English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ C ] / Cages

Cages tradutor Francês

433 parallel translation
Bağlantı noktasına 3. ve 4. köprüleme istasyonunda sorun yok.
et dans les 3ème et 4ème cages de chargement.
Önce köpekler, sonra maymunlar, en sonra da kafesler.
D'abord les chiens, puis les singes et les cages. Vite
Sana hayvanları kafesten çıkarma demedim mi?
- Je jouais avec lui. Laisse les animaux dans leurs cages!
- Nasıl, yerliler ne olacak? Kafes yapma, hayvanları yakalama ve ormandan çıkarmada onlara ihtiyacımız var.
On a besoin des indigènes pour les pièges, les cages et le transport.
- Neden avcılar bu kadar çok kafes yapıyor?
- Pourquoi toutes ces cages?
Toplayın kafesleri.
Prenez les cages.
O kafesler, benim için çok küçük!
ses cages sont trop petites pour moi!
Bakın, daha küçük kafeslerdeki fareler büyük kafestekilerden daha çok vitamin alıyorlar.
Les rats dans les petites cages ont ce qu'on pourrait appeler... plus de vitamines que ceux dans les grandes cages.
Vezne kapılarını açacaksın.
Tu libères l'argent. Tu ouvres les "cages" des caissiers.
Her kumarhanenin, şebeke cereyanı kesilince masa ve kasalara cereyan veren bir jeneratörü var.
Chaque casino a un générateur auxiliaire alimentant... l'éclairage des tables et des "cages", en cas de panne.
Işıklara giden kabloyla vezne kapılarına giden kablonun yerlerini değiştirirsen ne olur?
Que se produira-t-il... si les fils pour la lumière sont branchés sur les portes des "cages"?
Elektrik kesilirse kapılar açılır.
S'il y avait une panne, les portes des "cages" s'ouvriraient seules.
Bu kafesler ne için?
Ces cages existent pas pour ça?
"Kafesleri yıkadı, tüm hücreyi tepeden tırnağa sterilize etti..." "... ve kuşlar hakkında cezaevinde bulunan herşeyi okudu. "
En lavant les cages, en stérilisant sa cellule de haut en bas, en lisant tous les livres de la prison sur les oiseaux.
Arabasız, hayvansız, kafessiz ve yaşlı bir büyücülü sirk.
Un cirque sans chariots, ni animaux, ni cages... un magicien fou... Expliquez-vous.
Bazıları banka şeklinde, bazıları da halı.
Des cages en forme de banque, avec des tapis.
Zaten Dünya'yı fethettik.
Ils nous mettraient dans des cages de verre et nous examineraient au microscope!
Sen kafesleri temin et ürünü sat ve yüzde elli al.
Vous fournissez les cages et vendez le produit et vous touchez 50 pour cent.
Aç kafeslerini.
Ouvre donc leurs cages.
- Kafesleri kapattın mı?
- Et les cages?
- O kadar büyük kafesimiz yok.
Nos cages sont trop petites.
Biz... mutlaka... kafesleri tekrar inşa etmeliyiz.
Nous... Nous... Nous devons construire les cages.
Yüksek sunaktaki kafesler.
Des cages vers l'autel supérieur.
metodlarını izlemeye başladıklarından beri bazı kolonilerde bulundum, artık kafes gibi değiller.
J'ai visité ces colonies depuis qu'elles ont adopté ses méthodes. Ce ne sont plus des cages.
Mecazi anlamda konuşursak, toplum kendi kafeslerini yaratır.
Métaphoriquement parlant, et au sens propre, la société a elle aussi ses cages.
Zihin kafesleri, yani.
Des cages morales.
Kendi kafeslerimize geri dönüyoruz öyleyse.
Retournons à nos cages.
Daima bir şeyleri kafesten yolluyorum.
Je pousse toujours tout hors des cages.
Kafesler vahşi hayvanlar içindir.
Les cages sont pour les animaux!
Kafesler kurulurken Augusto halkı eğlendirirdi.
"L'Auguste" distrait le public lors du montage des cages.
Üzülmeyin, kafeslerin etrafında bulunmaya alışığım.
Ne vous inquiétez pas. J'ai l'habitude des cages.
Kafeslerimi neden parçaladı?
Pourquoi il a cassé mes cages?
Vay canına, dünya nasıl da hala... kafesleri seviyor.
Ah, c'est fou ce que le monde aime les cages.
Kafesler dolu.
Les cages sont pleines.
Bu 11 tavuk kafesi eder.
Ça fait 11 cages de poulets.
Böyle devam ederse, daha büyük kafesler almamız gerekecek.
Il nous faudra bientôt des cages plus grandes.
Merdiven boşluğu ile koridor boyunca yüzecek.
- Moi. Il nage à travers des couloirs et des cages d'escaliers.
Alevler asansör boşluklarına yöneldi.
Le feu a gagné les cages d'ascenseurs.
Hemen hepsi aynı renge boyanmış. Standart daireler, standart mobilyalarla döşenmiş. Aynı biçim kapılarda standart kilitler var.
Les mêmes cages d'escaliers sont peintes à la même couleur caca, les logements normalisés sont meublés des mêmes objets standards et les mêmes portes anonymes se ferment avec les mêmes serrures de grande série.
Onları hasırdan arabalara koyup diri diri yaktılar.
Ils les ont mis dans des cages d'osier et les ont brûlés vivants.
Adrian, aşağıya inmeni ve tüm kafesleri temizlemeni istiyorum.
Adrian, descends nettoyer les cages à chats.
Kulübemizde, kümesin yanında.
Dans sa cabane, près des cages à poules.
Kulübü satıp diplomat mı olayım?
Je vends la Cages aux Folles, je deviens diplomate?
Benim canımı sıkarsanız, sizleri tekrar o hücrelerinize geri yollarım!
Fais l'intéressant et je vous renvoie tous dans vos cages!
Şehirdeki... taksicilerin küçük kafeslerde yaşadığı bir yerde artık bir yarasadan kim korkar?
Dans une ville où les chauffeurs vivent dans des cages, qui aurait peur d'une chauve-souris?
Birgün yakalandık, kafeslere konduk ve adı Ulaksam olan bir yere gönderildik.
Nous avons été capturés, mis en cages et envoyé à un endroit appelé NIMH.
Orada pekçok hayvan vardı... kafeslerde
Il y avait beaucoup d'animaux là-bas... dans des cages
Esir hücrelerine saldırmak ve tutsakları kurtarmak için plan yaptık.
On a cerviné pour attaquer les cages et libérer les prisonniers.
Onu esir hücrelerine koydular.
On l'a mis dans les cages à esclaves.
Esir hücrelerine saldırmak işe yarayabilir.
On devrait peut-être ouvrir les cages à esclaves.
Gola!
Éloigne-toi des cages!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]