English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ B ] / Bu benim karım

Bu benim karım tradutor Francês

481 parallel translation
Bu benim karım, Blue Back.
Voici ma femme, Blue Back.
Bu benim karım, Lana.
Voici ma femme Lana.
Evet, İskoçya'dan. Bu benim karım.
J'ignorais que tu étais marié.
Ben Hastings, bu benim karım.
Ben Hastings, ma femme.
- Bu benim karım, tanıştırayım.
C'est ma femme.
Bu benim karım.
C'est ma femme.
Bu benim karım.
Qu'y a-t-il Juan?
Bu benim karım.
Voici ma femme.
Bu benim karım, Mariana.
Je te présente ma femme, Mariana.
Bu benim karım.
Ma femme.
- Bu benim karım, Teresa.
- Voici ma femme, Teresa.
Bu benim karım- -
Ce n'est pas ma...
Bu benim karım ve çocuğum.
Voici ma femme et mon fils.
- Bu benim karım Morticia, bu da..
Voici mon épouse. Morticia, voici...
- Bu benim karım için ne anlama geliyor?
Ce n'est pas flatteur pour ma femme.
Bu benim karım, yani annen oluyor.
À cause de ton milieu.
Bu benim karım.
Je vous présente ma femme.
Bu da benim karım.
Et ma femme.
Sana hemen baştan söyleyeyim bu bayan benim karım değil.
Sachez qu'elle n'est pas ma femme.
Hayatım... beni gücendirmekten korkmadan ona gülümseyebilirsin. Bu gülümseyen benim karım... beni seven karım.
Ma chère, vous pouvez lui sourire sans craindre que j'en prenne ombrage car c'est ma femme qui sourit, ma femme qui m'aime.
Benim çıkarıma mı bu?
C'est pour m'amuser?
Ama bu önemsiz çünkü benim az da olsa çıkarım yapma kabiliyetim var.
Mais j'ai des facultés de déduction.
Bu benim karım.
Mary? Allô?
Elbette denedim. Bu işte sizin gibi benim de çıkarım var.
Bien sûr, c'est aussi mon intérêt.
Bu hanım benim karım.
Cette dame est ma femme.
Kopyasını kolay çıkarılır. - Ben alayım. Bu benim işim.
Donnez, c'est mon rayon.
Dün kafayı öyle bi'çekmişim ki benim karıyı ahıra kapayıp dişi domuzu alıp yollanmışım.
M'en parle pas, hier, j'ai tellement bu que j'ai enfermé ma femme à la maison!
- Benim karım ne bu işten?
- Quel est mon intérêt?
Canım, genellikle ilişkilerine karışmam ama bu benim babalık görevim.
Je me mêle rarement de tes affaires, mais je te parle en tant que père...
Bu benim işim, sen karışma
C'est mon boulot. Je m'en charge.
Niye San Dieogo yolundaki silahlı soygunları benim yaptığımı düşünüyorsun? ve eski Steve ve karısı ile birlikte yaşamak, bu aynı yolu iki kez yürümemiz kadar bir asparagas.
On a fait des hold-ups du côté de San Diego pour brouiller les pistes et revenir se planquer chez toi.
Sevgili Susanne, ne kadar berbat bir akşamdı. Karımın patavatsızlığı ve benim bu konudaki acizliğim senin üzerinde korkunç bir baskı oluşturmuş olmalı. Fakat Oslo'ya gitmek konusundaki önerim hala geçerli.
Très chère Suzanne, l'intervention de ma femme, mon manque de réaction, cela a dû te laisser une impression que nous effacerons à Oslo
Kan davası başlatmanızla benim ilgim yok, bu işe karışmayacağım.
Je n'avais rien à voir avec vos querelles et je ne vais pas m'en mêler.
Bu Sherry, benim karım.
C'est Sherry, ma femme.
Bu "kadının" benim karım olduğunu sana söylediler. Hiç canının sıkılmadı değil mi?
Je suppose qu'il a oublié de vous dire que cette "fille" était ma femme.
Bu işten benim çıkarım ne?
Qu'est-ce que j'obtiens, moi?
- Bu da benim karım, Lucinda.
- Et voici Ia mienne, Lucinda.
Neden? Çünkü o benim karım. Bu yüzden.
Parce qu'elle est ma femme.
Üzgünüm ama bu kapıdan çıkar çıkmaz,.. ... hastalar benim sorumluluğumun dışındadır.
Je regrette, mais une fois cette porte franchie... mes malade ne m'appartiennent plus.
Bu nedenle benim vardığım tek mantıklı çıkarım, Chris Hubble, Lucy Dabney'e vahşice saldırmış ve öldürmüştür, Ve Kıdemli Çavuş Rutledge bu suçlardan dolayı masumdur.
Donc je maintiens que la seule conclusion possible est que Chris Hubble a violé et assassiné Lucy Dabney, et que le sergent-chef Rutledge est innocent de ces crimes.
- Bu benim karım!
- Ma femme.
O, benim karım, ama bu gece o sensin.
C'est ma femme. Ce soir, vous êtes elle.
Bu, benim karım Zelda.
- Je vous présente Zelda.
Yemin ederim, bu karımın fikriydi. Benim bir alakam yok. Alakan yok, ha?
C'est une idée de ma femme, je n'y suis pour rien!
Benimle evlenmeye neden bu kadar heveslisin? Oysa benim sana ve bana sağlayabileceğin adına çıkar dedikleri her şeye karşı kayıtsız olduğum besbelli.
Pourquoi vouloir m'épouser, alors que vous m'êtes indifférent avec tous les avantages que vous offrez?
O benim karıştığım bir kavga yüzünden bu duruma geldi.
Elle a été blessée par ma faute.
Bu benim ayyaş karım.
C'est ma soularde de femme.
Bu senin benim karım olduğun anlamına gelir.
Tu es donc ma femme.
bunca tehlike ve serüven yeter artık durulup evlenme zamanı... karım dikiş dikip bana yemekler yapar hep hizmetime koşar... sonra kafamı şişirip dır dır eder hababam azarlar... sürekli para ister hayatı bana dar eder... en iyisi bu konuyu bir daha düşüneyim... evlilik hayatı benim neyime gözüme uyku girer hiç değilse... dünyada hiç kimsem yok ama artık birileri olmalı... acaba nasıl dost kazanıp insanları etkileyebilirim?
Toutes ces épreuves! Je devrais m'installer, trouver une épouse Elle cuisinerait et coudrait pour moi S'activerait pour moi
Benim karım ve çocuğum yoktu. Ama bu kız, benim bir ailem olsaydı onları bırakmayacağımı biliyordu.
Moi, elle savait que si j'en avais eu, je ne les aurais pas quittés pour elle.
Her ayın iki gecesinde, beraberce hesapların başına otururuz, ki bu hadise, karım Dierdre'nin ve benim kendisinin ayakları sebebiyle dört gözle beklediğimiz bir durumdur.
Deux soirées par mois, on s'assoie pour faire les comptes ensemble... une chose que Dierdre- - c'est ma femme- - et moi attendons particulièrement avec impatience à cause de ses pieds.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]