Bulutlar tradutor Francês
1,623 parallel translation
Bulutları ardında ne gizli olduğunu merak etmeden... herkes gibi nasıl öz toplayıp solucan yiyebiliyorsun?
On doit récolter la sève, manger des vers... sans se demander ce que cachent les nuages?
Bulutların ötesinde geniş bir evren bizi bekliyor milyonlarca güneşin aydınlattığı bilinmeyen ve üzerinde yaşanmayan dünyalarıyla.
Au-delà des nuages nous attend un vaste univers où des millions de soleils illuminent des mondes inconnus et habités.
Ama Güney Victoria'da yoğun bulutlanma görülüyor. Bu bulutlar, kıyı bölgelerde kısa sağanaklara sebep olacak.
Grande stabilité sur le reste du continent à part quelques nuages bas sur le Victoria donnant des ondées éparses sur la côte
O günlerde ailemiz üzerinde kara bulutlar dolaşıyordu.
Mais pour notre famille, ce fut le début des ennuis.
Güney Carolina'da hava. : Gece ve sabah saatlerinde alçak bulutlar...
Le ciel sera couvert sur la Caroline du Sud...
Bayan Kobritz, o bulutlar da neyin nesi?
Mme Kobritz, qu'est-ce que ces nuages là-bas?
Mutlu ve neşeli geleceğini hayal eder. Bulutların dağıldığı... ve güneşin parladığı... yakışıklı prensinin geldiği.
Et elle reve a un avenir merveilleux, quand les nuages auront disparu, que le soleil brillera
Bunlar bulutların renkleri.
Il y a des couleurs dans les nuages.
Doğudan gelen soğuk hava dalgasının etkisiyle... Önümüzdeki günlerde yoğun bulutlar ve yağış bekleniyor.
Une zone d'air froid nous arrive de l'Est, amenant avec elle un ciel orageux.
Gökyüzü, bulutlar Gemideki her şey,
le ciel, les nuages, tout ce qui se trouve sur ce navire.
gerçekten yeniden aydınlanmıştı. Kimse nasıl olduğunu bilmiyordu, ama bulutlar acılıyordu, Ve güneş bize yüzünü gösteriyordu.
Et tout d'un coup la saison se changea... personne ne sait comment, mais écartant les nuages sombres... le soleil sourit sur nous tous
Eğer ay bulutların arkasına giderse.
Telle la lune qui rencontre les nuages.
Aynı gece, bulutların arkasında kayboldu.
Cette nuit-là il a disparu derrière les nuages
# Sanırım o yüzecek gölün üzerinde... # Mavi ay ve beyaz bulutlar, yavaşça süzülecek uzaklara...
Je parie qu'il flotte dans un étang où la lune bleue et les nuages blancs dérivent paresseusement au loin.
ağlayan yumuşak bulutları.
" Qui emportera le cadavre du taureau.
Bir an olsun Jüpiter'in bulutlarını izlemeye doyamıyorum.
J'adore admirer les nuages de Jupiter.
Agharta'da da Dünya'dakine çok benzer gökyüzü, bulutlar ve denizler var.
Ici, les nuages, le ciel et la mer ressemblent à ceux sur Terre.
Mesela, yaz bulutlarını ya da soğuk yağmur damlalarını... Sonbaharda esen o tatlı rüzgârın kokusunu...
Par exemple, les nuages en été, la pluie froide, le vent d'automne...
Bulutların altında uçup, durumu ortaya çıkartacak fotoğraflar çekiyorduk.
Nous volions sous la couche nuageuse et avons pris des photos plutôt parlantes.
Zaman geciyordu... büyüklerin yüzünü kara bulutlar kaplamıştı... oysa benim yüzüm çok parlaktı. zira aşık olmustum... annemin en iyi arkadaşı Ayşe Hanımın kızı Saime'ye.
Le temps s'est écoulé et tandis que les nuages couvraient les visages des adultes... le mien était plein de lumière... parce que j'étais amoureux de Saime... la fille de Mme Aise, la meilleure amie de ma maman
Doğudan bulutlar çoktan gelmeye başlamıştı.
Les nuages arrivaient de l'est. De gros nuages.
Rüzgar ve bulutlar gibi yaşamayı dilerdim!
J'espère vivre comme le vent et les nuages!
Bütün bulutlar bir araya gelmiş Uzayda dolaşıyor
Les nuages sont "cumu-loin" J'avance dans l'espace
Bütün bulutlar bir araya gelmiş Uzayda dolaşıyor
Dieu, que ta peau est douce J'aime ton visage
"Harikulade Bulutlar"
"Les Merveilleux Nuages".
Yes. - Evet. Bulutlar dağıldı, değil mi?
- Ça a dissipé tout malentendu, non?
Bu ", bulutlar bebek "ya olan Hangi biraz bebek bir bulut üzerinde yüzen, ya da" rahat hata, " pembe bir çiçek bir bebek yaban arısı.
C'est soit "bébé dans les nuages", où on voit un bébé sur un nuage, ou "mignon petit insecte", un bébé abeille sur une fleur rose.
Evet. O orada tüm bulutlar sevdi.
Il a adoré les nuages.
Ancak çevre uzunluğu... thermobaric bulutlar, içeriye alıyorlar...
Nous avons décidés de retourner chez nous.
Vulkan'lar Bölgenin kalın katmanlı termobarik bulutlar ile çevrildiğini söylemişti.
Les vulcains disent que l'Etendue est entouré d'épaisses couches de nuages thermoclastiques
- Etrafımda da bulutlar vardı.
Et il y avait tous ces nuages autour de moi.
- Bulutları sever misin?
- Tu aimes les nuages.
Bulutları severim Bence onlar gökyüzü kedicikleri.
Ouais, j'aime les nuages. je les appelle les chatons du ciel.
Birkaç ay bekleyelim de bulutlar dağılsın, sonra onu çıkartırız.
Laissons les choses se calmer quelques mois, et ensuite on le sortira de là.
Oğlumun gökyüzünün ve bulutların bir bilgisayar tarafından yaratılmış yanılsamalar olmadığı bir gezegende büyümesini istiyorum.
Je veux que mon fils grandisse dans un monde où le ciel et les nuages ne sont pas une illusion créée par un ordinateur. Bien, c'est suffisant pour moi.
Bir kaç yudum su içip bakıyoruz akşam bulutlarına.
Boire de l'eau à grands traits Et regarder le soleil se coucher
{ \ pos ( 200,40 ) } Oh, şu aklı bulutların üstünde olan kız.
La fille toujours heureuse!
Bulutlar sanki kamp yapıyor Vadide ve koyakta
Et que les nuages Ont caché la vallée
Bazı sözlerin gözlerimdeki bulutları yok eder.
Certaines de tes paroles feraient disparaître les nuages
Yarın gece'Mutluluk Bulutları'adlı bir konser varmış ve belki bir arkadaşınızla gidersiniz diye düşündüm.
C'est demain qu'aura lieu ce concert des "Mighty Clouds of Joy". J'ai pensé qu'avec une amie, vous...
Sözünü ettiğiniz kümülüs bulutları şu şey gibi görünenler.
Eh bien... Les cumulonimbus dont vous me parlez, censés ressembler à...
Bulutları istiyorum!
Je veux des nuages, bon sang.
Evet, bu süt dolu dev göğüslere benzeyen bulutların istediğiniz zaman orada olma garantileri yok.
Oui, des nuages qui ressemblent à d'énormes seins remplis de lait ne sont pas des choses que je peux faire apparaître par magie.
Allah'ın cezası bulutlarım nerede?
Où sont mes nuages, bon sang?
Bulutlar hareket eder!
Les nuages bougent.
- İstediğimiz bulutlar Oakland'da!
- Il y a des nuages à Oakland!
- Oakland'da bulutlar var.
- Les nuages sont à Oakland.
Önce bulutlar gelmedi.
D'abord pas de nuages.
Kıyamet Günü havasına girmek için, Manhattan üzerindeki fırtına bulutlarından iyisi olamaz.
Salut, visage pâle.
Bulutların üzerinde.
La, tu as un futon.
Kısa bir an için bulutlar dağıldı ve yamacı gördüm.
Il y a eu une éclaircie, j'ai vu l'arête et j'ai voulu remonter.