English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ B ] / Balkabağım

Balkabağım tradutor Francês

319 parallel translation
- Ne oldu küçük balkabağım?
- Oui, mon lapin chéri?
İstediğim sensin balkabağım, sadece sen.
Toi! Seulement toi!
Ey benim balkabağım
Fleur de pistache
Sen hala Nicky'nin küçük kızısın... değil mi, minik balkabağım?
Eh bien, tu es toujours la petite fille préférée de Nick, n'est-ce pas, mon chou?
Biri arabamıza vurmuş, balkabağım.
On a écrabouillé notre voiture.
Eh, çorbada benim de tuzum olduğu için mutluyum, balkabağım.
Je suis content d'en avoir fait partie, ma puce.
Mutlu yıllar balkabağım.
Joyeux anniversaire, ma petite citrouille.
Bunu, nasıl yapıyordun balkabağım?
Comment ça, mon chou?
Şey, balkabağım duygular karşılıklıdır. Ov.
C'est réciproque, ma puce.
Ne kadar vaktin kalmış, balkabağım?
Combien de temps te reste-t-il, mon chou?
Hadi gidelim balkabağım.
Viens, ma puce
Hayır balkabağım, etmedim.
Non, poussin.
Balkabağım, bana bunu nasıl yaparsın?
Mon sucre, pounquoi m'as-tu fait ça?
Balkabağım!
Mon sucre!
- Balkabağım, neredesin?
Mon sucre, où es-tu?
Haydi balkabağım yürü!
Oui, mon chou, vas-y!
- Baban sana "balkabağım" demiyor muydu? - Evet.
Ton père t'appelait "Bijou".
Balkabağım? Peki hiç "Budolph" dediği oldu mu?
Pas de surnom qui rime avec "guirlande"?
Hayır, balkabağım.
Non, ma puce.
Balkabağım. Yenilebilir herhangi bir şey.
Des noms de choses qui se mangent.
İyi günler, balkabağım.
Bonne journée, chaton.
Şey, biliyorsun ki yaptığın herşeyi takdir ediyorum, balkabağım.
Tu sais que j'apprécie tout ce que tu fais, chaton.
Hey, balkabağım, nasıl gitti?
c'était bien, chaton?
Geliyorum, balkabağım.
J'arrive ma biche.
- Balkabağı mı? Şimdi...
Alors...
Normie! Balkabağım!
Normy, mon canard!
Balkabağı, fasulye, mısır, arabada seks ve uyanışçılık için bereketli bir toprağız. Şükürler olsun, kardeşim.
Notre terre est fertile en maïs, haricots, sexe pratiqué à l'arrière des voitures et réveils de la foi.
Büyük Balkabağı uğradı mı?
La Grosse Citrouille est-elle passée?
Birileri bana, Cadılar Bayramı gecesinde bir balkabağı tarlasında bekleyeceğimi söyleseydi onlara deli olduklarını söylerdim.
Si on m'avait dit que j'attendrais dans un champ de citrouilles le soir d'Halloween, je les aurais traités de fous.
Bütün geceyi, dışarıda şeker toplamak varken Büyük Balkabağını beklemekle harcadım.
J'ai passé la soirée â attendre la Grosse Citrouille alors que j'aurais pu faire la tournée des bonbons.
Bütün gece beni burada Büyük Balkabağı için beklettin ve tek gelen bir av köpeğiydi.
Tu m'as fait attendre la Grosse Citrouille et je n'ai vu qu'un chien.
Şeker toplama senede bir kere olur ve ben bunu bir balkabağı tarlasında taş kafanın biriyle oturarak kaçırdım.
Ça n'arrive qu'une fois par an. Et j'ai raté ça en restant avec un imbécile.
Hey, bekleyip Büyük Balkabağı'nı karşılamayacak mısınız?
Hé, tu ne veux pas accueillir la Grosse Citrouille?
Sanırım tüm geceyi balkabağı tarlasında geçirdin.
J'imagine que tu as passé la soirée dans le champ.
- Ve Büyük Balkabağı hiç ortaya çıkmadı mı?
- Et la Grosse Citrouille n'est pas venue?
Göreceksin, gelecek yıl aynı zamanda gerçekten hakiki bir balkabağı tarlası bulacağım ve o balkabağı tarlasında oturup, Büyük Balkabağı'nın ortaya çıkmasını bekleyeceğim.
Tu verras, l'an prochain â la même époque, je trouverai un champ de citrouilles très sincère et j'attendrai que la Grosse Citrouille apparaisse.
Büyük Balkabağı ortaya çıkacak ve ben de onu bekliyor olacağım.
La Grosse Citrouille apparaîtra et je l'attendrai.
O balkabağı tarlasında oturuyor olacağım ve Büyük Balkabağı'nı göreceğim.
Je serai là dans ce champ de citrouilles et je la verrai.
- Tommy için aldım. Balkabağından fener yapmasının onu oyalayacağını düşündüm.
C'est pour occuper Tommy avec une lanterne magique.
- Büyükbabanın balkabağı nasılmış bakalım? - Bunu nasıl becerdin? Nasıl becerdi?
comment?
Ve yakında benim küçük balkabağım mezun olacak.. Ve sonraki yık Bud
L'an suivant, ce sera Bud.
Ayrıca geçen Cadılar Bayramı'ndan kalma balkabağı fenerlerinizi toplar mısınız?
Et auriez-vous l'obligeance d'enlever les citrouilles de vos dernières fêtes d'Halloween?
Ama buradakilerden Çıkar mı anlayan İskelet sırıtışlı Balkabağı Kralı'nın
Mais qui en ce lieu pourrait comprendre qu'un tel épouvantail privé de ses entrailles se lasserait de sa couronne?
Balkabağı tarlasına da baktım.
J'ai piétiné toutes les citrouilles!
Aynen öyle Balkabağı Kralıyım ben
Et oui - Je suis l'horrible épouvantail!
- Hey, balkabağım.
- Hé, bichette.
- Balkabağı daha mı hoşuna giderdi?
Tu préférerais une citrouille?
Balkabağı yerine kabak mı olurmuş, Kenny? Fecaati gerzek bir şey!
Sculpter un poivron, c'est giga naze!
Bütün balkabağı turtası malzemesini yağmalayan bir kadına avcı hareketlerimi yapmak zorunda kalacağım sandım.
J'ai failli frapper une femme qui stockait les préparations pour tartes.
Balkabağı ezmek oynuyoruz, ve kimse beni yakalayamadı.
On joue à "chat" et personne ne m'a touché.
- Balkabağı mı?
- Citrouille?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]