Babacık tradutor Francês
1,134 parallel translation
Babacık, anneye bir fincan kahve getirsene.
Papa, donne un café à maman.
- Lütfen babacık.
- S'il te plait, papa.
Bu ailede tek bir baba var, o da benim! Babacık benim!
Il y a un seul papa ici, c'est moi!
Babacık her zaman senin baban olacak.
Papa sera toujours ton père.
Babacık sana yardım edemez!
Père ne peut pas t'aider!
Itchuu'nun rahatı yerinde, babacık.
Ça ira, Papa.
Babacık için hepimiz elimizden geleni yaparız.
On fait tous au mieux pour papa.
O babacık değil. Hiçbir zaman babacık olmadı.
Ce n'est pas papa.
Bu şekilde, Anacık ve babacıklar en nihayetinde izin verdiğinde, bizler yönetiyoruz.
De cette façon, quand papa et maman passeront l'arme à gauche, nous on pourra diriger.
- Haklısın. Hemen ona "babacık" demeye başlayayım.
T'as raison, je vais l'appeler papa.
- Babacık paramı kesti.
Papa me coupe les vivres.
Babacık sinirleniyor.
Papa s'énerve.
Kimmiş babacık?
Oh, ouai! qui est ton... pére?
Babacık!
Papa.
Annecik ve babacık.
M'man et P'pa.
Babacık da minik Hyde'ını seviyor.
Et papinou aime son petit Hyde!
- Babacık da kim?
Qui est Poppy?
Babacık, ebeveynleriyle kavga etmiş.
Poppy s'est disputé avec ses parents.
Sorun yok, Babacık.
Tout va bien, Poppy.
İyi geceler, babacık.
Bonne nuit, Poppy.
Merhaba babacık.
Salut, gros papounet.
Anlaşıldı. "Babacık halleder nineciğim" de bakayım.
J'ai compris. Dis-lui : " Papa a compris, mamie.
"Babacık her şeyi halleder."
Papa contrôle la situation. "
Babacık zevkli bir adam.
Papa a du goût.
Bu yüzden, onları artık'annecik ve babacık'diye çağırabilirim
Et aussi, maintenant je dois les appeler "Papa et Maman."
Annecik ve babacık Yokohama ve Kyushu'dan
Maman et Papa viennent de Yokohama et Kyushu.
Onlara ben de annecik ve babacık dedim Dayak yiyeceğimi bilsem bile
On m'a demandé de les appeler "Papa et Maman", mais je ne l'ai pas fait, même si on me frappait...
Ben küçükken babacık bana
Papa me disait quand j'étais petite...
Babacık demişti ki Koreliler ve Çinlilerin kanları kirlidir
Papa disait... que le sang des Chinois et des Coréens... est sale.
- Bir de bana sor, babacık.
Oui, parlons-en... papa!
Heyecanlı çocuklar Babacık eve gelmeden önce, kazanabildikleri kadar çok puan kazanmaya çalışıyorlar.
Et ces gosses qui se font bien voir avant le retour de leur papa...
Babacık, etkilenmedi.
Papa? Ca ne marche pas avec moi.
Babacık size ödül verecek.
Papa a préparé des bonnes choses.
Ve babacık onu ininde tutamıyor, öyle mi?
Et papa ne peut pas le tenir en laisse?
Babacık iyiydi, ha?
Papa a été bon, hein?
Anlaşılan babacık çarşafları değiştirmeyi unutmuş.
On dirait que papa a oublié de changer les draps.
Tek dediğim şey, geçen hafta... ... benden istediğin... ... o aptaI şeyi giyip "evet babacık" ve "tamam babacık" gibi IafIar ettim.
Mais j'ai passé la semaine... dans cette tenue grotesque... en te disant des trucs du genre :
Benimle babacık oyunu oynama kızım.
Il y a eu de la chaleur entre nous.
Babacık seni kablo yığını zannetti.
Papa pensait que tu étais un tas de câbles.
- Selam, babacık!
Salut, lascar.
Ona "Babacık" dememi istedi.
Vous pouvez sans doute me donner quelques renseignements. Il voulait que je l'appelle "Petit Papa".
"Babacık"?
Petit Papa?
Babacığım, Eric'in yatağının altında açık saçık dergiler var.
Papa, Eric cache des journaux cochons sous son lit.
Babacığım, Amerikan ekonomisini tüm dünya neden kıskanıyor?
Pourquoi le monde envie notre économie?
Nereye gidiyorum babacık?
Où ça?
Ne istersin, babacık?
Ah bon?
Babacık geldi.
Papa est là.
Babacık.
Papa.
- Bir de bana sor "babacık".
- A qui le dis-tu, papa!
Bir de bana sor, babacık.
Oui, parlons-en... papa!
"Babacık"
Petit Papa.