Açacağım tradutor Francês
1,953 parallel translation
- Boş ver, bir delik açacağım.
- Merde, je vais y faire un trou.
Tamam kuyuya vardığım zaman, bilgisayarı açacağım.
Très bien, en atteignant le puits, j'allume l'ordinateur.
İlk önce bana aldığı hediyeyi açacağım ve sonra sindirim sorunu çektiğim yalanını söyleyip izin isteyeceğim.
Je vais d'abord ouvrir le cadeau qu'elle m'offre, puis m'excuser, sous prétexte de troubles digestifs.
Çenemi açtığın an soruna yol açacağımı biliyordum. Ama Amita'nın Coğrafi Şebeke fikri işe yaramayacaktı.
Dès que j'ai ouvert la bouche, j'ai su que j'allais trop loin, mais la solution d'Amita n'aurait pas marché.
Annen için sandalyeleri çekip, kapısını falan açacağım.
Je vais tirer les chaises pour ta mère, ouvrir les portes...
Yapmıyorum. Şimdi göğüs kafesini açacağım.
Mais non. je vais le découper du médiastin vers l'extérieur
Bana izin vermediler, ben de kaçak yeraltı saç tasarım mekanı açacağım.
Il m'ont refusé ma permission, Donc j'ouvre un salon stylé "underground".
Ne zaman açacağımı söyle.
Donne moi un signal, ok?
Nasıl açacağım?
Comment je fais?
Yapmıyorum. Şimdi göğüs kafesini açacağım.
Mais non, il faut découper en partant du médiastin.
- Bir telefon açacağım.
- J'ai un appel à passer.
Kilidini açacağım.
Il faut que je le déverrouille.
İşin bu bölümü için maalesef ayrı bir tarife açacağım.
Je vais devoir malheureusement vous facturer cet extra.
Sadece kapıyı açacağım. Kapıyı açmak. Önemli bir şey değil.
Ouvre la porte, c'est rien du tout.
- Bay Haines'e telefon açacağım.
- J'appelle M. Haines.
Makul davranalım. Şimdi kapıyı açacağım.
Sois raisonnable, je vais t'ouvrir le sas.
- Kalemimin ucunu açacağım.
- Je veux tailler mon crayon.
Gafil avlanmış böğründe geniş ve derin ve tadıyla baş döndüren bir yara açacağım.
"Pour meurtrir ton sein pardonné Et faire à ton flanc étonné " Une blessure large et creuse " Et, vertigineuse douceur!
O zaman siz de, zararlar ve gelir kayıpları için açacağım 20 milyon dolarlık ilave dava için hazır olun.
Dans ce cas-là, attendez-vous à une poursuite pour plus de 20 millions de dollars pour dommages et perte de revenus.
- Ona dokunma, ben açacağım.
- Arrête d'y toucher, et je l'ouvrirai.
Yeni şişe açacağım.
Je vais ouvrir une autre bouteille.
Pencereyi de açacağım.
Et j'ouvrirai également la fenêtre.
Kendi işimi kurup kendi salonumu açacağım.
J'en trouverai un, dans un grand salon.
Senin için bir kapı açacağım.
Je t'ouvrirai la porte.
Size açacağım tazminat davasının tutarını tahmin edebilir misiniz?
Avez-vous idée pour combien je vais vous poursuivre?
Size de dava açacağım, size de.
Je pourrais intenter un procès, et je pourrais intenter un procès.
- Anahtarı bulursam açacağım!
- Dès que j'aurai la clé!
- Açma sakın. - Ne zaman açacağımı söyle.
Regarde pas.
Uzay köprüsü açacağım demiştim.
J'avais dit que j'ouvrais un pont spatial.
Sadece kapıyı açacağım ve içeri girmelerine izin vereceğim.
- Ouvrir la porte et les laisser entrer.
Sanırım pencereyi açacağım.
Je vais ouvrir.
Beni öldürmeye kalkarsa o şeye bir delik açacağım.
Je finirai bien par lui en mettre une!
Biraz bacaklarımı açacağım.
Je vais me dégourdir un peu.
- Evet açacağım.
Bien. - Oui.
- Ama onun beyninde delik açacağım.
- Mais je vais placer une balle dans sa tête.
Sorun yok. Şimdi kapıyı açacağım.
Je vais ouvrir la porte.
Amerikan mahkemesinde dava açacağım size.
Je vais tous vous poursuivre tout dans un tribunal américain.
Şimdi, bize Kitt'in nerede olduğunu söyle yoksa göğsünde bir delik açacağım.
Maintenant vous allez nous dire où se trouve Kitt, ou je vous troue le corps.
Pekala, nereye delik açacağımızı söyle.
Dis-moi où je peux creuser.
Mektup açacağını bulamadım.
Je cherchais le coupe-papier.
Benden daha hızlı kilit açacağını mı düşünüyorsun?
Vous pensez la forcer plus vite que moi?
Nerede olduğu için dava açacağını mı düşünüyorsun?
- Si, l'opération. - Il va pas faire un procès.
Birinin mezarını mı açacağız yoksa?
On s'introduit dans la tombe de quelqu'un?
Onlara dava açacağım.
Je leur fais un procès.
Adamın hapşırıp, evde koca bir delik açacağını söylemiş miydin?
Tu m'as dit qu'il allait éternuer et faire un trou sur la façade de la maison?
Üzerlerine ateş açacağım.
- On les allume?
Yere yaklaştığımız zaman açacağız.
Quand on sera plus bas, on le déploiera.
Nasıl açacağız yani? Nereye? Çocuklarımıza ne söyleyeceğiz?
Qu'est-ce qu'on va dire aux enfants?
Bir telefon açacağım.
Je vais faire un appel.
Kimsede bir jilet veya zarf açacağı var mı?
Quelqu'un a un rasoir ou un coupe-papier?
Söz veriyorum eğer bana iş verirseniz, ben de hesabımı burada açacağım.
Nous y réfléchirons.