Barı tradutor Francês
35,028 parallel translation
Aynı bu nostaljik barı yaratman ve bir baş yapıt yazmak istemenle aynı neden, sen saklanıyorsun!
Pour la même raison pour laquelle tu as créé ce bar nostalgique pour écrire ton chef d'œuvre : tu te caches.
Barın dışındaki çöplük gibi kokuyorsun.
Tu sens comme une poubelle derrière un bar.
Annenin barı ya ondan, alkolik olduğun için değil yani.
À cause de ta mère, pas à cause d'un problème d'alcool.
Barımı istiyorum.
Je veux mon bar.
Şey... Barı satın aldığımda bana içerlediğini biliyorum.
Quand j'ai acheté le bar, il a commencé à m'en vouloir.
Bir dargın, bir barışık.
Plus ou moins.
Aslında, otel barı daha uygun olur sanırım.
En fait, peut-être qu'un hôtel-bar serait mieux.
Thomas'a yarın akşam 7 : 30'da Şarap ve Peynir barında, buluşacağınızı söyledim.
J'ai dit à Thomas de te retrouver dans ce bar à vins et fromages demain à 19h30.
Otel barı çok zekiceydi.
L'hôtel-bar était une idée de génie.
Siz bu konuşmayı dinlerken Silahlı Kuvvetler bölgesel liderler arasında bölüştürülecek ve sizi temin ederim, askeri devir işlemi barışçıl şekilde sonuçlanacak.
Au moment où vous entendez ces mots, le contrôle des Forces Armées sera divisé parmi les chefs régionaux, et j'aimerais vous assurer... que le renouvellement militaire a été fait paisiblement, grâce à un collaboration sans précédente
Barışmak için geldim.
Je suis venu pour faire la paix.
# Kızıyla barıştı #
♪ Quand il est sorti de l'eau ♪
Yemin ederim barışacağımızdan haberim yoktu.
Je le jure, je ne savais pas qu'on allait se réconcilier.
- Ben de barışmaya bayılıyorum..
J'adore me réconcilier.
Ama önce kadeh kaldıralım. Uluslarımız arasında barışa.
Mais d'abord, un toast, à la paix entre nos deux nations.
Hükümetlerimiz yukarıda barış başlattığına göre asıl meseleye gelelim mi?
Nos gouvernements préparent la paix en haut, et si on passait aux choses sérieuses?
6 dakika sonra Reagan, Gorbachev ve tüm barış umudu havaya uçacak.
Dans six minutes, Reagan, Gorbatchev, et tout espoir de paix partiront en fumée.
Bu Hakimiyetçilerin niyetinin barış olmadığını söyleyeceğiz.
Dis lui que les Dominateurs ne viennent pas en paix.
Burası sadece bir bar değil süper zeka.
- C'est pas un simple bar, idiot.
Sonsuza kadar vasat bir yazar ile sıkıştığım berbat bir bar.
Des limbes où je vais passer l'éternité dans un bar pourri avec un écrivain raté.
Bu barda hiç kötü değil.
Et ce bar n'est pas pourri du tout.
Aynı Cheers'daki gibi.
C'est comme le bar de Cheers!
Tamam mı?
Un open bar, une chorale...
Bu bara biraz kültür kattığım için kusura bakma.
Pardon d'apporter un peu de culture dans ce bar.
Jameson, o biraya dokunursan bir daha bu barda içki içemezsin.
Jameson, touche à cette bière, et tu ne boiras plus jamais dans ce bar.
Öyleyse bu barda da yemek istemeyebilirsin.
Je te déconseille de manger au bar.
Sana bardan çorba getirdim.
Je t'ai apporté de la soupe du bar.
Bara gelmemi ister misin?
Tu veux que je vienne au bar?
Gerçi yine de bir şeyler içerim, orası bar.
Je risque de boire vu que c'est un bar.
- Yine de bara gideceğiz, değil mi?
Tu vas quand même au bar? Carrément.
Şehirde sessiz bir bar bulmanın zor olduğunu söyleyecektim.
J'allais dire que c'est difficile de trouver un bar tranquille en ville.
Lütfen bana başka bar buldurtma.
Ne me demandez pas d'en trouver un autre.
- Sanırım yeni bir bar bulacağım.
- Je vais me trouver un autre bar. - Il parait que vous avez croisé
Barda tanıştığım bir hatun, ama tam bir efsane.
Un joli petit numéro trouvé dans un bar, mais elle est bonne.
Barda tanışmıştık.
Il m'a séduit dans un bar.
Önce bende bir şeyler içtik, sonra da dans için gözde mekanımıza geçtik.
On a commencé chez moi puis on est allées danser dans son bar favori.
Bu barda müdahil olduğunuz ilk kanlı olayınız mı?
Ce n'est pas la première interaction violente que vous ayez eu dans un bar?
Peki ya 18. Cadde'deki yeni bar?
Pourquoi pas ce nouveau bar sur la 18ème rue?
Hetero bir bar olsun istemiyorum.
Je ne veux pas proposer un bar hétéro.
Hayır, Pennsylvania Barosu yemin altında yalan söyleyen birini size söylemem gerektiğini söylüyor.
Non, le bar de Pennsylvanie m'oblige à vous informer de cette parjure.
Barda içkiyi biraz fazla kaçırmışlar.
Ils allaient boire un coup dans un bar.
Dün gece barda bir kızla tanıştım ve görünen o ki bana yanlış numara vermiş.
Je l'ai rencontrée hier soir dans un bar, et on dirait qu'elle m'a donné un faux numéro.
Bar kavgası, aşırı alkol ve taşkınlık...
Luttes de bar, ivrognes et agités...
İşten iki saat ayrılmak zorunda kaldım o şerefsiz ücretimden kesti ve kızım bir barda uyuya kaldı, o yüzden...
J'ai raté deux heures de travail qui sont retenues sur ma paye, et ma fille a dû dormir dans un bar, donc...
Adamlar bara gelip sürekli bana askıntı oluyor.
Tu sais, je me fais tout le temps draguer au bar.
- Bara uğradım, orada yoktun.
Je suis passé au bar.
Capone'un muhasebe defteri büyük ihtimalle gizli içki dükkanı mekanı Chelsea Club'dadır. Bu yüzden Ray ve ben Büro'ya gideceğiz. Ness'in ekibini toplayıp mekanı basarak defteri alacağız.
Si le registre de Capone est quelque part, ce serait dans son bar clandestin, le Chelsea Club, donc Ray et moi irons au FBI pour assembler l'équipe de Ness et s'attaquer à cet endroit
- Nate gizli içki kulübü olduğunu söyledi.
Nate a dit que c'était un bar clandestin.
- Evet, bu yüzden öyle deniyor.
C'est pour ça qu'on appelle ça un bar clandestin.
Eder mi, etmez mi bilmiyorum ama burnunu sokman yardımcı olmuyor, Bar.
Je ne sais pas si elle le fera ou non, mais y fourrer ton nez, ça ne va pas m'aider, Bar.
Bar, bu işe karışma dememiş miydim?
Je croyais t'avoir dit de rester en dehors de ça.