Başın dertte tradutor Francês
1,291 parallel translation
Başın dertte. Gel buraya.
Tu vas avoir des ennuis!
- Başın dertte mi?
- Tu as des ennuis?
- Bir kadınla mı başın dertte?
Tu as causé des ennuis â une femme?
Başın dertte mi oğlum?
Des problèmes, fiston?
Başın dertte sanıyordum. Çok kötü...
Tu as un problème?
150 yıl daha genç olsam, başın dertte olurdu.
Si j'avais un siècle de moins, il faudrait vous méfier
Hayır, senin başın dertte çünkü başın kıçında.
Non, c'est plutôt vous... vous avez la tête dans le cul.
Başın dertte olabilir.
Tu es peut-être en danger.
Başın dertte.
T'es dans la mouise.
- Başın dertte.
Tu te laisses contrôler.
Blade'le başımız yeterince dertte değil mi?
N'a-t-on pas assez d'ennuis avec Blade?
Kızlar, eğer bu öpücükten etkilenen bir erkekle beraberseniz,... başınızın büyük dertte olduğunu bilmelisiniz.
Je vous préviens les nanas, si votre mec a grogné durant cette scène. - - Vous êtes avec quelqu'un qui n'ose pas s'avouer.
Başının dertte olduğunu biliyorum.
Je sais que vous avez des ennuis.
Başınız büyük dertte!
Vous aurez des ennuis.
Evet, doğru. Onun başının dertte olduğunu söyledin. Bunu elde edecekti ve bunu bilmiyordu bile.
Tu m'as dit que tu allais lui en donner... et qu'elle le savait même pas.
Şey, oyuncaklarınızdan biriyle başım dertte...
Oui, j'ai des problémes avec un de vos...
Dinle, başın tahmin ettiğinden daha büyük dertte.
Non. Je suis un peu dans la merde Case.
Başınız büyük bir dertte.
Vous allez avoir des ennuis.
Başı dertte olmayan insanları polisin arayacağını hiç düşünmezdim.
La police ne recherche pas les gens sans problème.
Başın polislerle dertte mi?
C'est pour ça que tu cours?
- Giles'la başı dertte olan sen değilsin.
Tu n'as pas de problème avec Giles. C'est vrai.
burada başın büyük dertte.
Tu es dans un sacré pétrin.
Annenin, başının dertte olduğu zamanı hatırlıyorum.
Je me rappelle quand ta mère avait des ennuis.
Roma'nın başı dertte.
C'est l'heure pour Rome!
Adım Artemus Gordon. Yanılmıyorsam, başınız dertte.
Je suis Artemus Gordon... et vous semblez en difficulté.
Ve işte kral ringe çıktı. Kaufman'ın başı dertte! Onu oyuncak bebek gibi fırlattı!
Il a balancé Kaufman comme une poupée de chiffons
Sıkı durun. Kaufman'ın başı dertte artık.
Le roi l'a plié en accordéon
Biliyorum ama Homer'ın başı dertte.
Je sais, mais Homer a des ennuis.
Başınız dertte mi?
Êtes-vous en danger?
Senin yüzünden adamın başı dertte. Ver onu bana.
Il nous fait un caca nerveux.
Çocukların başı dertte, sen şarkı öylüyorsun.
Ils souffrent, et vous chantez?
Mürettebatın ve benim başım dertte ve yardımına ihtiyacımız var.
Nous avons de sérieux ennuis, on a besoin de toi.
Yetki sınırınızın dışındasınız ve başınız dertte.
Vous être hors de votre juridiction et vous êtes pas à la hauteur.
Başın büyük dertte.
Tu n'es pas au bout de tes ennuis.
Dr. Morales'in yasayla başı dertte olmasa bunun gibi boktan bir kasabada yaşamazdı.
Tu ne crois pas que si le Dr Morales n'avait aucun soucis judiciaire, il vivrait dans un village aussi merdique que celui-là.
Herkes onun başının dertte olduğunu ve dönmeyeceğini söylüyor.
Tout le monde dit qu'il a des ennuis et ne reviendra pas.
Tebrikler, Prue, erkeklerle başının dertte olduğu günler sona erdi.
Félicitations, Prue, tes soucis avec les hommes sont terminés.
Büyücü kardeşlerle başı dertte olan rahibi hatırladın mı?
Tu te souviens du prêtre soucieux et des deux sorciers?
Prue'nun iş yerinde başının dertte olduğunu görüyorsun.
Tu as une prémonition, tu vois Prue à son travail.
Bu günlerde matematikle başının dertte olduğunu biliyorum. Ama bu tepkileri çözmek için Einstein olmaya gerek yok.
Je sais, tu as des problèmes en maths... mais pas besoin d'Einstein pour comprendre.
- Bir kadının başı dertte.
- Une femme a des ennuis.
- Chuck'ın başı dertte değil, değil mi?
Chuck ne s'est pas attiré des ennuis, au moins?
Lisa'nın başı dertte.
Lisa punie.
Neden şirket parasını kumara yatırdım? Gil'in başı acayip dertte.
J'ai misé les salaires de la compagnie.
Gidişata bakılırsa, Junior'ın başı dertte.
Ca va plutôt être la fête de Junior.
Ke'ra kendisi toplumlarının yıkımın kıyısında olduğunu söyledi. Bu dünyanın başı dertte.
Ke'ra dit que leur société est au bord de l'effondrement. ce monde est en danger.
Sam, Teal'c, ve SG-1'in geri kalanının başı dertte.
Sam, Teal'c et le reste de la SG-1 ont des ennuis.
Eric'in artık başı dertte değil mi?
Eric n'est plus puni?
Başının dertte olduğunu sandık.
On a pensé que vous étiez en danger.
Demek istediğim, şirketimin başının dertte olduğu.
Ma société a de gros problèmes. Me comprenez-vous?
Başın zaten dertte.
Tu as déjà des ennuis.
başın dertte mi 20
basın 48
basınç 29
başın sağolsun 19
başın sağ olsun 33
başınız sağolsun 27
başınız sağ olsun 59
başın mı ağrıyor 20
başını dik tut 33
başına dikkat et 60
basın 48
basınç 29
başın sağolsun 19
başın sağ olsun 33
başınız sağolsun 27
başınız sağ olsun 59
başın mı ağrıyor 20
başını dik tut 33
başına dikkat et 60