Biter tradutor Francês
5,235 parallel translation
İnsan insanı sever ama sonu hep hayal kırıklığı ile biter.
Les gens t'aiment, et tu finis par les décevoir.
Eğer kızımı bana geri verirseniz, her şey biter.
Si vous me rendez ma fille, ça n'ira pas plus loin.
Güvenlik kameralarına yakalanırsak, işimiz biter.
Si les caméras de surveillance nous repèrent, on est grillés.
Ama o madenler olmadan bu kasabalar bir hiç. İşleri biter.
Mais sans la mine, ces villages ne sont rien, ils sont fichus.
Yoksa, işimiz biter. Duydun mu beni?
Faut le trouver, Rosario, sinon on est foutus.
Yoksa bu olay nasıl biter hiç bilmiyorum.
Sinon, il est mal barré.
Kriket 20 yaş üzerindekiler için olmalı. Sadece 3 saatte biter.
Le cricket devrait se jouer en 20 séries..
Kaybedersek, her şey biter.
Si on perd, on coulera à pic!
3 yakalanmadan sonra işin biter. "
"Trois strikes et tu sors."
Hisseler olmadan, işimiz mahkemede biter.
Sans les clopinettes, tu déposais le bilan.
Bu kısım yarına kadar biter herhâlde.
Cette partie devrait être terminée d'ici demain.
İşim biter.
Je serai fini.
İşimiz biter.
Nous serons finis.
Suçu kabul edersem, biter. Kimse gerçeği öğrenemez.
Si je plaide coupable, personne ne saura la vérité.
Adamlar ikinci tabağa geçmeden işin biter. Beni öldürürdün yani.
Vous serez mort avant la seconde manche.
Bir adım daha atarsan bu iş biter!
Fais un pas de plus, et c'est fini entre nous.
Burada işimiz biter bitmez ben çekip gideceğim. Ve bir daha geri dönmeyeceğim.
Aussitôt que nous en aurons fini ici, je m'en irai, et je ne reviendrai jamais.
Konuşmamız biter bitmez, dün gece Jonas Clarenbach'ın evine yapılan baskında elde ettiğimiz bilgileri kullanarak çocukları kaçıran ya da kaçıranları ortaya çıkarmak için bir operasyon başlatacağız.
Une fois que j'aurai signé, nous commencerons une opération pour attirer un ou des kidnappeurs hors de leur cachette, en utilisant des infos saisies hier soir dans une descente à la résidence de Jonas Clarenbach.
Çalarsan işin biter.
Si tu voles, tu vires.
Evlendiğimde tüm bunlar biter diye düşünüyordum. Ama evlendiğim kadın benden de beter çıktı.
Je pensais qu'en me mariant, ça s'arrangerait, mais... ma femme rendait les coups.
Her şey biter Brook.
Tout a une fin, Brook.
Araştırmalar diyor ki eğer bebeğimizle konuşmazsan daha 5 yaşındayken işleri biter.
Il y a plein d'études qui affirment que... que si tu ne parles pas au bébé, il sera foutu avant même d'avoir cinq ans.
Burada ironi şu ki, Foucault'nun iktidar yapılarının analizi sosyal eşitsizlik kurumlarına karşı olan bir argüman ile biter.
C'est ironique que l'analyse des structures de pouvoir de Foucault devienne un argument contre les institutions de l'inégalité sociale.
Bir kaç yıla çıkarız. Burası ile işimiz biter. Biz aileyiz.
On sortira dans quelques années, on mettra tout ça derrière nous, on sera une famille.
Sebastian Blood'ın üstüne gider ve başarısız olursam kariyerim biter.
Je suis l'assistant du procureur qui a pris du Vertigo en direct. Je vise Sebastian Blood et manque, ma carrière est terminée.
Ne zaman işin biter?
À quelle heure?
Oyun biter bitmez sahneden fırlayıp babamın ne düşündüğünü duymaya gitmiştim.
Quand le spectacle s'est terminé, j'ai couru juste pour voir ce qu'il en avait pensé.
Muayenesi biter bitmez onu merkeze getirin.
Dès qu'elle est soignée, je la veux au bureau.
Annemle imzaladığın anlaşmaya göre gürültü saat dörtte biter. Bir bakayım.
Selon l'accord que t'as signé avec elle, plus de bruit après 16 h.
Herneyse, yakında herşey biter nasılsa.
Peu importe, se sera bientôt fini.
En geç bir buçuk saate kadar biter.
D'ici une heure et demie selon le maître d'hôtel.
Bilirsiniz, genelde sonlar kötü biter.
Comme habituellement.
Sonlar hep trajik bir aldanma ya da aldatmayla biter, öyle değil mi?
Elles semblent toujours finir tragiquement par tromperie et trahison, pas vrai?
Bu bir kez oldu mu, yargıtayda işi biter.
Une fois que ça arrive, la cour suprême est claire.
Ben bitti dediğimde biter.
Ce sera fini quand je dirais que c'est fini.
Birisi bilmediğin bir içki sipariş ederse, Google'a bakarsın olur biter.
Wanda, Joel est barman ce soir. Si quelqu'un commande quelque chose que tu ne connais pas, Google.
Evlilikler eksik iletişim, parasızlık, seksi asistanlar, işe yaramaz dönüşler, kendine izin vermeler, GMO, HBO ve Catherine Zeta-Jones yüzünden biter.
Les mariages échouent à cause d'une mauvaise communication et la pauvreté et les assistantes sexy et le rendement et te laisser aller et GMO et HBO et Catherine Zeta-Jones.
O hazineyi ne kadar çabuk bulursak Jeff Britta konusu da o kadar biter.
Et le plus tôt on trouvera ce trésor, plus vite l'épisode pilote Jeff-Britta s'effondrera.
Oğluma zarar verirsen seninle işimiz biter Miguel.
Tu fais du mal à mon fils, notre business est fini, Miguel.
O yüzden ya ergenlik âyininiz ya da işiniz biter.
Alors ce rite de passage, ça s'arrête maintenant, ou ce sera votre job.
Aşk bir gün biter.
Tu n'as pas toute la vie.
Onunla işin biter bitmez onu annesine geri götüreceğim.
Je le ramène à sa mère dés que tu auras fini.
Okul derneğinin entelektüel çevresindeki dallamaların 4 yıl süren partileri sınav biter bitmez unutulacak 300 yıllık romanları jet hızıyla okumak gibi şeyler için yılda 50 bin dolar.
C'est 50 mille l'année pour 4 ans de soirée de fraternité, fin tu vois, - cercle de connards intellectuels, lisant des livres pendant 300 ans - ça sera oublié dès le test fini.
Beni öldürdüğünde bu iş Slade için biter.
Pour Slade, cela finit lorsqu'il me tuera.
Onu bulduktan sonra kusura bakma, benim işim biter.
Après ça... J'en aurai fini... désolé.
Güneş patlamasından doğan güçlükler biter bitmez yine eskisi gibi olacaksın.
Tu seras au top une fois que les dommages causés par l'éruption solaire seront traités.
Bir kaç saate işim biter. Ondan sonra gelebilirim. Kulağa iyi geliyor, birazdan gelirim.
Je serai libre dans quelques heures.
Yağ biter bitmez bağ tamamen bozulacak ve en sonunda asalağı öldürebileceğiz.
Dès que l'huile aura disparu, la symbiose sera complètement brisée, et on pourra enfin tuer ce suceur.
Bir ısırık daha... İşin biter.
Une piqure de plus... c'est tout ce qu'il faudrait.
Donmuş waffle ve jöleyle biter bu iş.
Ca va se finir en gaufres surgelées et en jello shots.
Üzgünüm tatlım Ne zaman biter bilmiyorum.
Désolée, chérie.