Bulacaksın tradutor Francês
3,525 parallel translation
Peki nasıl bulacaksın?
Comment veux-tu t'y prendre?
Sonra seni bayıltacağım ve kendini bir tımarhanede hafızanı kaybetmiş olarak ve başka bir kimlikte bulacaksın.
Puis je vais t'assommer, et tu te réveilleras dans une chambre d'asile avec un trou noir, sous le nom de quelqu'un d'autre.
Bu ofise gelip senin için bir şeyler yapmak isteyen herkeste bir kusur bulacaksın. - Bu doğru değil.
Personne ne sera jamais assez bien à tes yeux.
Siz de arama iznini uygulayın, bakalım otelde ne bulacaksınız.
Pendant ce temps, continuez à vous occuper des mandats, et voyons ce que vous trouvez dans l'hôtel.
Bu holiganlığı devam ettirirsen kendini okuldan dışarı koşarken bulacaksın.
Tu seras viré à la vitesse de la lumière si ce genre d'épisode se reproduit... Compris?
# Sebebimi çok mantıklı bulacaksın #
- Va les chercher. ♪ is logic lly sound ♪
Parayı nereden bulacaksın?
Où allez-vous avoir l'argent?
Siz de Petty'i bulacaksınız.
Vous, de trouver Petty.
Buraya gelir gelmez, onu muayene edeceksin ve tiroidi alındığından beri neden iyileşmediğini bulacaksın.
Surtout avec le chaos dans le bureau. Vous allez l'examiner et trouver pourquoi il ne guérit pas après l'ablation de sa thyroïde.
Bir gün sen de evini bulacaksın.
Un jour, vous aussi vous trouverez une famille.
Nasıl bulacaksın onu?
Comment la trouver?
Hayır, onu bizim için sen bulacaksın.
- Non, tu vas la trouver pour nous.
Panik atağına cevabını bulacaksın ben de kuyruğumu geri alacağım.
Tu trouveras la réponse à ta crise de panique, et je retrouverai ma queue.
Ama sen de birini bulacaksın, April.
- Oh - Tu vas trouver quelqu'un, April.
Ve biz buradan çıktığımızda, gelip bizi bulacaksın.
Et quand on sortira de là, tu viendras nous trouver.
Bunu gerçekten güzel bulacaksın.
Je pense que vous allez trouver ça agréable, en fait.
- Arayıp bulacaksın.
C'est le temps pour une petite recherche et un sauvetage.
- Kendine hakim olamayacak ve kendini o kortta bulacaksın.
Il ne pourra pas s'en empêcher. Tu seras sur le court dans peu de temps.
Angel, merkezde o kadar çalışırken restoran işletecek vakti nereden bulacaksın?
Angel, où vas-tu trouver le temps de gérer un restaurant avec toutes les heures que tu passes au poste?
Gerçekten çok üzgünüm, ama kavga izleyecek başka bir yer bulacaksınız.
Je suis vraiment désolé mais vous allez devoir trouver un autre endroit où regarder le combat.
Yani, sanırım beni oldukça anlayışlı bulacaksın.
Je pense que tu découvriras que je suis... assez réceptive.
Bir gün, değerini gerçekten anlayacak bir adam bulacaksın.
Et bien, un jour tu trouveras un gars qui t'appréciera vraiment.
Delecek zamanı nasıl bulacaksın?
Comment vous aurez le temps de le percer?
Bakalım ne bulacaksın. Bu bölge.
Juste ici.
Bir yol bulacaksınız.
Tu trouveras un moyen.
Böyle bir getiriyi sağlayacak şeyi başka nereden bulacaksın ki?
Où trouveras-tu ce genre de rendement?
Dosyayı önünüzde bulacaksınız.
Vous trouverez votre dossier devant vous.
- Sen bulacaksın.
- Et bien, tu vas le découvrir.
İlerde bir gün kendiniz beş parasız ve hasta bulacaksınız o zaman iyi bir Yahudi ailesine ihtiyacınız olacak ve siz onları 3 kerede arasınız antibiyotiğe çok ihtiyacınız da olsa onlar sizi geri aramayacaktır.
Et un jour, quand vous vous retrouverez pauvres et malades, vous aurez besoin de votre charmante famille juive et vous les appellerez 3 fois et ils ne décrocheront pas le téléphone Même si vous avez vraiment besoin de vos antibiotiques.
Kendi yolunu bulacaksın.
Tu trouveras ta voie.
Yakında yeterince konuşma şansı bulacaksın.
Vous aurez la chance de pouvoir parler très bientôt.
Isaak'le takılırken Jurg'ü nasıl bulacaksın peki?
Comment tu comptes trouver Jurg, si tu traînes avec Isaak?
Tahlil yaparsanız ucunda boğanotu kalıntısı bulacaksınız.
Si tu l'examines, tu trouveras des traces d'aconite sur le bout.
Tahlil yaparsanız ucunda boğanotu kalıntısı ve Hannah'nın parmak izlerini bulacaksınız.
Si tu l'examines, tu trouveras des traces d'aconit dessus... et les empreintes d'Hannah.
Acı, ıstırap ve huzursuz bir hayatın olursa... zaferi onların evinde bulacaksın.
Si vous avez une vie de douleur, de misère et d'inconfort... Vous trouverez la gloire dans votre maison.
Adım adım yolunu bulacaksın.
Etape par étape, tu traceras ton chemin.
Ve bunu yapamazsınız ya da bunu yapmak olmaz ise, Ben, birini bulacaksınız ama doğrusu bu oldu diye.
Et si tu ne veux pas ou si tu ne le fais pas, je trouverai quelqu'un qui le fera, mais je préfèrerais que ça soit toi.
Başkentte bir adamı bulacaksın.
Cherchez un homme à Washington DC.
Tuvalet temizlemek isteyen güzel kadınları nereden bulacaksın?
Où vas-tu trouver des belles femmes qui veulent nettoyer des toilettes?
Onu bulacaksın ve onu telefona vereceksin.
Trouvez-le et passez-le-moi.
Bir gün o da büyüyecek, onun da kendi kızı olacak ve sen de kendini çok fazla sevgi dolu bir ortamda bulacaksın nasıl bu kadar şanslı olduğunu merak edip duracaksın.
Et un jour, elle va grandir et aura elle aussi une fille et vous vous trouverez entouré de tellement d'amour, que vous vous demanderez comment vous êtes devenue si chanceuse.
Bulacaksın.
Bien, tu vas devoir le trouver.
Yani bir iş mi bulacaksın?
Tu vas en trouver un nouveau?
- Kimi bulacaksın?
- Je le retrouverai.
Bence bunu ilginç bulacaksın.
Ça va vous intéresser.
Nasıl bulacaksın ki?
Tu comptes faire comment?
Yani bu işin arkasındaki kişiyi bulacaksın değil mi?
Alors tu vas découvrir qui est derrière le rideau.
Şimdi, o küçük veledin ardından bodrum kapısında son model bir tuş kilidi bulacaksınız.
Maintenant, au-delà de ce déchet en reeboks, tu vas trouver le summum de l'art des claviers numériques sur la porte du sous-sol.
Onları büyük ihtimalle bulacaksınız.
Ils reviendront sûrement.
Bakalım neler bulacaksınız.
Voyez ce que vous pouvez trouver.
Arabayı nerden bulacaksın?
Comment tu vas trouver une voiture?