Canon tradutor Francês
5,793 parallel translation
Hâlâ arkadaşız. Üstelik hamileyken bile ortalığı yakıyorsun.
Nous sommes toujours amies, et... tu es canon, même si tu es en cloque.
Namlu aşağı bakacak!
Canon baissé!
Köprü üstü, baş top.
Passerelle à canon...
Onunla zaten konuşmak istiyorum çünkü çok yakışıklı.
Et de toute façon je veux lui parler parce qu'il est juste trop canon.
Hedef kodu 85150.
Désigner la piste 85150 au canon.
Baş top anlaşıldı. Hedef kodu 85150.
Reçu, désigner la piste 85150 au canon.
Seksi olmakla ilgili güzel şey ise, dünya sana ne istersen onu verir.
Le truc sympa quand on est canon c'est que le monde vous donne tout ce que vous voulez...
Vay anasını nişanlından daha seksi.
Seigneur, il est tellement plus canon que ton fiancé.
Sonra da salağın biri giysileriyle çeşmeye atladı ve cüzdanımı getirdi.
Et ensuite le mec canon saute dans la fontaine avec tous ses habits et récupère mon portefeuille.
Erkek arkadaş figürü olmasada bir tiyatro ineğine göre yakışıklı.
Non pas qu'il soit un petit ami potentiel, mais... Tu sais, il est canon pour un geek du theatre. Tu ne trouves pas?
Çok çekicisin.
Tu es canon.
Hayır, izleyici olarak kalmandan bahsediyorum.
Je veux dire que vous êtes un canon.
Vadiye barutları serpti.
"Il inonda la vallée de poudre à canon."
Evet kırmızı olan çok seksi, Booji.
La rouge est trop canon, Booji.
Çok sağlam hatun ama değil mi?
Elle est canon. N'est-ce pas?
Jasper, biraz daha sülfür olursa daha fazla barut yapabilirmiş ve Raven da bunlardan mayın yapabilirmiş.
Jasper pense qu'il peut fabriquer un peu plus de poudre à canon , s'il se procure un peu de souffre . et Raven dit qu'elle peut l'utiliser pour faire des mines terrestres .
Daha fazla barut elde edene dek elimden gelen bu.
C'est tout ce que je peux faire jusqu'à ce qu'on ait plus de poudre à canon .
Bir çift meyveli şarap ve biraz da 80'lerin Rob Lowe'u. Ben varım.
Boire un canon avec Delon, ça me plait bien.
Ne bizim aramızda mı?
- Et pour qui est la - fille canon...
Ateşli olan benim.
- D'entre nous, Je suis la fille canon!
Jesse halam, bir hala için çok seksiydi.
Elle est plutôt canon pour une tante, tante Jesse.
Sarhoş halinden yararlanılacak kadar seksi değil miyim?
Oh, je ne suis pas assez canon pour qu'on veuille profiter de moi.
Sen çok seksisin Goldie.
Tu es canon, Goldie.
Acayip seksisin!
Tu es... follement canon!
İlk seferde gördüğünüz gibi barut ölçeğini alıyoruz, ve içini dolduruyoruz.
Comme vous voyez, en premier, nous prenons une mesure de poudre que nous versons dans le canon.
Doldurup ateş edebiliyorum ama namluda biraz sıkıntı yaşıyorum.
Je peux charger et tirer mais... le canon me pose problème.
O havuza cannonballing...
Tes boulets de canon dans cette piscine...
Vay canına. Görünen o ki, burada çalışmak için ilk şart kesinlikle seksi olmak. Ve bunu tamamen tarafsız bir gözlemle yakında evlenecek biri olarak söylüyorum.
Apparemment tu te dois d'être vraiment canon et je dis ça de manière totalement indifférent observation d'homme bientôt marié
Bardaki en seksi kızım ve yine de burada yalnızım.
Je suis la fille la plus canon dans ce bar, et pourtant me voilà, toute seule.
- Çok seksi.
- Canon.
- Çok seksi.
- Vraiment canon.
- Peki Jordan Gibbs, seksi mi değil mi?
Jordan Gibbs... Canon ou pas?
Barut gibi görünüyorsa evet.
Si ça ressemble à de la poudre à canon, alors oui.
Onu barutla yok edersek, şehri de yok ederiz içindeki herkesle birlikte.
Si on détruit la poudre à canon, on détruit la ville et tous ceux qui sont dedans.
Sana niye "gülle" dediklerini göster onlara.
Montre leur pourquoi on t'appelle "boulet de canon"
Sen bir elementi moleküllerine ayırabilir misin?
Le canon loin de vous?
Aramızda 2 metre yok, namlu boğumlu değil. Bu da 1 m ² lik bir saçılma alanı demektir.
1m50 entre nous pas de ralentisseur dans le canon, c'est une propagation de 7 à 10 centimètres.
Varsayın ki barutun bir kısmını tutuşturmak istiyorum.
Supposez que je veuille mettre le feu à de la poudre à canon.
Dünya dışı uygarlıkları düşündüğümüzde radyo teleskoplarıyla sinyal göndermenin Ay'a top mermisiyle seyahat etmeyi hayal eden önceki kuşaklardan farkı olur muydu?
Quand on imagine des civilisations extraterrestres diffusant des signaux avec des télescopes radio, sommes-nous différents des générations précédentes qui s'imaginaient chevauchant des obus de canon vers la Lune?
Ortağının taş gibi olduğunu niye söylemedin?
Pourquoi tu ne m'as pas dit que ta partenaire était canon?
En yüksek fiyatı verene satacaktım- - içlerinden biri Iris Lanzer, olan iki çok ateşli dansçı.
J'allais le vendre au plus offrant. Deux danseuses canon, dont l'une est Iris Lanzer.
İki top takımı için her biri altı, eğer fitili çavuş ateşlerse beşer adamdan... 10... 10'dan fazla kullanmaman gerek.
Deux pour les canons, une pour chacun des six hommes, cinq si le sergent est au canon. Dix.
Onu barutla yok edersek şehri de yok ederiz içindeki herkesle birlikte.
Si on détruit la poudre à canon, on détruit la ville et tous ceux qui sont dedans.
- Barut gibi görünüyorsa, evet.
Si ça ressemble à de la poudre à canon, alors oui.
Okuldaki en seksi erkekle yapmaktan daha özel olamaz sanırım.
Ca ne peut pas être plus spécial que le garçon le plus canon du lycée.
Liam ile ilgili okuldaki en seksi çocuk... olması dışında ne biliyorsun?
Qu'est ce que tu connais de Liam à part que c'est le mec le plus canon du lycée?
Ayrıca okuldaki en seksi çocuğa aşık olmuşsam ne olmuş?
Et alors quoi si j'aime le mec le plus canon du lycée?
Az önce bunu söylediğime inanamıyorum çünkü sen çok ateşlisin.
Je ne peux pas croire que je viens juste de dire ça, parce que je pense que tu es vraiment canon.
Bence atalarından biri göğsüne bir top güllesi bile yemiştir.
Je pense qu'un de tes ancêtres a en fait pris un boulet de canon en plein dans la poitrine.
- Seksi miydi peki?
Elle était canon?
- Epey cekiciydi. - Tanrim.
Elle était canon.