Blaze tradutor Francês
241 parallel translation
- Elbette Bayan Lamphere. Blaze Creek, Levender Şelaleleri'nden 30 km'lik bir mesafede.
Il y a 20 km jusqu'à Blaze Creek.
Blaze Creek'in idaresini daha annem ölmeden önce üzerime almıştım.
Je tenais la maison avant la mort de notre mère.
Her şeyimizi buradan tedarik ediyoruz, sütümüzü bile.
Tout est produit à Blaze Creek, même le lait.
Son kontrollerinizi tamamlayın. Blaze Creek'ten en kısa zamanda ayrılmanızı istiyorum.
Calculez le solde de votre salaire.
Adın ne?
Comment c'est ton blaze?
Herşey altından dökülebilir. - Blaze!
- Il perd tout ce qu'il veut.
- Tamam!
- Blaze! - Voilà!
Blaze!
Blaze!
Blaze!
Aah!
İyi kalpli Blaze'ım!
Mon bon Blaze!
Yardım et bana, Blaze!
Aidez-moi, mon bon Blaze!
Sıkı tut elimi, Blaze!
Tenez bon, mon bon Blaze!
Bırakma beni!
Ah! Ne me lâchez pas, mon bon Blaze!
Çok iyisin, Blaze.
Qu'il est bon, ce Blaze!
Teşekkür ederim, Blaze.
Merci, mon bon Blaze. Merci.
Ve şimdi de, Blaze,.. ... bana iltifat et.
Et maintenant, Blaze, flattez-moi.
Ama, bu Blaze!
Mais c'est Blaze!
Blaze, uşağım, Kraliçe'nin aşığı!
Blaze, mon valet, amoureux de la Reine!
Benim adım, Blaze.
Je ma appelle Blaze.
Blaze kesinlikle oradadır.
Blaze y est sûrement.
Hey, Blaze!
Hé, Blaze!
Bu kez Blaze'ı öldürecekler.
Cette fois ils veulent tuer Blaze.
Çünkü, yarın Zavallı Blaze'ı öldürürlerse, onu, Kral tarafından Kraliçe'nin yatağında bastıramam.
Parce que, mon pauvre petit Blaze, si on me le tue demain, je ne pourrai pas le faire surprendre par le Roi dans le lit de la Reine.
- Blaze!
Blaze!
Blaze nerede, Tanrı aşkına?
C'est Blaze qu'il me faut, où est il, bon Dieu?
Onun adı César değil, Blaze.
Il s'appelle pas César il s'appelle Blaze.
Ancak gerçek şu ki Silver Blaze gibi oldukça dikkat çeken bir atın özellikle Dartmoor gibi ücra bir yerde ortadan kaybolabileceğini düşünmemiştim.
Le fait est que je ne pouvais pas croire qu'un cheval aussi connu que Flamme d'Argent puisse disparaître, surtout dans un endroit aussi retiré que le nord du Dartmoor.
Silver Blaze.
Flamme d'Argent.
Silver Blaze Isonomy at ırkından geliyor... Isonomy. ... ve meşhur soyu kadar muhteşem bir rekora sahip.
" Flamme d'Argent est un descendant d'Isonomy, et son palmarès est aussi brillant que celui de son illustre ancêtre.
Avantajsız ödüle rağmen üzerine bir hayli para yatırıldı bu yüzden Silver Blaze'in yarış başladığında orada olmasını engellemek isteyen birçok insan olduğu çok açık.
En dépit de cette cote désavantageuse, de grosses sommes ont été parlées sur lui. Ce qui explique pourquoi... beaucoup de personnes auraient le plus grand intérêt d'empêcher Flamme d'Argent... de se trouver sur la ligne de départ ".
Silver Blaze ve Bayard.
Flamme d'Argent et Bayard.
Kötü bir at değil ama Silver Blaze ile karşılaştırılamaz bile.
Ce n'est pas un mauvais cheval... Mais il n'a pas la trempe de Flamme d'Argent.
Silver Blaze gibi bir atın böyle bir yerde bu kadar uzun süre nasıl kaybolabildiğini anlayamıyorum.
Je ne peux pas imaginer qu'un étalon comme Flamme d'Argent puisse passer inaperçu aussi longtemps dans un endroit pareil.
Şu an sende Wessex kupasına gidecek iki at var, Silver Blaze ve Bayard.
Vous avez deux chevaux engagés dans la Coupe du Wessex, Flamme d'Argent et Bayard.
Silver Blaze yok.
Flamme d'Argent est parti!
Hepsinden öte bu bölgede nasıl bir atı, özellikle de Silver Blaze gibi bir atı saklayabilmiş?
Et, surtout, comment pourrait-il, lui, étranger à la région, dissimuler un cheval, qui plus est Flamme d'Argent?
Bu çantada John Straker'ın giydiği botlardan biri Fitzroy Simpson'ın ayakkabılarından biri ve Silver Blaze'in nalının bir örneği var.
J'ai dans ce sac... une botte de Straker, une chaussure de Fitzroy Simpson et un vieux fer de Flamme d'Argent.
Silver Blaze'in kaçtığını düşünürsek nereye gitmiş olurdu?
En supposant que Flamme d'Argent se soit enfui... Où serait-il allé?
İlk önce Silver Blaze'i King's Pyland'a geri götürmeniz gerektiğini hissetiniz.
Vous avez tout d'abord songé à ramener... Flamme d'Argent... à King's Pyland, puis le diable vous a donné une autre idée.
Bununla birlikte Silver Blaze'in kupa yarışına girişinden isminin silinmesi konusunda halka karşı sorumluyuz diye düşünüyorum. Kesinlikle hayır!
Cependant, je pense que, par respect pour le public, je dois retirer le nom de Flamme d'Argent de la liste des concurrents.
Ancak Silver Blaze'ın pazar gününe yarışacağı konusunda çok umutluyum. Jokeyinizi hazırda bulundurun.
J'ai tout lieu d'espérer que Flamme d'Argent prendra le départ samedi.
Bir çocuk bile Silver Blaze'i alnındaki yıldızdan ve benekli bacağından tanıyabilir.
Un enfant reconnaîtrait Flamme d'Argent avec l'étoile sur son front et sa patte arrière mouchetée.
İşte Albayım Silver Blaze'iniz.
Voilà, colonel, votre Flamme d'Argent.
Silver Blaze'e.
Sur Flamme d'Argent, s'il vous plaît.
Koş Silver Blaze, koş!
Allez! Mais allez!
Haydi Silver Blaze.
Allez Flamme d'Argent!
Haydi Silver Blaze! Silver Blaze!
Allez, plus vite!
Straker, Silver Blaze'i ışığının arazide görünmesini engelleyecek olan çukura doğru çekti.
Straker a conduit Flamme d'Argent jusqu'au creux, dans la lande, où la lumière ne serait pas visible depuis l'enclos.
Blaze'a karşı bir komplo mu?
Un complot contre Blaze?
Blaze nerede?
Et Blaze, où est il?
Harika bir müzik!
J'ai vu Jimi pour la première fois au Blaze's Club.