Bride tradutor Francês
357 parallel translation
"Here Comes the Bride" parçasını çal. Gelinimiz geldi.
Jouez "La mariée arrive." "La mariée arrive."
Evet Alice. Gevşe.
Lâche la bride!
Mutfakta yular olacaktı.
Il y avait une bride dans la cuisine.
Dizgini olmayan bir eyalet başıboş kalır aynı yuları olmayan bir at gibi.
Tel un cheval monté sans bride, tel est un royaume sans terreur.
Gemileri yakacağını düşünmüştüm. Tek korkum umudunu kaybetmiş olmandı.
C'est ce que je pensais si je te lâchais la bride, mais j'ai eu peur que tu aies pris le mors aux dents.
O gece, Brides Gölü'ndeki evde düzenlenen partiden Alice Tripp ile garda buluşmak için ayrıldığında geride bir şey bıraktığını hatırlıyor musun?
Le soir où vous avez quitté la maison du Lac Bride pour retrouver Alice Tripp à la station d'autobus, vous rappelez-vous avoir oublié quelque chose?
Runaway Bride ve The Nutty Professor.
Runaway Bride et The Nutty Professor.
Titinius, beni seviyorsan, bin atıma, vur mahmuzu şu karşı yamaçtaki birliklere kadar gidip dönüver. Dost mu düşman mı oradakiler bilmeliyim.
Si tu m'aimes, prends mon cheval, chevauche à bride abattue jusqu'à ces troupes là-bas, et à ton retour, informe-moi s'il s'agit d'amis ou d'ennemis.
Duyar duymaz geldim.
Je suis venu à bride abattue.
Sıralama Lucky Arrow, Purple Shadow ve Stopwatch şeklinde. Boyun farkı var.
Lucky Arrow, Purple Shadow, et Stopwatch sont bride à bride.
Pekala, Bride.
Merci, Bride.
Eyerin yanında her zaman bir yular ve bir ip ücretsiz verilir.
Les selliers offrent toujours une corde et une bride.
Dizginleri tut, Moffat, dizginleri tut!
Tirez sur la bride, Moffat!
Dört nala Crazy Woman nehrine sürdüm.
J'ai filé à bride abattue vers Crazy Woman River.
Neden dizginleri biraz salmıyoruz?
Lâche-leur un peu la bride.
Fırtına gibi at sür.
Galope à bride abattue!
- Bırak dizginimi!
Lâchez ma bride.
- Seni kim dizgine vurdu?
- Qui vous a mis la bride au cou?
Git erkek kardeşinin giysilerini çıkart.
Alors dessangle, enlève la bride et enléve les habits de ton frére.
Senin için silahımı askıdan indirdim, baba.
Je vais dessangler pour toi, papa, et enlever la bride.
Dağda bir ata asla hayır deme. Özellikle de arabasıyla beraber iki tane gelirse.
A cheval donné, on ne regarde pas la bride, et il y en a deux...
Koşum takımı dün kiliseden dönerken koptu.
La bride a lâché au retour de l'église, hier.
Sizi 24 saatliğine dizginlemek için, ne yapmam gerek, acaba?
II faut que je vous tienne en bride 24 heures par jour?
Bir deri ve kemikle kalmak istemiyenler evlerine geri dönsünler.
Ne vous tuez surtout pas à la tâche. Tournez bride à la frontière du Comté.
Yular. Başka bazı şeyler.
Une bride de cheval, entre autres.
Eyere dikkat et!
Attention à cette bride.
At koşum takımı, ona hakim olmayı ve bir kırbacı gerektirir...
L'attelage exige un fouet et une bride.
Reinhold benim eğitim objem. Benim öğrencim. Sıkıca dizginledim onu.
Il est mon pupille, je lui serre la bride.
Gel, biraz dinlen.
Lâche un peu la bride.
Yani kendilerini biraz bıraktıklarında onlara imkan tanıyorum.
Quand ils veulent se défouler... il faut leur lâcher la bride.
Bizi salın, Sayın Başkan gidip hepsinin kökünü kazıyalım!
Lâchez-nous la bride, M. le Président... et on va tous les jeter en enfer!
Sonrasında "The Crown Bride" geldi,... o zaman da sendin.
Et puis il y a eu "L'Epouse Couronnée" dans ta mise en scène aussi.
Dizginlerini sıkı tut!
Tenez-lui la bride haute!
Ama çok güzel bir at. Ayrıca gerçek gümüşten yapılma bir de yuları var.
Mais il est si beau et sa bride est tout en argent.
Şu gümüş yuları alacağım.
Mais je vais garder ta bride en argent.
Gümüş yuları nerede?
Où est la bride d'argent?
Dizginleri bırakın ben de canınızı bağışlayayım.
Lâche la bride. Tu auras la vie sauve.
# Dizginlerim de var #
Je te coudrai la bride
Rampada atları serbest bırak.
Lâchez la bride dans la montée.
Bu bir köfte.
Un bridé!
O bir Vietnamlı.
C'est un bridé.
Ve eğer Vietnamlıları sövmek için o çeneni acarsan bundan ağzına bir damla bile girmeyecek.
Si je t'entends encore utiliser le mot "bridé", tu peux faire une croix sur ça.
Şu küçük Reynolds, sonunda disipline edilebildi mi?
Le petit Reynolds, est-ce qu'il est enfin bridé?
- Kim ki o? Bir çekik göz. - Sus.
Encore rien qu'un bridé!
Şimdi kedim general Stirling Price ve benim çekik gözlü arkadaşım Chen Li ile birlikte gayet mutlu yaşıyoruz. Onlar beni rahat bırakıyor.
Aujourd'hui je vis heureux avec mon chat, Général Stirling Price, et mon ami Chen Li, l'œil bridé, ils me foutent la paix.
Affedersin yumuk göz. Tesekkürler.
- Je suis désolé, le bridé.
Ye bakalım kurşunu... yamuk.
Mange du plomb... bridé.
Buum! Bu küçük sarı suratı derginin içinden taramış.
Il a balancé une rafale au bridé.
Tabii milleti o karate numaraları ile pataklarken iyi oluyor.
T'es un dur quand tu bats un gosse avec tes ruses de bridé.
Bu iyi bir pislik.
Il est bien ce bridé.
Düşman bir metre önümde olabilirdi ve ben bunu bilemezdim.
Un bridé pourrait être en face de moi que je ne le verrais pas.