Beşte tradutor Francês
861 parallel translation
Beşte dört.
- Quatre fois sur cinq.
Beşte beş.
- Cinq fois sur cinq.
Bay Tyler'a, beşte düzeltmelere başlayabileceğini söyledik.
On a dit à M. Tyler qu'on serait prêts à 17 h.
Saat beşte gelebilirsin.
Compris... tu peux venir à cinq heures.
Beşte kalkıp, yataklarınızı yapıp, hemen giyinip teftişe hazır olacaksınız.
Debout à 5 heures. Préparatifs d'inspection.
Burada beşte içilir.
Ici c'est à 17 heures.
Beşte seni almaya geleceğiz. Yani üç saatin var. Burada ol.
Nous viendrons à 5h, dans 3 heures.
- Beşte çalmaya başlıyor.
- Elle ne commence pas avant 17 h.
Saat beşte yeni gibi olur. Beş mi?
Elle sera comme neuve à 17 heures.
Sıcaktan kaçınmak için yarın sabah beşte yola çıkacağız.
Nous partons à l'aube.
Kardinal Hazretleri saat beşte bizi bekliyor.
A 5 heures, Son Eminence nous attend. C'est vrai!
Beşte.
À cinq heures.
Biz her sabah saat beşte kahvemizi içip sohbetimizi ederiz.
On prend le café, on discute tous les matins à 5 h.
Aldırmam. Biz hep sabah beşte uyanırız.
Pas de problème, je me lève à 5 h.
- Beşte ofisimde
- A 17 h à mon bureau.
- Beşte.
- A 17 h.
Beşte gel.
Revenez à 5h.
Sabah beşte. Programı okumadın mı?
Demain à 5 h. Vous ne lisez pas le programme?
- Saat beşte mi kalkıyoruz?
- Alors, on va swinguer à 5 h?
Yarın beşte olur mu?
Alors, demain à 5 heures?
Bizi beşte uyandırmalarını söyleyeyim.
Je nous fais réveiller à 5 h.
O serserileri sabah beşte kaldır.
Vous réveillerez ces voyous à 5 heures du matin.
İki Polonyalı işçi kafatası....... normal boyutlarının beşte biri kadar küçülmüş.
Les têtes de deux agriculteurs polonais, réduites au cinquième de leur taille d'origine.
Önce sürünün beşte birini istiyorum.
- De un, j'aurai un cinquième du troupeau.
Biliyorsun, Breckenridge ile anlaşmamıza göre sürünün beşte biri benim.
Une partie de l'entente avec Breckenridge était que j'aie le cinquième du troupeau.
beşte biri mi?
Le cinquième?
Benim beşte bire bir bakalım.
On y va, mon cinquième!
Sürünün benim olan beşte birini korudum.
- Je protégeais mon cinquième de troupeau.
Sürünün beşte birini!
Un cinquième du troupeau.
O'Malley'nin beşte birini.
Le cinquième de O'Malley.
Çay servisi beşte.
Le thé est servi à 5h.
- Beni beşte al.
- Passez me cherchez à 17 h.
- Hayatım, ben arayamam. Taubman saat beşte beni bekliyor.
- Taubman veut me voir à 17 h.
Perşembe günü saat beşte, Bahçelerde.
17 heures... Jeudi... Le jardin.
Her araç için sekizde bir hisse mi yoksa erkeklere beşte bir hisse mi?
Un quart par voiture, camion compris, ou un cinquième par gars.
Beste yapmak istiyorum.
Je veux composer.
Geçen gün evimde çaldığın beste var ya?
J'en ai joué plusieurs. Tous superbes!
Elbette, kumrum! Saat tam beşte.
Oui, mon ratonné... en tout cas pas d'histoire à cinq heures pétantes.
Biraz beste yapıyorum.
Je compose de temps en temps.
Bu gece de mi beste yapacaksınız efendim?
Vous allez encore travailler
- Miky'nin lirik şiirlerinden bir kaçına beste yaptım. - Oh.
J'ai mis des paroles de Micky en musique.
Beste yapmaya çalıştım, önceleri yapamadım.
J'ai essayé de travailler, mais au début, je ne pouvais pas.
Beste yapıyor, müzisyendir.
Il est compositeur musicien.
Beşte görüşürüz.
Tu t'es inventé un jeune frère bien utile appelé Constant pour pouvoir aller à Londres aussi souvent que tu veux.
Bazı günler yemek yerine beste kağıdı alırdı. Gözlerinden okurdum.
Il se privait souvent de déjeuner pour acheter du papier musique.
Benim beste kağıdı aldığım Sardou Kırtasiyesinde çalışan genç bir kızdı.
Une jeune fille qui travaillait chez le libraire où j'achetais mon papier à musique.
Mozart, 13 yaşında beste yapıyordu. Siz en az 30 olmalısınız.
Mozart composait à 13 ans et vous en avez au moins 30!
Ben beste yapacaktım...
Ce soir, je voulais travailler à ces chansons...
Orada da beste yapabilmen için.
Je veux que tu composes, là-bas.
Evde kaldım ve beste yaptım.
Je suis resté là-bas et j'ai écrit.
Parasız kalınca içki için beste yapmaya başladım.
Vous faisiez des rimes contre du whisky.