Bardaklar tradutor Francês
789 parallel translation
Ama bir gün bir çığlık yankılanacak rıhtımda ve soracaklar, bu çığlık da ne ve görecekler bardakları yıkarken gülümsediğimi de ve soracaklar yüzündeki gülümseme niye.
Un jour, depuis le quai On entendra monter un cri Les gens se demanderont Pourquoi ce cri Et on me verra sourire, Tout faisant les lits
Hey, dirseğine dikkat et de bardaklar sağlam kalsın.
Fais attention à ces verres avec ton coude.
Gül rengi bardaklar.
Voici deux verres.
- Bardakları doldur ve dışarı çık.
- Sers-nous et va-t'en.
Hay allah, bardakları getirin. Bardaklar.
Donnez-moi tous vos verres.
Bardakları sonra getiririm.
Je ramènerai les verres plus tard.
Vay, burada ince belli bardakları aratmayacak hanımlar var.
Toutes ces jolies gambettes ne sont pas en verre à vin.
Laura'nın bu bardakları satın aldığı zamanı hatırlıyorum.
Oui Mr. Je me souviens quand Laura à acheté ces verres.
Bardakları yıka ve yerlerine koy.
Lavez et rangez ces verres.
Bardakları tokuşturarak kadeh kaldırıyoruz.
Nous portons un toast.
"Beyaz bardaklar dalgalanıyor lagündeki köprüde."
Le drapeau blanc claque dans le vent
Bardaklar büfede.
Fromage? Vin blanc?
Jerry, bardaklarımız boşaldı.
Jerry, nos verres sont vides.
İyi fikir. Bardaklar şurada.
Excellente idée, Oliver.
Bardakları doldurun.
Chan, remplis les verres!
barın üzerinden aşıp bardakların üstüne şangırtıyla düşmen gerekiyordu!
Je t'ai dit de t'écrouler au beau milieu des verres!
- Bardakları hızlı kaldıramıyorum.
- Je ne peux lever que deux chopes.
Dikkatli olun... bardaklarınızı hazırlayın.
Approchez les verres.
- Şampanya bardakları kırıldı.
- Des flûtes à champagne. Sous mes...
O bardaklar niye cebindeydi?
Je ne comprends toujours pas pourquoi tu avais des flûtes dans la poche.
Plastik şampanya bardakları, ne olur ne olmaz.
Des flûtes à champagne en plastique, au cas où.
Bardaklar havaya dostlar. Georgian tarzında hemen bir hikaye gelir.
En Georgie les toasts commencent par un conte.
Şampanya bardakları. Şampanya bardakları.
Des coupes à champagne!
Bardakları getir.
Allez chercher les coupes.
Irina, orada öyle oturma. Bardakları doldur.
Irène, verse-nous un autre verre au lieu de bâiller aux corneilles.
- Gel de bardakları taşımama yardım et.
- Viens m'aider avec les verres.
Şimdi Jim yanınızdan bir tepsi ile geçecek ve Juri benden bütün bardaklarınızı boş olarak o tepsiye koymanızı istiyor.
Jim va passer avec un plateau, et le juge veut que vous y déposiez tous vos verres, vides.
- Tam doldur, bardaklar bu işe yarar.
- Un verre, ça se remplit à ras bord.
Bayan Kleinert. Brendi bardakları.
- Amenez des verres à cognac.
- Brendi bardakları hazır.
Les verres à cognac.
İki hafta çok uzun bir süre. Güzel ve berrak kristal bardaklar.
Nos plus beaux verres, du pur cristal.
Bardakları iyi doldur.
Remplis-les bien.
Öyle yapmamak gerekir. Bardakları kıracaksın.
Ma petite, c'est pas comme ça qu'il faut faire.
Baylar, bardaklarımız boşaldı.
Messieurs, nos tasses s'en viennent vides.
Bardaklar mutfakta, Isabelle.
Les verres sont dans la cuisine, Isabelle.
Bardakları doldur, Mickey. Tio Pepe, lütfen, şeker pekmezi değil.
Fais le plein de Tio Pepe, pas cette mélasse.
Bütün bardakların, aynanın, mobilyaların, her şeyin zararını.
Tous les verres, les miroirs, la marchandise, tout.
Beyler, bardakları kaldıralım.
Messieurs, portons un toast.
Torpidoda kağıt bardaklar var.
Il y a des gobelets en plastique, devant vous.
Etrafta sigara, bardaklar ve kağıtlar var.
Cigarettes, verres, du papier...
Bardaklarını nereye koyuyorsun?
Oû sont les verres?
Baylar, baylar! Sanıyor musunuz ki, bardaklarınızı taze süt ve maden suyuyla doldurunca Vahşi Batınızın vahşiliğine zeval gelecek?
Mes amis, croyez-vous que votre Far West sera moins sauvage et moins libre si vous remplissez vos verres d'eau de source ou de lait fraîchement trait?
Neşe bardakları dolup taşmalı
Ainsi leurs coupes de joie se rempliront
Bir kitapta görmüş, sonrada bütün bardakların üstüne yazdırmış.
C'est marqué sur tous ses verres.
Çay bardakları ellerinde, kulaklarından borsa fiyat şeridi çıkıyor, ve ben "Hayır" dedim.
Ils faisaient cercle, une tasse de thé à la main transformés en téléscripteurs. J'ai dit "non".
Acele et, Tono, bardakları getir! Büfeden! Havyarsız gelmemeliydik!
Je n'aurais jamais dû venir sans caviar.
Annemin bardakları kömür olmuş.
Même les lunettes de maman...
Bardakları yıkayıp şişeyi de temizledim.
J'ai lavé les verres et la bouteille.
Bardakları doldurma.
C'est gentil, ça. Le versez pas tout de suite.
Bardaklar, bardaksız kutlama olmaz.
Des verres.
Hanımefendi, bardaklar.
Mesdames, vos verres.