Casper tradutor Francês
386 parallel translation
" Casper Katz'ın hanesine izinsiz girmiş...
" a pénétré avec effraction chez Casper Katz,
Yüzbaşı Bruhn olmasaydı Casper'da seni ipe göndereceklerdi.
T'aurais été pendu à Casper sans le capitaine.
- Tıpkı senin gibi, Casper.
C'est sorti tout seul.
Taşın altından çıkıverdi.
Comme toi, Casper, de sous une grande pierre plate.
Casper, ne yaptığını sanıyorsun?
Casper!
Neden Casper, bütün herkesin forması var da neden senin yok?
Tu es le seul à ne pas avoir une tenue.
- Şimdi bunun ne ilgisi var, Casper?
- Je n'aime pas le football. - Ça n'a rien à voir.
- Sana forma vereceğim, Casper.
Je vais te trouver une tenue.
- Şimdi belanı buldun, Casper. - Kapa çeneni.
- T'as gagné, Casper.
Peki, Casper. Şunları giy.
Mets ça.
Taşaklarını sıcak tutar, Casper.
- Alors, il te va! Tu les auras au chaud.
- Yukarı çek, Casper.
Remonte-le, Casper.
Aşağı çek, Casper.
Enroule-le!
Hareketlerine dikkat et, Casper.
Attention, Casper!
Casper, seni almak zorundayım. Gel. Salakmış gibi davranma.
J'hérite de toi.
- Casper'dı.
- Qui est gardien de but?
- Casper sen nerede oynuyorsun?
- Casper. Casper, où joues-tu?
- Acelen mi var, Casper? - Eve gitmeliyim, efendim.
Tu es pressé, Casper?
- Kimin? - Casper'ın.
- Qui ça?
- Ne zaman, efendim?
- Casper?
Casper duş yaptı mı? - Sanmıyorum, efendim.
- A-t-il pris une douche?
- Speed, Casper gibi yumruğu yiyeceksin.
- Je ne crois pas. Speed, si tu continues, gare à toi.
Kimse senin duş yaptığını görmemiş Casper, çünkü yapmadın.
Personne ne t'a vu.
Ona dokunmak bile istemem. Casper.
Moi, ça me dirait rien.
- Uyuyordun değil mi, Casper? - Bilmiyorum, efendim.
Tu dormais, n'est-ce pas?
Sen ne dersin, Casper?
Toi, Casper?
Tıpkı senin gibi, Casper.
Comme toi, Casper.
- Senden iyi ya, ona bak. - Tamam, Casper.
C'est mieux que toi!
- Bir şeyler var mı, Casper? - Hayır.
Tu en as une, Casper?
Otlakçı Casper, senin adın bu olmalı.
Casper le Tapeur, ça t'irait bien.
Ona Casper bile demiyorlar.
Ma sœur? Il ne s'appelle même pas Casper.
- Casper, daha ölmedin. - Onunla işim bittiğinde ölmüş olacak.
Casper, tu n'en mourras pas.
Siz büyük çocuklarsınız, değil mi? Casper'a gücünüz yetiyor, değil mi?
Tu as un adversaire à ta taille, hein?
"Bakın, Billy Casper ve evcil doğanı." Diyor. Onlara bağırmak istiyorum. Bu evcil değil.
"Voilà Billy Casper et son chouchou", j'ai envie de les engueuler.
Bu senin o meşhur ağabeyin değil mi, Casper?
Ce n'est pas ton fameux frère?
Ne oldu, Casper? Bir şey mi kaybettin?
Tu as perdu quelque chose?
- Hangi cehennemdeydin?
Casper!
- Ben Casper'ım - Casper.
Je m'appelle Casper.
Peki öyleyse, Casper, aklında ne tür bir iş var?
Quel travail voudrais-tu faire?
Söyle bakalım, Casper, bir yere çırak girip bir meslek edinmeyi düşündün mü?
Dis-moi, Casper. As-tu jamais songé à apprendre un métier?
Evet, ne diyorsun buna?
Qu'en penses-tu, Casper?
Ve dinle, Casper.
Et écoute...
Şu ünlü herif, Casper De Mange, yılanı bez bir çantaya... koymuştu galiba... sonra da karısının ayağını içine sokmuş... yılan onu ısırana dek orada tutmuştu.
Ce qu'un type célèbre, Casper De Mange, a fait, c'est mettre le serpent dans un sac de toile, et y plonger le pied de sa femme jusqu'à ce qu'elle soit mordue.
Casper'dan Webster'a kadar bütün eyalet yolunda barikatlar istiyorum. Hatta Delaware'den çöle kadar.
Wade, je veux des barrages routiers sur Interstate, Casper, Webster et Delaware, et sur la route du désert.
- Casper, sen beni öldüreceksin.
J'en ai marre!
Casper, içine sok.
Cache-les, on les voit!
Casper, sen kendini ne sanıyorsun? Maymun mu? - Bir tek muzu eksik.
Tu te prends pour un singe?
Casper duş yaptı mı?
Casper a-t-il pris une douche?
Efendim, çok soğuk. Terledin mi Casper?
Elle est froide!
- Ona doğanı anlat, Casper.
Parle du faucon!
Aferin, Casper.
Bravo, Casper.