ferait de même pour vous?
Hava attığım falan yok.
Je n'essaie pas de frimer.
Senin önerdiğin adamı en son "yatağa attığımda" mal satmaktan üç tutuklama emri olduğu ortaya çıktı.
La dernière fois que je me "suis fait" un mec que tu m'as suggéré, il avait trois mandat d'arrêts pour drogues sur le dos.
Görünüşe göre bitmek bilmeyen boşanmanız sırasında Ginny'nin kredisine benim de imza attığımı unutmuşsun.
Il semble que tu aies oublié dans ton "divorce sans fin" ce que je suis celui qui a co-signé le prêt de Ginny.
Murray, onu dışarı mı attın?
Murray, tu viens de jeter des déchets?
Attığın yemi yemedi ama ben anladım.
Ok, si elle ne mord pas à l'hameçon, moi oui.
Onu çöpe attım. "Konuşması beni korkutmuştu." Tillie Olsen.
Ça m'effrayait quand ça résonnait. "
Beni Castle'la yıldönümü yemeğinden alıkoymak için mi mesaj attın?
Tu m'as envoyé un message juste pour arrêter mon dîner d'anniversaire avec Castle?
Yüzyıllarca intikam arzusunu bastırmaya çalıştıktan sonra beni yine karanlığın kucağına attın!
Après avoir passé des siècles à réprimer ma soif de sang, tu m'as renvoyé dans ces ténèbres!
Sadece bir isim arayarak başladım. Ama sonra kurcalamaya başladım ve tüm bu kızların kendini erkeğimin kollarına attığını fark ettim.
Je cherchais d'abord juste un nom, mais quand j'ai commencé à fouiner, j'ai remarqué toutes ces pouffes qui se jettent sur mon homme.
Kafasındaki maskeyi çıkardığımda size yalan attığımı söylemeye çalışacak.
Quand je lui retirerait son bâillon, il va essayer de vous dire que je vous mens.