Bitki tradutor Francês
1,828 parallel translation
O bitki sayılır.
Ca compte comme légume.
- Onu bitki yerken gördünüz mü?
Votre fils mange des plantes?
Bitki yaşamı yok, bunun anlamı hava yok...
Ecoutez, on parle d'une exctinction de la flore, ce qui veut dire pas d'air respirable...
Onlar üzerinde çalıştığım bitki örnekleri Ve üç yıldır biriktiriyorum.
Ce sont des échantillons que j'étudie et que je collectionne depuis trois ans.
Çer çöp, balçık, böcek ve bitki artıkları söz konusu olduğunda bir numarasın.
Du jardin botanique.
Hayvan, bitki, ya da mineral?
Animal, végétal ou minéral?
Hey, mor bir çiçek ya da bitki görüyor musun?
Hé, Est ce que tu vois des plantes ou des fleurs pourpres?
Çok etkili bir bitki şurubu.
Ce sirop est très efficace.
Şehrin merkezi, çekirdek, elektronik bir bilgisayara ev sahipliği yapmaktadır. Bu bilgisayar, su arıtma sistemini... atmosfer koşullarını, hava kirliliğini kontrol eder güvenli kalmalarını sağlar, çevrenin denetlenmesini bitki ve hayvan yaşamları arasındaki ekolojik dengenin devam ettirilmesi sağlar.
Le centre de la ville, son noyau, abritera un ordinateur électronique qui contrôlera la purification de l'eau, les conditions atmosphériques, les systèmes qui préviendront la contamination de l'air, il veillera à la sécurité de la ville et il surveillera l'environnement,
Bitki besin maddesi değişirse, o maddeyi pompalar.
Si la teneur en nutriments du sol vient à changer, ces nutriments sont pompés.
Havadaki her uçak, her kasırga, tüm dünyadaki koşullar, bitki hastalıkları...
Il nous informera sur la position de chaque avion, de chaque ouragan, sur les conditions écologiques partout sur la Terre, sur l'état de santé des plantes, etc.
Buğday çimi, bitki tohumu, keten tohumu yağı, protein tozu.
De l'herbe de blé, du psyllium, de l'huile de lin, de la poudre de protéine
Köklü bitki olmak kolay değil, değil mi?
Ce n'est pas facile d'être un légume-racine, pas vrai?
Bu mucizevi bitki, tüm Dünya topraklarının çeyreğini kaplamaktadır.
Cette végétation miraculeuse recouvre le quart de toutes les terres du monde.
Otu köklerine kadar yiyen antiloplar geriye pek bir şey bırakmaz ancak birkaç gün içinde bitki kendini toparlar ve Dünya'nın en büyük sürülerini doyurmaya devam eder.
Ils coupent l'herbe jusqu'aux racines, ne laissant presque rien sur leur passage, mais en seulement quelques jours, le végétal se régénère, continuant de répondre aux besoins des plus grands troupeaux au monde.
Bu dev canlılar buz kabuğu kırıp, altındaki bitki örtüsünde otlayacak güce sahiptir.
Ces géants ont la puissance nécessaire pour rompre la croûte congelée et paître la végétation sous-jacente.
İyi ama, nasıl olur da bu kadar çok farklı bitki ve hayvan bir arada yaşayacak alanı bulabilir.
Mais comment autant d'espèces animales et végétales trouvent-elles suffisamment de place où coexister?
Ama çok az çağrı bu yoğun bitki örtüsü içinde, bu çağrı kadar uzaklara uzanabilir. Erkek orangutanın boğuk, bas solosu.
Mais peu de cris pénètrent aussi profondément dans la végétation dense que le solo bas de l'orang-outan mâle.
İbriğin dibindeki bezler ölü böceklerin hazmedilmesine yardım eden enzimler salgılar ve bitki beslenmiş olur.
Dans le fond des sarracénies, des glandes sécrètent des enzymes qui favorisent la digestion des cadavres, ce qui nourrit les plantes.
Ganimetini hazmeden örümceğin dışkısı suya düşecek. Ve bitki için hazır yemek olacak.
Les restants digérés de son butin finiront par tomber à l'eau, ce qui nourrira la plante instantanément.
Geçen sene berbat bir uykusuzluk sorunum olduğunda Çinli bir doktor bu bitki çayını vermişti.
L'année dernière, un docteur Chinois m'a donné ce thé aux herbes pour mes insomnies.
Bütün ekipmanların yerlerini değiştirip, yeni bir bitki getirip, müziği değiştirdiğini farkettim.
J'ai remarqué que tu as déplacé tous les équipements aux alentours, et tu as apporté une plante et tu as changé la musique.
Hayır bu o bitki
Non. Ca c'est la plante.
Bulunduğu yerler hep bitki araştırması için
C'est vrai, regarde les endroits où il a été, juste pour chercher des plantes.
Hayvan, bitki, maden, fark etmez.
Un animal, un végétal, un minéral, n'importe quoi.
Ayrıca bitki konusunda uzmanlık sertifikam var, ve Çin'de 5 yıl alternatif tıp eğitimi gördüm.
Je suis également licencié en herboristerie, et j'ai passé 5 ans à apprendre les médecines alternatives en Chine.
Seni bitki katili göt herif,
Espèce d'enfoiré tueur de plante!
Uh, domuz pirzolası... yabani bitki (? ), ve sezar salatası var.
Côtes de porc, riz sauvage et salade composée.
Çok zor bulunan muhtemelen Pagan kültüründeki en güçlü bitki.
C'est une plante rare et puissante chez les païens.
Bitki çayı...
Une infusion...
Sağlık Bakanlığı onaylı ilaç sınıfında şifalı bitki bilimi.
Remède certifié à base de plantes.
Kenevir, ipliksi liflerinden 5000'den fazla tekstil ürünü yapılabilen ve dinamitten selofana kadar selülozundan 25000'den fazla ürün üretilen bir bitki olarak övülüyordu.
On disait du chanvre qu'il était capable de produire plus de 5 000 produits textiles depuis sa fibre naturelle, et plus de 25 000 produits depuis sa cellulose, allant de la dynamite au cellophane.
Sadece esrar içenlerin hiçbirinde patoz ( brown-lung ) sendromuna rastlanmamıştır. Sadece esrar içenlerin hiçbirinin amfizem olduğu görülmemiştir. Bu kadar "tehlikeli" bir bitki için ilginç.
Il n'y aucun cas de fumeurs uniquement de marijuana ayant des tâches brunes sur les poumons, de l'emphysème, c'est étrange pour une plante aussi dangereuse!
Bitki yetiştireninden motosiklet kulübü üyelerine ve başkalarına kadar işin içinde muhtemelen her türlü insan var.
Cela va de juste quelques fans de botanique, du club de motards ou de n'importe quels autres personnes s'implicant là-dedans.
Bodrum katında bir kaç bitki yetiştirerek ne kadar para kazanabilirsiniz?
Combien d'argent peut être fait en cultivant du cannabis dans votre sous-sol?
Oh, burada, kim biraz bitki artığı ister?
Une plante est restée.
Suya ve toprağa ihtiyacınız var. Ayrıca, bu bitki sonsuza kadar sizinle.
Vous avez juste besoin d'eau et de terreau, après vous pourrez replanter autant que possible.
Yani, ilaç şirketlerinin potansiyel müşterileri eğer doğal bir bitki kullanırlarsa artık müşteri olmazlar. O sınırsızdır.
Ils perdent plein de clients potentiels si ces derniers peuvent se soigner avec une plante naturelle.
İnsan yaşamı düşünüldüğü sürece, eğer en faydalı bitki değilse bile muhtemelen en faydalı bitkilerden biridir.
Ceci est une des plantes les plus utiles connues par l'homme, peut-être même la plus utile.
Her coğrafi alanda... yağmura, iklime ve bitki örtüsüne bağlı olarak... belirli seviyelerde oksijen izotopu bulunur.
Chaque zone géographique a un niveau spécifique d'isotopes d'oxygène, à cause des pluies, du climat et de la végétation.
Bitki ve balıkları, parlamaları için çiftleştirdim.
Je croise des plantes et des poissons pour les faire briller.
Bir oda dolusu dahi var ve tüm yapabildiğimiz bitki çürümesini engellemek ve bir kelebeği sınıflandırmak.
Avec tous ces génies, on peut juste soigner une plante ou un papillon!
Bitki özü.
Ça vient d'une plante.
Ne hayvan ne de bitki.
Ce n'est ni animal ni végétal.
Rezo teknisyenleri tarafından ilgilenilen bitki bakım yeri.
La maintenance des plantes est gérée par le réseau de techniciens.
Fakat bitki bağımlılığından nasıl kurtulduğunu hala çözebilmiş değilim.
Ce que je ne comprends pas, c'est comment vous avez échappé aux effets de la plante.
Bitki özünün enerji özellikleri sonsuzdur.
Les propriétés énergétiques de la sève sont infinies.
Eğer sağlıklıysan bitki seni zehirlemeye çalışacaktır.
Si vous êtes en bonne santé, la plante tentera de vous contaminer.
Bitki... Sen...
La plante, vous.
Bir bitki aldım.
J'ai une plante.
Bitki yetiştiririm. O ne?
Qu'est-ce que c'est?