Atım tradutor Francês
14,258 parallel translation
- Atımı getireyim. - Hayır.
Laisse moi aller chercher mon cheval.
Atım oluyor.
C'est mon cheval.
Bu sabah atım kaçtı.
Mon cheval s'est enfui ce matin.
Yardım edebileceğim bir şey var mı?
Y at-il quelque chose que je peux aider?
Herhangi birinizin atış hakkı var mı?
Quelqu'un d'autre a un bon angle?
Washington'da zehirli atıkların arıtılmasını göz ardı eden karar verilirken o odada mıydınız?
Étiez-vous dans la pièce lorsque la décision a été prise de ne pas traiter les déchets toxiques dans le canton de Washington?
Orada olmak zorunda mı?
At-il besoin d'être là?
Şu çalıştığım yerdeki katiller katılmak için can atıyorlar.
Les idiots à mon travail... Ils veulent tous y participer.
Bir atış şansım vardı.
Je l'ai utilisé.
Biraz atıştırmalık mı yesek?
Peut on avoir de quoi grignoter?
- Komiser Mike, John şeyi soruyor "silahını at ve yere çök" mü diyecekmiş yoksa "yere çök ve silahını at" mı?
Lieutenant Mike, John veut savoir si son personnage dirait plutôt "lâchez votre arme et couchez-vous à terre", ou "couchez-vous par terre et lâchez votre arme".
- Arabalarımıza bir göz atın.
Chez nous, c'est moins cher que chez les autres.
Ama buraya programı bulmaya geldim. Ve tespit etmem için giriş yapmam gerek. Truva Atı donanımı sinyal yaydığı için UDP veya TCP girişlerinize erişim imkanı veriyor dostum.
Mais je suis là pour trouver les exploits, et je vais avoir besoin de me connecter pour déterminer si... le programme du Cheval de Troie a émis un signal qui permet d'accéder... à tes ports UDP ET TCP, camarade.
Ben bile çok geç kalmadan adım at demiştim.
Je t'ai même dit d'agir avant qu'il ne soit trop tard.
Sanki... Sanki iç organlarım çığlık atıyor.
C'est comme si je me déchirais de l'intérieur.
O yüzden onu bataklığa atıp boğulmasını sağlayacaktım.
J'allais la noyer dans le marais.
Dün gece barda öyle bir yazar hatunla tanıştım ki oğlum resmen at gibiydi.
Je me suis branche avec une meuf hyper intello au Spot hier soir. Genre fraîche de chez fraîche, je te dis pas, une journaliste.
Sen Komiser Provenza'ya mesaj at, ben de tam şurada aramaları yapıyor olacağım.
Envoie un texto au lieutenant Provenza, et je reste ici pour passer ces appels.
Bunları tekrardan tarayabilir misin? Ve dosyaları ve kopyaları bana mail at.
Pouvez-vous scanner ceci et m'envoyer les PDF par e-mail et mettre Roy en copie?
Sola doğru geri adım at. Tamam mı?
Un pas en arrière avec ta gauche.
Benimle birlikte at sürer misin diye merak etmiştim.
Je me demandais si tu voudrais m'emmener faire une balade à cheval.
Atını bulacağım, Violet.
alors qu'il est toujours dehors. Je vais retrouver ton cheval, Violet.
At, balkabağı mı seviyormuş?
Le cheval aime les citrouilles?
Hadi sevgilinin atını bulalım.
Allons chercher le cheval de ta copine.
Prometheus'un Alevi'ni, ilişkimizde adım atıp aynı eve taşınmaktan korktuğun için mi yakamıyorsun?
Que tu ne peux pas éveiller la flamme de Prométhée. car tu as peur d'emménager avec moi?
Curtis mesaj atıp bir şeye ihtiyacım yoksa havuz evine döneceğini söylediğinde saat 21 : 00'di.
Curtis m'a envoyé un texto pour dire qu'il était à la maison de la piscine si j'avais besoin de quelque chose.
Bu kol yüz milyon dolardan fazla eder. Ama küçük kızımı geri getirecekse isterseniz şimdi kesin atın.
Ce bras vaut 100 millions de dollars, mais je vous laisserais me le couper sur le champ si ça faisait revenir ma petite fille.
Hadi Hewitt, en iyi atışını yap bakalım!
Hewitt, donne-moi ton meilleur tire!
Bu işte tek atış şansımız olabilir dostum.
On aura qu'une seule chance, mon grand.
Ben asla atıştırmalığı reddeden biri olmadım.
Je ne ai jamais été du genre à refuser une collation.
Kimse dışarı hiçbir şey taşımıyor... Bu atıştırma tabağı hariç olabilir.
Personne ne va dehors sauf peut être ce plateau d'hors d'oeuvre
Senin çok eski bir sır hakkında atıp tuttuğunu öğrendiğimden ve başını tabure olarak kullanma olasılığımdan dolayı beni hiç durmadan arayıp duruyor.
Il m'appelle sans arrêt depuis que je l'ai abandonné pour te trouver t'extasiant à propos d'un ancien secret et la possibilité d'utiliser ta tête comme un repose-pied.
Üzerinde tepinildiğinde evlerimize ve işimize güç veriyor ve günlük yaşantımızı geliştiriyor. Atık enerjiyi de güvenle yok etmek için özel bir yanardağa yolluyor.
qui, lorsque l'on marche dessus, génère de l'électricité, alimentant nos maisons et nos commerces, améliorant notre quotidien, tout en éliminant l'excès d'énergie dans un volcan spécial.
Yalvarıyorum, "yardım edin" diye çığlık atıyorum.
♪ J'implore de l'aide
Yalvarıyorum, "yardım edin" diye çığlık atıyorum.
♪ j'implore de l'aide ♪ je crie pour qu'on m'aide
Az önce okuldan atıldım Summer.
Je viens juste de me faire renvoyer, Summer!
Bir el atıp, adam öldürmek istemez misin? Çok eğlenceli.
Eh, t-tu veux m'aider à tuer des gens sinon?
Eski itfaiyenin tepesindeki zehirli atık çöplüğünün yanındaki - tarıma elverişsiz araziyi aldım.
J'ai acheté ces terres bon marché et non arables près de la décharge de produits toxiques sur la colline.
Şeytani pençeleriyle şimşeği yakalayıp senin üzerine atışını mı? Evet, gördük.
Le voir attraper cette éclair avec ces griffes démoniaques?
Farklılıklarımıza rağmen bugün büyük adımların atıldığına inanıyorum.
En dépit de nos différences, je crois que des grands progrès ont été faits aujourd'hui.
Ve karar verdiğimde, direkt atılırım.
Plein gaz, vieux!
Atın ön bacaklarına bu kotu giydirdim. Joe'yu da bacaklarını atın boynunun arkasına atıp gizliden bağladım.
À l'avant, le cheval porte un pantalon, alors que Joe est attaché au cou avec ses jambes autour.
- Tanışma faslı geldiğinde de bu ıslak mutfak havlusuyla atın taşaklarına vuracağım.
Pour lui donner vie, je vais fouetter ses parties avec cette serviette trempée.
Atıldın ve bir tehdidi yok ettin takım lideri.
Tu as pris à partie et neutralisé une menace, chef d'équipe.
Sana orada bir konuşma ayarladım ama nokta atışı yapman gerek.
Je vous ai obtenu une place sur l'estrade avec les cuivres, mais on doit s'assurer que votre discours est au point.
Birliğinden doğanın iğrenç bir oyunu olduğum için atılan bir cadıydım. Çünkü kendime ait bir gücüm yoktu.
Je n'étais qu'une sorcière rejetée par son clan pour être une abomination de la nature parce que je n'avais aucun pouvoir à moi.
Hiç sizi korkutmak mı, Düşünce belki olur o Babamız gibi dışarı çıkarmak?
At-il jamais vous effrayer, l'idée que peut-être vous tourner comme notre père?
Senin eski sevgilin tarafından kazıklanıp, Nik'in eskisi tarafından suya atıldım.
Jalonné votre ex, noyé par Nik de.
Yapabileceğin bir şey var mı, Klaus?
Y at-il quelque chose que vous pouvez faire, Klaus?
Haklı mı?
At-elle raison?
Bu yüzden Strix vampirlerin beni takip ediyordu benim peşimden geliyordu, beni dinliyordu kolay bir hedef olmadığımı biliyorlardı. Kökenlerin şehre gelmesinden beri iyi insanların kurban edilip çöp tenekelerine atılmasından bıktım usandım artık.
Ainsi, vos vampires Strix, ils ont été me regardaient, tailing moi, écoute-moi, donc ils savent que je ne suis pas une cible facile, et je suis malade et fatigué de bonnes personnes victime de la poubelle