Bulamadım tradutor Francês
6,856 parallel translation
- Düğme kutunu bulamadım.
- Je n'ai pas trouvé votre boîte.
Şimdiye kadar yakıt bulamadım.
Bredouille pour le fuel.
Başka bir yol bulamadım.
- Je n'ai pas vu d'autre chemin.
Mira! Henüz sarsıntı teçhizatının yerini bulamadım.
Je n'ai pas encore trouvé les bombes à choc.
Saatlerdir uğraşıyorum ama hala bu dövmelerin ne anlama geldiğini bulamadım.
J'essaie depuis des heures, et je ne sais toujours pas pour ces tatouages.
Henüz kovanı bulamadım.
Je n'ai pas trouvé de douille.
Kızı da bulamadım.
Ni la fille.
Onu bulamadım ama bu düşünceleri buldum.
Je ne la trouve pas, mais je trouve des pensées.
Ona kafiye bulamadım.
Ça ne va avec rien.
Aradığımı bulamadım, diyelim.
Disons juste que je n'ai pas trouvé ce que j'étais venu chercher.
Onu bulamadım.
Et je ne peux pas la trouver.
Evet ama fıstık ezmesi bulamadım bir türlü.
Ouais, je n'ai pas trouvé de beurre de cacahuète.
Hiçbir şey bulamadım.
Rien.
Charlie Kaufman dışında bir şey bulamadım.
En dehors de cette situation complètement dingue... Je sèche.
Rose'un muhbirini bulamadım.
Je n'ai pas trouvé l'informateur de Rose.
Aradığım şeyi bulamadım.
Je ne trouvais pas ce dont j'avais besoin.
Sadece ben henüz bulamadım.
Je n'arrive pas à le trouver.
Fakat haritada nerede olduğunu bir türlü bulamadım.
Mais je le trouve pas sur la carte.
Ama hiç uygun bir şey bulamadım.
Mais rien n'est bon.
- Hayır... Parolanı bulamadım o yüzden...
- Non, je n'ai pas... réussi à trouver ton mot de passe...
Evet, oksitleyiciye dair hiçbir iz bulamadım.
Ouais, je n'ai aucune trace d'agent oxydant.
Başka bir kız vardı. Twitter, Facebook, ve Vine'ı kontrol ettim ama hiçbir yerde bulamadım.
Il y avait une autre fille là, et j'ai cherché sur Twitter et sur Facebook et Vine, et je ne la trouve pas.
Bhutan'dan attığın kartpostalı aldım. Cevap da yazardım ama muhabirlerden kaçarken pek fırsat bulamadım.
J'ai reçu ta carte envoyée du Bhutan, et je t'aurais bien répondu si je n'avais pas été occupé à esquiver chaque journaliste du pays.
Havalı fem şeyi bulamadım.
Je ne comprends pas le concept de vraie femme.
- Doğrusu bulamadım.
Non.
İşten erken çıktığı o günlerde, eve gidene kadar hiçbir hareket bulamadım.
Du moment où il quittait son bureau ces jours là jusqu'à ce qu'il rentre, il n'y a pas d'activité du tout.
Tabi, fakat herhangi bir şüpheli bulamadım.
Oui, mais je n'ai trouvé aucun suspect.
Bunu Redmond'a vermek istedim ama onu bulamadım.
Je voulais donner ça à Redmond. Il est introuvable.
Onu bulamadım.
Je n'ai pas pu le trouver.
Güçlü bir hayalet enerjisi hissetmemin ardından odasına gittim fakat onu bulamadım.
elle n'était plus là.
Evet, ona New York'da iş bulamadım.
Ouais, je peux rien lui obtenir à New York.
Temiz bir bez bulamadım.
J'ai pas trouvé de gant de toilette propre.
Şimdiye kadar hiç bulamadım ama eminim ki 48 saat içinde bir tane bulabilirim.
J'en ai jamais trouvé, mais je suis sûre que je peux le faire dans les prochaines 48h.
Hayır, henüz bulamadım.
Non, pas encore.
Shrimpie henüz onu bulamadığından plan yapmaya zamanım var.
Shrimpie ne l'a pas encore trouvée, j'ai le temps d'y réfléchir.
Seni laboratuvarında bulamadığımda küçük bir araştırma yaptım.
Quand je ne t'ai pas trouvé à ton labo, j'ai commencé à faire une petite recherche.
Doğru düzgün bir veda etme şansı bulamadığım için üzgünüm.
Je suis désolée, je n'ai jamais eu l'occasion de dire au revoir.
- Onu bulamadılar mı?
- Ils ne l'ont pas trouvé?
Hiçbir şey bulamadın mı?
- T'as rien à dire?
Seni bulamadım.
Je...
Saklayacak başka yer bulamadın mı?
Tu ne pouvais pas trouver quelque part où le cacher?
Bir şey bulamadığımız için çok üzgünüm. Ben de o yüzden geldim.
Je suis désolée, on a rien trouvé.
Bunu yaptığımızda da bütün bir operasyonun işi bitecek. Kızları da bulamadık daha ve otobüsler tek bağlantımız.
Et on n'a pas encore trouvé les filles, et les bus sont notre seul lien.
Henüz ilginç bir şey bulamadın mı?
Vous avez trouvé quelque chose d'intéressant?
Pamuktan hiç bir DNA izi bulamadım.
Le prélèvement que j'ai n'a pas une trace d'ADN.
Her gün çevrede bir savaş aradığını ama bulamadığını söylemiştin.
Tu m'as dit que tu arpentais le périmètre chaque jour cherchant à te battre, mais qu'il n'y avait plus de bataille.
Uzatma kablosu bulamadım.
J'ai pas pu trouver de rallonge.
Bunlar bulamadığımız üç kadın.
Les trois que nous n'avons jamais retrouvées.
İnternet sitenize bakıyordum da, onu bir türlü bulamadım.
Et je regardais sur votre site, et je n'ai pas pu le trouver.
Daha az tahrik edici bir isim bulamadın mı?
Tu aurais pu trouver un nom moins brûlant.
Hepimiz senin gibi gerçek aşkı bulamadığımız için kusura bakma Nathan.
Oh, je suis désolé que nous ne puissions pas tous trouver le véritable amour comme toi, Nathan.