Beyim tradutor Francês
359 parallel translation
- Hanımefendi, bunu beyim gönderdi, Dr. Jekyll.
- De la part de mon maître, le Dr Jekyll.
- Merhaba, beyim.
- Bonjour, Monsieur. - Gen.
Beyim, kafam yerinde değilken içsem ne olur?
Monsieur, et si je buvais un verre, je n'ai pas les idées claires?
Oturun, beyim.
Asseyez-vous ici, Monsieur.
Teşekkürler, beyim!
Merci, Monsieur!
"Taşıma" Ne taşıyacağız, beyim?
"Porter"... Que doit-on porter, Monsieur?
Günaydın, beyim.
Bonjour, Monsieur.
Beyim...
Monsieur...
Güçlü bir hatipsiniz beyim.
Tu es un bel orateur.
Alfred? - Kemanını alabilir miyim? - Elbette, beyim.
- Alfred, prêtez-moi votre violon.
Evet beyim. 150 sayfa dolusu yemek.
150 pages pleine de nourriture.
Pardon beyim.
Excusez-moi...!
Yemek için çok geç kaldınız beyim.
On ne sert plus à cette heure.
Yüzün beyim, yüzün bir kitaptır. İçinde korkulu bir şeyler okuyabilir insan.
Votre visage, mon seigneur, est un livre où les hommes peuvent lire d'étranges choses.
Kral kalktı mı soylu beyim?
Le roi a-t-il bougé?
Sana bir şey diyeyim beyim, soru falan sormayacaksın!
On a bien besoin d'agents spéciaux, ici.
Önemli değil beyim.
Ce n'est rien, Señor.
Burası benim evim beyim.
C'est ma maison.
Bir dakika, beyim.
Un instant, monsieur.
Günaydın beyim, buyrun.
Bonjour, cher ex-patron! Entrez.
Bakın beyim. Burada, Klausenberg'de yabancısınız.
Vous êtes un étranger ici.
Evet, Beyim. Orkideler çiçek açtı. Getireyim ister misiniz?
Oui, maître, les "muchkunda" sont fleuris.
Beyim!
Maître!
Ganguli Babu'nun evinden, Beyim!
De la maison de Ganguli Babu, maître!
Peki, Beyim!
Oui, maître!
Oğlunun olgunlaşma töreni var, Beyim.
C'est l'initiation de son fils, Maître.
Evet, Beyim.
Si, maître.
Şerbetinizi getirdim, Beyim.
J'ai apporté votre sirop.
Bankadan mektup geldi, Beyim.
Une lettre de la banque.
Beyim! Mahim sizi görmeye geldi. Kabul edecek misiniz?
Mahim est venu vous voir, le recevrez-vous?
Janardan Ganguli'nin oğlu, Beyim.
Le fils de Janardan Ganguli, maître.
- Durgabai geliyor mu? - Evet, Beyim.
Durgabai vient-il?
Son kutuyu da açtık, Beyim. Son kutu!
On en est à l'ultime coffre.
- Paraya da acıma. - Tamam, Beyim.
Ne compte pas l'argent.
Tekne daha dönmedi, Beyim.
Le bateau n'est pas encore de retour.
Girdaba kapılmışlar, Beyim.
Happé par un tourbillon.
Evet, Beyim.
Non, maître.
Hepimiz gidersek size ne olur, Beyim?
Qu'arrivera-t-il si nous partons tous?
Azıcık idareli olsaydınız, Beyim bunlar hiç olmazdı.
Ce ne serait pas arrivé si... vous aviez fait plus attention.
Bir zahmet alt kata kadar gelir misiniz, Beyim?
Si votre Honneur veut bien descendre.
Şerbetiniz, Beyim?
Et votre sirop?
Ahmad'a sorarım, Beyim.
Je vais le demander à Ahmad.
Hiç korkmuyor musunuz beyim?
N'êtes-vous pas un peu inquiet,
Kalk! Siz misiniz, beyim?
C'est vous, Monsieur?
Merhaba, beyim.
Bonsoir, Monsieur.
Beyim?
Maître!
Falgun ayı, Beyim.
Falgun, maître.
Hayır, Beyim.
Non, maître.
Evet, Beyim.
Il est riche.
Ujir Khan, Beyim.
Ujir Khan, maître.
Hemen şimdi mi, Beyim?
Vous y allez tout de suite, Sire?