English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ B ] / Buckley

Buckley tradutor Francês

602 parallel translation
Seni kaçırdığını söyledim. Onu içeri aldılar. - Bunu yapmamalıydın.
J'ai dit à Buckley qu'il t'avait kidnappé.
- Buckley'i bağlayın. - Ben konuşayım.
- Passez-moi Buckley.
Bu adam Floyd Buckley.
Cet homme s'appelle Floyd Buckley.
Ama 20 milyon dolar kaldırmak istiyorsanız ve şu Buckley gibi dağ dağdır diye düşünüyorsanız size yolu göstereceğim.
Mais si vous voulez 20 millions de dollars et que vous pensez, comme Buckley, que ce n'est qu'une montagne, je vous montrerai où chercher.
Floyd Buckley'i nalları dikmiş bir halde buldum.
J'ai trouvé Floyd Buckley, étendu et mort.
Hızın Buckley'e bir yararı yoktu artık, ama bana vardı.
La vitesse n'avait plus de sens pour Buckley, pour moi si.
Maden arayıcısı değilsin, ama Buckley vurulduğunda tepedeydin.
Tu n'es pas chercheur d'or, mais tu étais présent lors du crime.
Biliyorum kötü görünecek, ama Buckley'i takip ediyordum.
Je sais que ce n'est pas bien, mais je suivais Buckley.
Floyd Buckley Phoenix Yolcusu
Floyd Buckley à Phoenix
Bay Buckley, bu gazete haberiyle ilgili birkaç soru soracaktım.
M. Buckley, j'aimerais vous poser quelques questions au sujet de l'article.
Ama Buckley çok zekiydi.
Mais il était trop fort.
Buckley madeni bulsaydı, ne yapmayı planlıyordun?
Quel était ton plan si Buckley avait trouvé la mine?
Buckley arkadan vuruldu.
Buckley a été abattu par derrière.
Buckley düşmeden önce etrafında dönmediyse tabii.
Si Buckley ne s'est pas retourné avant de tomber.
Buckley'den çok önce, sen buraya bile gelmeden... aynı bölgede üç kişi daha mıhlandı.
Trois autres hommes ont été descendus dans la même zone avant Buckley, avant même que tu n'arrives ici.
Buckley dördüncü müydü?
Buckley était le quatrième?
Bahse girerim Buckley onu bulmuştu.
Je parie que Buckley l'avait trouvé.
- Buckley bunu mu kastetmişti?
- C'est celui dont il parlait?
Buckley'de bir Peralta haritası vardı.
Buckley avait une de leur carte.
Sonunun Buckley gibi olmasını istemem.
Ne finis pas comme Buckley.
Covin'in Buckley'i hatırlatması... heyecanımı biraz azalttı, ama sadece bir dakikalığına.
Le souvenir de Buckley m'avait un peu refroidi, mais seulement pour un instant.
Sadece şunu öğrendim ki, Superstition'da dolaşan tek katil Buckley'in katili değilmiş.
Mais le type qui avait tué Buckley n'était pas le seul tueur en liberté à Superstition.
Buckley'i sen öldürdün.
Vous avez tué Buckley.
Buckley. - Kim?
- Je n'en ai pas la moindre idée.
- Buckley. - Buckley de kim?
- Si, puisque tu en as parlé.
- Öyleyse ne olmuş?
Ce garçon, Buckley.
- Buckley.
- Très bien, je dois me tromper.
- Birkaç dakika sonra beni görmeye gelecek.
C'était Buckley.
Buckley'nin dediğine göre bir erkek o yaşta evlenebilirmiş.
- Ben n'est plus un enfant. - Il est en âge de se marier.
Biliyorum baba ama bu milyonlarca yıl önceydi.
Buckley dit qu'on doit se marier jeune.
Buckley'nin dediğine göre herkes genç yaşta evlenmeliymiş.
Dans la classe de Ben, la plupart des garçons sont mariés.
Bu çocuk yaşta yapılacak evlilikleri kimin finanse edeceğinden de bahsetti mi bu Buckley?
Buckley dit qu'il faut se marier tôt.
Ailelerin masraflarını karşılamaları gerektiğini söyledi. Uzun vadede bunun ekonomik olduğunu da söylüyor. Erkek daha iyi çalışır ve bebekler daha sağlıklı olurlar.
Buckley a-t-il dit, en passant, qui financerait ces mariages d'enfants?
Buckley'den öyle bir bahsediyordu ki Musa, Einstein ve Gallup'un hepsinin bir arada olduğunu düşünürdünüz.
Leurs familles, dit-il. Penser à l'argent détruit un foyer.
Evimizin yolunu arşınlayan çok çocuk oldu.
Buckley était un combiné de Moïse et d'Einstein.
Yoksa şu kirpi saçlı olan mıydı?
Lequel était Buckley?
- Buckley'nin ailesiyle zaman geçireceğim.
Il dit qu'il n'y aura pas de dépression.
Henüz tam olarak bilmiyorum, anne. Hepsi Buckley'nin plânlarına bağlı.
Et quand comptes-tu te marier?
Belki aylar sonra, belki de birkaç hafta, belki de her an.
Je ne sais pas encore. Tout dépend des projets de Buckley.
Umarım şu Buckley birkaç basit soru sorarsam benim çok meraklı olduğumu düşünmez.
Il ne veut pas avoir à choisir une date.
- Hem bu Buckley kimin nesi oluyor?
D'accord, Pops.
Umarım ilk isminden daha iyidir. - Dinle...
Et d'abord, qui est ce Buckley?
Ben 20 yaşındayım Buckley ise 26 ve biz yetişkin insanlarız.
Laisse-la parler.
Buckley hakkında şu kadarını söyleyebilirim ki kimsenin desteğini istemeyecek türde biridir o.
J'ai 20 ans. Buckley en a 26. Nous sommes adultes!
Açlıktan bir deri bir kemik kalsak bile. Ve onun ismi Dunstan.
Buckley ne te demanderait aucune aide, même s'il mourait de faim dans le caniveau.
Ben Mac Keefer. Buckley'i verin.
Ici, Keefer, passez-moi Buckley.
Hangisi Buckley'di?
J'essayais de me rappeler lequel il était.
Buckley bunu hesapladı.
C'est à espérer.
- Nereye gidiyorsun, canım?
Buckley a tout compris.
Buckley bu tür şeylerde oldukça kararlı.
On ne sait pas.
Buckley, dünyada gelip de senden yardım istemez.
C'est quelqu'un d'absolument... Oui, d'absolument indépendant!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]