Carrot tradutor Francês
92 parallel translation
Evet, benim! Havuç kafa.
Oui, c'est moi, Carrot Top.
Havuç kafayı ve Reynaldo'yu seviyorum.
J'adore Carrot Top et Reynardo.
Benim erkek arkadaşım havuç kafa.
Carrot Top est mon petit ami.
Reynaldo ve Havuç Kafa'nın önünde ağlayıp sızlanıyorum.
Je m'émoie et pleurniche avec Reynardo et Carrot Top.
Silah fabrikası işçileri olarak, dikkatli olması sırası bize geldi. Haklısın.
A l'arsenal, va falloir qu'on se tienne à carrot.
Kızıl!
Carrot.
İşte Kızıl.
C'est Carrot.
Kızıl dedikleri adam onu dürbününle gördüm.
L'homme qu'on appelle Carrot, je l'ai vu avec vos jumelles.
Kızıl zayıflığımızın kokusunu alabiliyor.
Carrot a senti quelque chose. Une faiblesse.
Billy, git Kızıl'ı çağır.
Billy, va chercher Carrot.
Carrot Top.
Le type roux.
Ya da Mustafa Topaloğlu, Arto...
Carrot Top, Sean Hayes...
En iyi satıcısı ise Carrot adında biriydi.
Le revendeur le plus malin, c'était Carotte.
Bir gün Carrot'un bir arkadaşı geldi.
Un jour, un pote à Carotte s'est pointé.
Onun ailesi Carrot kötü durumdayken ona çok yardımcı olmuştu.
Sa famille avait hébergé et nourri Carotte, quand il était dans la merde.
Carrot'ın başka seçeneği kalmamıştı.
Carotte n'a pas eu le choix.
Carrot Koca Çocuk'u öldürmek istiyordu.
Carotte voulait faire la peau à Grand.
Carrot, Koca Çocuk'a ait olan her şeye sahip olmuştu. Ama bu daireyi istemiyordu.
Carotte s'est emparé de tout ce qui appartenait à Grand... mais il n'a pas voulu de l'appart.
Carrot burayı en güvenilir satıcısı Blacky'ye verdi.
Carotte l'a confié à son meilleur revendeur : Noiraud. Tiens, 150 paquets.
Tek dokunmadığı çete Carrot'ınkiydi. Çünkü o Benny'nin arkadaşıydı.
Il ne s'est pas emparé de celui de Carotte parce que c'était l'ami de Béné.
Her esrar içmek istediğimde gidip Carrot'ı görmek zorundaydım.
Chaque fois que je voulais fumer un joint, je devais aller voir Carotte.
Benny, sana Carrot'ı vurman gerektiğini söylememiş miydim?
Je t'avais dit de descendre Carotte.
Peki ya Carrot? Git konuş onunla.
Vas-y, mon pote.
Carrot'ın çetesini ele geçirmek için bahane arıyordu.
Il cherchait une excuse pour piquer le business de Carotte.
Carrot, Kemirgenlere sakin olmaları gerektiğini söyle.
Dis aux Minus de lever le pied, O.K.?
Özellikle de Carrot'ın bölgesindeki halka saldırıp onları soyarlardı.
Ils braquaient les habitants, les boulangeries... Surtout dans le secteur de Carotte.
Olaylar soğuyunca Carrot'la işimize devam ederiz tamam mı?
Et quand ça se sera calmé, on attaquera le business de Carotte, O.K.?
Carrot'ın işine el koyarız. O iş senin olur.
Demain, on s'empare du business de Carotte et il sera à toi.
Carrot, Benny olmadan işlerinin devam etmesi için mucizelerin gerçekleşmesi gerektiğini biliyordu.
Carotte savait que, sans Béné, seul un miracle sauverait son business.
- Carrot ne olacak?
- Ben alors? Et Carotte?
Carrot işini erteleyelim.
Carotte devra attendre.
Steak'n'fries git ve Carrot'a şöyle söyle ;
Steak-Frites, va chez Carotte et dis-lui que...
Patronuna Nakavt Ned ve Carrot'ın birleşip işin başına geçtiğini söyle.
Dis-leur que c'est Manu Tombeur et Carotte qui commandent.
... Nakavt Ned, Carrot'ın bir tezgahtarı öldürmesini engelledi.
Manu Tombeur a sauvé la vie d'un vendeur que Carotte voulait tuer.
İkincisinde ise Carrot, Nakavt Ned'in hayatını kurtardı.
La deuxième fois, Carotte a sauvé la vie de Manu Tombeur.
Carrot ve Nakavt Ned soygun paralarıyla Li'l Zé için hazırlık yapıyorlardı.
Avec l'argent des hold-up, Carotte et Manu allaient pouvoir affronter Petit Zé.
Carrot işini koruyacaktı.
Carotte voulait protéger son business.
Carrot'ın çetesinden biri ona yumruk atmış.
Un gamin du gang de Carotte m'a giflé.
Kız kardeşime tecavüz eden herif Carrot'la geziyor.
L'enfoiré qui a violé ma frangine est avec Carotte.
Carrot, Nakavt Ned'in kaçmasını sağlıyordu. Hem de tek el ateş etmeden.
Carotte faisait sortir Manu Tombeur de l'hôpital sans un coup de feu.
Bu arada Li'l Zé, Carrot'tan kurtulmak için parasını sürekli silahlara yatırıyordu.
Petit Zé décidait d'augmenter son arsenal pour en finir avec Carotte.
Tavuk yiyeceğiz ve tatlı olarak da Carrot'ı yiyeceğiz.
Ça dépend. Alors on va manger du poulet. Et Carotte au dessert!
Evet ama Carrot'a karşı benimle birlikte savaşacaksınız.
Je vous les donne mais je vous veux de mon côté, contre Carotte.
Havuç havuç havuç havuç, tavşan tavşan tavşan tavşan.
Carrot carrot carrot carrot, bani bani bani bani
Pekala. Carrot Top, Roadrunner, Turkey Sub, bir yığın ekipmana ihtiyacımız olacak.
Poil de carotte, Bip-bip, Sandwich.
"Carrot Top" şehirde mi?
Est-ce que Carrot Top est en ville?
"Carrot Top" gösterisi hoşunuza gitti mi?
Alors, vous avez aimé le spectacle de Carrot Top? Oh, wow!
Carrot'a ve arabasına bak.
Regarde Carotte, sa bagnole.
- Selam Carrot.
- Ça va, Carotte?
Carrot'ın işine el koyarız.
Laisse-le tranquille, c'est un type bien.
Carrot nerede?
Où est Carotte?