Bedava tradutor Francês
5,326 parallel translation
Seçili Kurucu Baba mekanlarının birinde bedava bir yemeğin tadını çıkarın.
" Vous avez gagné un repas gratuit dans un des restaurants sélectionnés.
Yabancı petrol kamyonları, yerel görevlilere bedava benzinle ödeme yapar.
Des camions-citerne étrangers qui soudoient des officiels locaux.
"Her türlü şizofreni vakası için herhangi bir bozukluk bedava."
"Un trouble aléatoire gratuit pour chaque schizophrénie."
Misal pilot kabinini gezersin kaptanla konuşursun geniş koltuklarda rahatlarsın genç seksi hostes tarafından getirilen bedava sigaranın ve viskinin tadını çıkarırsın.
Je veux dire, visiter le cockpit, parler au capitaine, se relaxer dans de spacieux siège, apprécier une cigarette ainsi que le bourbon qu'on m'apporte par une jeune sexy hotesse.
Çünkü çift masajının yanında bir şişe şarap bedava.
Parce que le massage en couple venait avec une bouteille gratuite de vin.
Bedava burada kalmasına ve erkek arkadaşıyla da bedava birlikte olmasına izin vererek iyilik ettiğini biliyorum.
Tu as été gentil de la laisser ici gratuitement, et donner à son copain des passes gratuites.
Artık bizim çetedensin. Bedava içki var mı bize?
Maintenant que tu fais parti du gang, on a le droit à des boissons gratuites?
Bedava para.
C'est de l'argent gratuit.
Gibbs'e hapisten bedava çıkış kartı verildi.
Gibbs a reçu une carte "sortez de prison".
Bedava birkaç örnek vermiş olabilirim bu palyaçoya, beni bunun için tutuklayamacağını söyle.
Je ne dealais pas, ok? J'ai peut être donné quelques échantillons, mais dites à ce clown ici que vous pouvez pas m'arrêter pour ça.
Satıcılar pat diye ortaya çıktı. Bedava mal dağıttılar.
Les dealeurs se sont enrichis, en distribuant des échantillons gratuits.
Bu işi yürüyen her kimse bedava mal dağıtarak kendi piyasasını mı oluşturdu?
celui qui contrôle ce truc a créé son propre marché en distribuant gratuitement de la meth?
İçecekler bedava.
Les boissons sont offertes.
Yine de gelecekte bedava, egzotik, kafeinli içecekler bekliyorum.
J'attends toujours des boissons gratuites, exotiques et caféiné dans un avenir proche.
Bedava.
C'est gratuit.
Meydanda bir sağlık ocağı var. Ve bedava.
Et sur la place, il y a un centre médical, et c'est gratuit.
- Sarılmak bedava. - Sarılmamak da.
- Les câlins sont gratuits.
Bedava al mı?
Des échantillons?
Yine de tavsiye bedava.
Malgré tout. Conseil gratuit.
Bedava bebek bakıcını avantaj olarak kullan.
Profite de tes baby-sitters à l'œil.
İzleyici isteseydik, bu gösteri de bedava olmazdı..
Si nous voulions un comité, nous aurions fait payer l'entrée.
Bedava tren bileti.
Des tickets de train gratuits.
Bedava reklam yapiyorum resmen.
C'est de la publicité gratuite, ça.
Sen seksisin.sen bizim bedava içki alabilmemiz için tek şansımızsın.
T'es chaud. Tu es notre meilleure chance qu'on nous paie des tournées.
Zengin adamlar, bedava yemek, açık bar...
Des hommes riches, de la nourriture gratuite, un open bar...
Her zaman, bilginin bedava olması gerektiği konusunda hemfikirdik.
On a toujours été d'accord que l'information devait être gratuite.
Bedava bilgiyle elde ettiğin para inanılmaz.
C'est étonnant combien d'argent tu te fais de l'information gratuite.
Hatta kat ettiğiniz mesafeye göre size bedava uçuş kuponu veriyorlar.
Il y a même le système pour doubler ses miles.
Buradan çıktığın zaman bununla Gull'den bedava içki içersin.
Quand tu sortiras, ça te donnera droit à une tournée gratuite au Gull.
İçeri girip Tyler'ın elinden Duke'ün içki biletini alırım. Duke geri döner ben de bedava içki içerim.
J'y vais, je prends le ticket de Duke des mains de Tyler, on ramène Duke, et on va prendre un coup gratuit.
Unutma, otobüsler bedava. Şoförün yine seni kandırmasına izin verme, tamam mı?
Et rappelle-toi, le bus est gratuit, ne laisse pas le chauffeur t'avoir encore.
Yani ayda ekstradan 200 dolar ve yaşayacak bedava bir yeri olacak.
Et pour ça, il touche 200 $ par mois et un logement gratuit.
Sadece bedava diş temizliği veriyordum ona.
Je lui offrais un détartrage.
Bedava kurabiyeleri olduğu için bir toplantıya gittim, ve biri bana benzeyen Prenses Grace'in hikayesini anlattı.
Donc, je suis allée à une réunion parce qu'il y avait des cookies gratuits, et que quelqu'un racontait une histoire qui m'a fait me sentir comme la Princesse Grace.
Bedava içki ve kızları getiririm.
Je ramène de l'alcool et plus de filles.
Eğer kafayı yakalarsan, bedava akşam yemeği.
Si tu attrapes la tête, tu gagnes un repas gratuit.
Her zamanki yerimizde içkiler bedava!
Et ce soir au Old Hunt, la tournée est pour moi!
Bedava kahveniz afiyet olsun, Chicago!
Appréciez le café gratuit, Chicago!
Kaçarken bedava çöreğinizi unutmayın!
N'oubliez pas de prendre un scone gratuit pendant que vous fuyez!
Bedava şekerler, polisten kaçmalar, asla çıkarmana gerek olmayan maskeler.
Des bonbons gratuits, fuir les flics, avoir des coups d'un soir où tu n'enlève jamais ton masque.
Bana bedava gelir.
Je les ai gratuitement.
Kimler bedava okul malzemesi istiyor?
Qui veut du matériel scolaire gratuit?
Bakın, barıma bedava içmeye gelsenize.
Et si vous veniez dans mon bar pour des boissons gratuites, ce soir?
Bedava gibi.
C'est très plaisant.
Ve iyi haber, bugün cinsel hastalığı olmayanlara bedava.
Bonne nouvelle, ce soir c'est offert pour tous ceux qui n'ont pas de MST.
Eve getirmem için bir tane bedava verdiler.
Et ils m'en ont donné une gratuitement à emporter.
Şimdi uyuyun çünkü Don'ın geçit yemeği ve bedava kahve saat altıda dağıtılacak!
Dormez bien, car la "Nourriture orientale de Don" pourvoie du café gratuit et gâteau à 6h!
Bedava tişört!
T-shirts gratuits!
Tabii, yakalayın onları çünkü bedava.
Bien sûr, prenez-les, juste parce qu'ils sont gratuits.
Gizli bedava zehirli gazoz saldırısı.
l'attaque de sodas empoisonnés gratuits.
Benim Gizli Bedava zehirli gazoz saldırımdan nasıl kurtuldun?
- Je ne bois que du jus.