Aux tradutor Francês
141,323 parallel translation
Cheryl'nin dedikoduları sayesinde eşiniz Todd'u öğrenmiş ve sonra sizden boşanıp çocuklarınızla Virginia Beach'e yerleşmiş.
Grâce aux commérages de Cheryl, votre femme a découvert Todd, puis vous a divorcé et a emmené vos enfants à Virginia Beach.
Bunu çözmek kolay değildi ta ki Dentelco'nun kat planlarına bakana kadar.
C'est pas facile de comprendre celle là... jusqu'à ce que je jette un œil aux plans du sol de Dentelco.
Vicky, sen banyodaydın, Jim'le birlikte.
Vicky, vous étiez aux toilettes, puis avec Jim.
Sakın yabancılarla konuşma.
Ne parle pas aux inconnus.
Bunu seninle paylaşıyorum çünkü bu gece haberlere çıkacak. Beş, altı, yedi ve 11'de.
Je devais te le dire, ce sera aux infos ce soir... à 17 h, 18 h, 19 h et 23 h.
En çok Grammy adayı olup da hiç kazanamama rekorun seni rahatsız ediyor mu?
Ça t'énerve d'avoir le record de nominations aux Grammy sans victoire?
Çırpılmış krema ve... Bu sahte gökkuşağı renkli serpilir Ve... sakızlı ayılar üstte.
Avec de la chantilly et... ces bonbons aux fausses couleurs de l'arc-en-ciel et... des ours en guimauve dessus.
Erken gelmeniz gerekmezse dört yıl sonrasını düşünün.
Dans le cas contraire, réfléchissez aux quatre années.
Seçmen katılımının bu tarihî seçimde fark yaratabilecek önemli bir sorun haline geldiği çekişmeli eyaletler Ohio ve Pennsylvania'da özellikle daha dikkatli davranılıyor.
On va surtout s'intéresser aux Etats clés, l'Ohio et la Pennsylvanie, où le taux de participation pourrait tout changer en ce jour historique.
Hannah'ya ve çocuklara sevgilerimi ilet.
Passez le bonjour à Hannah et aux enfants.
Bu kayıplar ilçeye hizmet sağlayan işletmelere de sıçrar.
Les pertes se propagent aux entreprises qui travaillent pour la ville.
Yıldızlara ne oldu?
Qu'est-il arrivé aux étoiles?
İnsan türü, androidlere zeka vermişti kendi bilinci hatta hisleri vardı ama kendi kaderine karar verme yeteneği yoktu.
L'humain avait donné aux androïdes l'intelligence et la conscience, même les émotions, mais pas le pouvoir de choisir leur destin.
Herkese göre, basit bir üçüncü seviye hizmet modeli ama senin için, sadece senin için çok daha fazlası.
Aux yeux de tous, un simple modèle utilitaire niveau 3, mais pour toi, pour toi seulement, tellement plus.
Onları kusur olarak görmekten çok eşsiz farklılıklar olarak görmeye çalış.
Pense moins aux imperfections et plus à des variations uniques.
Zihnini, söyleyeceklerinin sonuçlarını düşünmeden konuşmaya zorluyorsun.
Tu as tendance à donner ton avis sans penser aux conséquences.
Tesis, nebulanın tüm radyasyonuna dayanacak şekilde tasarlandı oradaki herhangi bir gemi bizimle aynı sorunu yaşıyor olacaktı uzun süre dayanamazlardı.
Le complexe est conçu pour résister aux radiations de la nébuleuses. Tout vaisseau dans cette zone, aura les mêmes problèmes que nous. Ils n'y resteraient pas.
Cihaz Marauder'ın motoruna göre ayarlı bunu başarabiliriz.
Avant ça vous avons dajà calibré le drive aux moteurs du Maraudeur. On peut arranger ça.
Android çoğu teknolojik aletlerinin iletişim, eğlence ve sosyal medya tasarımına önem verdiğini söyledi.
L'androïde a dit que leur technologie est dédiée aux communications, au divertissement, et aux postures sur les réseaux sociaux.
Gezegenin veri merkezine de ulaştım.
J'ai aussi accédé aux données de la planète.
Ne yazık ki güncelleme zihnim konusunda hasara yol açtı fakat ama veri merkezine erişim yeteneğim beni dışarıya itmeye gerek duyuyor.
Hélas, l'amélioration a souffert du piratage, mais mon aptitude à accéder aux données fait de moi une source indispensable d'informations.
Yığınmacı dikkatlerden kaçınmalıdır.
Le Maraudeur devrait échapper aux détections.
Yaban mersinli.
Oh, c'est aux myrtilles.
Üçgenlemenin olması için... okumaları şehirdeki belli yerlere götürmemiz gerek.
Pour réussir la triangulation, nous devons varier nos positions aux abords de la ville.
Mario Vidali kanat yapmıştı, o kadar baharatlıydılar ki Maeve Barclay'i acile gönderdiler.
Mario Vidali a si bien épicé ses wings, qu'ils ont envoyé Maeve Barclay aux urgences.
Video oyunlarında gerçekten çok iyi.
Très bonne aux jeux vidéos.
Hayır, ben... O küçük kaltak.
Non, je... Cette petite garce. Comment as-tu accédé aux pods?
Blink Drive'a Ishida bilim insanları tarafından verilen zararı karşılayabilecek bazı değişiklikler yaptım
On a modifié le Blink Drive pour tenter d'effacer les dommages dus aux scientifiques d'Ishida. Comment on le saura?
- Haberlerde, düşmanlığın Cassiar sektörüne sıçradığını duydum.
- J'ai entendu aux infos que des hostilités ont agité le secteur Cassiar.
Keşişler bize, kendimizi kontrol edebilmemiz ve bilinçlenmemiz için dövüş sanatları öğrettiler.
Les moines formaient aux arts martiaux pour inculquer l'autodiscipline, la conscience de soi.
Hiç savaş gemisi yok.
Pas de vaisseaux de guerre aux environs.
Onlara inanacak bir şeyler verin ilham verin ki sizinle galaksinin sonuna kadar gelsinler.
Donne-leur une raison de croire. Inspire-les. Et ils te suivront aux confins de la galaxie.
Nakana asteroid kuşağındaki madencilere bir kruvazör gönderin elebaşlarını bulun, birini seçin ve herkesin önünde idam edin.
Envoyez un croiseur aux mineurs dans le champ d'astéroïdes Nakana. Trouvez les leaders, choisissez-en un et exécutez-les publiquement.
Bunu çalışanlara kabul ettirebilecek misin?
Vous pensez pouvoir le vendre aux ouvriers?
O zaman tüm bunlara alışmak için yeterince zamanınız olur.
Alors vous aurez le temps de vous faire aux usages.
Ama bu Atria'yı saldırıya açık bırakabilir.
Mais ça laisserait Atria vulnérable aux attaques.
Bir düşün, Hyadum-12'de öldürülen 10,000 kişiye adalet getirmek için her şeyi göze aldın.
Penses-y. Tu as tout risqué pour rendre justice aux 10 000 victimes de Hyadum-12.
Geçersiz kılma komutu sadece güvenlik protokolüne erişmemizi sağlıyor ama orada, çözülmeyi bekleyen çok daha fazla veri var.
Le piratage nous donne seulement accès aux protocoles de sécurité, mais il y a énormément de donnés ici qui attendent à être décodés.
Sen insan değilsin en azından yasaların karşısında.
Tu n'es pas un être humain... au moins pas aux yeux de la loi.
Diğerlerine de güvenemeyiz.
On ne peut pas faire confiance aux autres.
Diğerleriyle bir çeşit bağlantı kurma yeteneği verdiyse?
Que ça lui ait donné une sorte de connexion aux autres?
Ve en önemlisi, Mahşer'in Dört Atlısı geldiğinde... egemenliğinizi ve sahip olduklarınızı sizden almak isteyen... dış tehlikelerden kendinizi korumayı öğreteceğim.
Surtout, je vous apprendrai à défendre votre liberté face aux hordes qui voudront vous voler après l'apocalypse.
Tijuana düştüğünde, baraj... belediye başkanı Dante Esquivel'in eline geçti. Yeni patronum.
Depuis la chute de Tijuana, le barrage est aux mains du maire Dante Esquibel, mon nouveau chef.
Venüs anlaşmalarındaki hakkımız gereğince bilimsel görevde silahsız araştırma gemiyiz.
On est un vaisseau de recherches non-armé pour une mission scientifique comme c'est notre droit conformément aux accords de Vénus.
Tamam o zaman. Marslılara konuşacak bir şey verelim hadi.
Dans ce cas, donnons aux Martiens de quoi parler.
Kamu cadı avına bir son Ailesine karşı.
La fin de ma chasse aux sorcières contre sa famille.
Ve ortada kalacaksın, Her ikisinde de fayda var, her iki şekilde sadık mı?
Et vous resterez au milieu, profitant des deux, à votre façon loyal aux deux?
Ve aynı emri verebilirim Nefes aldığınız hayatı sona erdirmek Aynı koordinatlarda bu mesajı gönderiyorum.
Et je peux donner le même ordre d'achever vos vies où vous respirez, aux coordonnées où je transmets ce message.
Neden bnu yapasın ki?
Votre androïde n'est plus aux commandes.
EOS-7'deki ölen insanlara sen ne seçenek vermiştin?
Quel choix as-tu donné aux morts d'Eos-7?
- Sanmıyorum.
Le complexe est conçu pour résister aux radiations de la nébuleuses.