Açıktı tradutor Francês
6,335 parallel translation
Ne yazık ki bu konuda gayet açıktı.
J'ai peur qu'elle était tout à fait clair sur ce point.
Benimkiler açıktı.
Les miennes l'étaient.
Bizi tutan adam oldukça açıktı.
L'homme qui nous a engagé a été très spécifique.
Bu da uzun zamandır beklediğimiz bir açıktı.
La chance qu'on espérait.
Tüm açıktır.
Tout est clair.
- Yan kapın açıktı.
La porte du côté était ouverte.
Toplantıda bluzunu fark ettim ipek bir bluzdu ve buradan açıktı.
Ce que j'ai remarqué à la conférence, son chemisier, son chemisier de soie, était ouvert là.
Tamamen açıktı.
Béant.
Dinle, evine gittik kapı açıktı ve evde kimse yoktu.
Nous sommes passés chez toi, la porte était ouverte et il n'y avait personne.
Bununla birlikte bence her şey gayet açıktı. Hayat karşılığı hayat...
Bien que, j'aurais pensé que c'était plutôt évident... une vie pour une vie.
Selam, yeni aile. Kapı açıktı.
Nouvelle famille.
Randevu olmadığı çok açıktı.
C'était clairement pas un rancard.
Televizyonda Crimewatch açıktı, o program beni biraz korkutur o yüzden çok konsantre olamadım ama hoşuma gitti yani.
Crimewatch passait à la télé, et Crimewatch me fait un peu peur, donc j'étais un peu distraite, mais J'ai adoré ça.
Arka kapı açıktı.
Votre porte arrière était ouverte.
Glinda oldukça açıktı.
Glinda a été assez claire.
Ön kapı açıktı.
La porte de devant était restée ouverte.
Mükemmel bir anlayışa erişmek mi aradığınız Ajan Beeman yoksa sadece acıktınız mı?
Vous cherchez l'ultime vérité ou vous avez faim?
Çileklerim seni acıktırıyor mu?
Mes étirements t'ont donné faim?
Doğrusu karnım çok acıktı. Aklıma bir şey gelmiyor.
Honnêtement, j'ai si faim, Je ne peux pas penser à en.
Kimliğim açığa çıktığına göre sonunda küçük kız kardeşimi ziyaret edebilirim.
Maintenant que ma couverture est grillée, je peux enfin rendre une visite à ma petite sœur.
Açık arttırmayı kazananları keşfetmeye çıktığını düşünüyoruz destek çağırdık ama bizim şimdi harekete geçmemiz gerekiyor.
Il repère les gagnants des enchères, pour pouvoir voler leurs pièces. On a appelé des renforts, mais on doit agir maintenant.
Acıktım ben biraz.
J'ai faim.
Kefaletle çıktıktan sonra beni buldu ve niyetini oldukça açık bir şekilde dile getirdi.
Elle m'a trouvé après sa libération et a déclaré ses intentions.
Elena'yı kaçırdılarsa, Beckett açığa çıktı demektir.
Si elle a été enlevée, la couverture de Beckett est fichue.
Takım elbiseliler acıktığında.
Quand les costards-cravates ont faim.
Baban çok acıktı, bebeğim.
Papa a faim.
O konuştukça açığa çıktı. Bazı vakalarda, bir arkadaşa yardım etmenin başka yolları da var.
Dans certains cas, il existe d'autres façons pour aider un ami.
- Acıktım.
J'ai faim.
- Kim acıktı?
- Qui a faim?
- Açığa çıktık.
- Il l'a découvert.
Yani açıkçası dört kez çıktık, iki kez sarıldık, bir kez öpüştük ve bir kez de ciddi seks iması içeren bir el sıkışmamız oldu.
Eh bien, pour être honnête On est sortis 4 fois, 2 câlins, 1 smack, Et une poignée de main pleine de sous-entendus sexuels.
Hangi restoran açıktır hala? !
Quel restaurant est encore ouvert?
Tekila beni acıktırıyor.
La téquila me donne faim.
Biraz da acıktım.
- Je casserais bien une petite graine.
İnanılmaz acıktırıyorlar.
Elles me donnent tellement soif.
Eğer Berman kayıtlarda suçlu olduğunun açığa çıktığını biliyorduysa- -
Eh bien, si Berman savait qu'il s'était incriminé sur la bande...
Tepedekiler yapmaları gerekeni yaptı. Aniden niye "Gölgelerden çıktığımızı" açıklar bu.
Explique moi pourquoi nous sommes avons soudainement été découvert?
... söz konusu müzekkerenin gizliliğinin açığa çıktığını görüyorum, bu nedenle iptal talebiniz kabul edildi.
Je considère que le mandat est compromis, et par conséquent, la demande en annulation est accordée.
Yeni gerçekler açığa çıktı.
De nouveaux faits ont été révélés.
Acıktınız mı?
Vous avez faim?
Bir hristiyan kapısının tamamen açılmasına karşı çıktı. Benimle dalga mı geçiyorsun?
Vous plaisantez?
Pis sırrın açığa çıktı.
Ton sale petit secret est sorti.
- Açığa çıktılar. Destek ağımız gitti.
Le réseau de soutien est parti.
Oğlan geceleyin acıktığında yemekleri kendin ısıtırsın.
Quand il aura faim, t'iras lui faire réchauffer toi-même.
Açık yüreklilikle başladı....... orijinal sanatçılar içini döktü ve çirkin bir Kübalı komedyenin bam teline basmışçasına sürekli "neden kızlar tuvalete birlikte giderler?" sorularıyla zirveye çıktı.
Tout a commencé dans une salle pleine d'artistes audacieux, originaux, donnant libre cours à leurs émotions, et on a atteint le point culminant avec un odieux comique Cubain qui a parlé de sujets brûlants comme "Pourquoi les filles vont aux toilettes par deux?"
Öğle yemeği, doktor, ve şunu diyeyim ben acıktım.
Le déjeuner, chirurgien. Et j'ai une faim de loup.
Küçük rezil sırrın açığa çıktı.
Ton sale petit secret est fini.
Ben yine acıktım!
J'ai encore faim!
İsterim ama bizim arabayı kullanamayız, Lina çocuklara kokuyu açıklamaktan bıktı.
Oui, mais on ne peut plus utiliser le van. Lina en a marre de devoir expliquer l'odeur aux enfants.
Çok tuhaf ve sarp bir dağa tırmanıp durdum ve hep başıma bela oldu, bacaklarım yoruldu, aşırı acıktım ama güneş bir sevgi, waffle ve fırsat denizinin üzerine doğuyor.
J'ai escaladé une montagne très bizarre et très rocailleuse, et c'était vraiment pénible, et mes jambes sont fatiguées, et j'ai faim, mais le soleil se lève au dessus de la mer de l'amour et des gaufres et de la possibilité.
Ben acıktım.
J'ai faim.