Babalık tradutor Francês
2,236 parallel translation
Pekala, dinle Babalık.
Écoute, grand-papa.
Pekala, Babalık.
- Bon, grand-papa.
Babalık bu olay üsten dolaşmak için çıkmış sarhoş askerleri tutuklamaktan biraz daha karmaşık.
C'est un peu plus compliqué que juste arrêter des soldats qui se sont fait la belle.
Özür dilerim, Babalık. Git.
- Désolé, grand-papa.
Babalık peynir ızgarayı uzun zamandır yapar.
Grand-papa fait des sandwichs au fromage depuis très longtemps.
Sorgulamamız gereken çok insan var Babalık.
On a beaucoup de monde à interroger.
Oldu mu Babalık? Benim karşımda hapları içtiğinden emin olmam gerekiyor. Tamam mı?
Je vais m'assurer que tu les prends en avant de moi.
Aldın değil mi Babalık? Hapları diyorum.
- Tu as pris la pilule, hein, grand-papa?
Pekala, Babalık.
- Ça va, grand-papa.
Evet, Babalık. Her zaman gerçeklerden beslenir.
- Elle sait tout sur tout, grand-papa.
Dinle Babalık. Yanımızdan uzaklaşmanı istemiyoruz, tamam mı?
Reste près de nous.
Pekala. Dinle Babalık.
Écoute, grand-papa.
Dinle Babalık.
D'accord?
Babalık değilim ama neler dönüyor öğrenmek isterim.
Ce n'est pas grand-papa, mais ça m'intéresse de savoir ce qui se passe. Rien de spécial.
Babalık fırında bir şeyler pişiriyormuş.
Grand-papa faisait à manger et...
Nasıl böyle bir fırın alırsın? Fırının üzerine kurulama bezini koymuşsun Babalık.
Tu as laissé un linge à vaisselle sur le feu, grand-papa.
Meydan okuyor Babalık.
Il te lance tout un défi, grand-papa.
Babalık onu sevmediğimi düşünecek.
Grand-papa va penser que je ne l'aime pas.
Babalık...
- Grand-papa.
Arayacaksın değil mi Babalık?
- Tu appelleras, hein, grand-papa? - Moi, j'appellerai et toi, tu appelleras.
Babalık testi yaptık.
On a fait un test de paternité.
Şimdi bana ihtiyacın var babalık ve bu sana pahalıya patlayacak.
Tu vois, maintenant t'as besoin de moi, le daron, - et ça va te coûter une blinde.
Yavaş ol babalık.
Attend un peu, le daron.
Heralde içmiş bizim babalık.
Cette cruche est à mon faux p pa.
O yüzden kafamdaki babalık sorularına cevap vermeni isteyebilir miyim?
Je suis allé à ce cours, mais tous les gars m'ont détesté. pourriez-vous être, genre, mon conseiller pour les questions de paternité?
Sakin ol babalık.
Flippe pas.
Hey, babalık!
Petit père!
Şimdiki işim sana babalık yapmak.
Mon travail, c'est d'être ton père.
Çok az "insanda" bendeki babalık içgüdüsü vardır.
Peu d'humains ont mon instinct parental.
- Babalık görevini yerine getiremiyorsun...
- Vous n'êtes pas responsable!
Sen nasıl babalık yapacağını...
Tu ne sais pas comment être un...
Nasıl babalık yapılır bilmezdi.
Il ne savait pas être père.
Daha sonra babalık testi yapmamı istedi, çünkü öğrenmek istiyordu.
Plus tard, elle m'a demandé un test de paternité pour en être sûre.
Babalık testleri var, onlardan yaptıracağız.
Il y a des tests. Des tests ADN. Je vais faire tester le bébé.
Şansımız yaver gidiyor, babalık.
On est portés par les énergies positives.
- Belki seneye, Babalık.
- Peut-être l'année prochaine, vieux!
Affedersin, babalık, iyi misin?
Je suis désolé, papa, tu vas bien?
çocuğuna babalık yapacağımı gerçekten düşündün mü?
Tu crois vraiment que je vais jouer au papa avec ton enfant illégitime?
bayan joyner, bu günlerde babalık testleri kesin sonuç veriyor.
Mlle Joyner, désolé d'être celui qui doit vous annoncer la mauvaise nouvelle... mais de nos jours, avec l'ADN, les tests de paternité sont extrêmement fiables.
Sen o masallara hala inanıyorsun musun babalık?
Ces fables te réconfortent encore, papa?
Babalık, ne yapıyorsun?
Qu'est-ce que tu fais?
Babalık, haplardan en son ne zaman aldın?
- Quand les as-tu prises la dernière fois?
Babalık?
- Grand-papa!
Uzun sürmez Babalık.
Ça ne sera pas long, grand-papa.
Sen dantel mi örüyorsun Babalık?
Tu fais du crochet, grand-papa?
Elbette Babalık.
Bien sûr, grand-papa.
Seni seviyorum Babalık.
Je t'aime, grand-papa.
Lily, biliyorum sana fazla babalık edemedim,...
Je sais que je n'ai pas été un bon père.
Ve kimseye babalık yapmayı da istemedim, tamam mı?
OK?
Selam babalık!
Combien tu me donnes si ça rentre de la main gauche?
babalığını kanıtladığımız için tüm parayı ufaklık alıyor.
Puisqu'on a prouvé sa paternité, la petite va hériter de tout.