Chanson tradutor Francês
13,393 parallel translation
Sözler şöyle : # Yabancılara aşk şarkıları çalmak oldu işim
La chanson dit : ♪ Playing love songs to strangers ♪
Değil ama. Şarkının öteki söz yazarı aslında sözlerin "Kalp kırıkları içmek" olduğunu söylüyor.
Mais selon le co-auteur de la chanson, c'est plutôt : "Breaking hearts again" ( briser encore des coeurs )
Şarkının sözlerini yanlış anladığı için öldürme fikrine kapılmış.
L'inspiration pour tuer son idole est la chanson dont elle a eu le mot faux.
Bu şarkı bizden biri için.
Cette chanson est dédié à l'un des nôtres.
Bu ne şarkısı böyle? - Hiçbir şeyin.
- C'est quoi, cette chanson?
İşte bu yüzden sana şarkı yazdım.
C'est pour ça que je t'ai écrit une chanson.
Tandy, bana gerçekten şarkı yazmış mıydın?
Tandy, tu m'avais écrit une chanson?
# Bir şarkı, bir şarkı, ağacın en tepesinde #
Une chanson, une chanson Bien au-dessus des cimes
Sana şarkı söyleyebilirim.
Je peux te chanter une chanson.
Ne yapacağınızı biliyorsunuz.
Vous connaissez la chanson.
Debra için şarkı söylemek istedim.
Je voulais jouer une chanson pour Debra.
Ama ben vazgeçerim. Frozen'daki'Bırak gitsin'en sevdiğim şarkıdır ve en sevdiğim şarkı buyken nasıl vazgeçmiyor muşum?
"Let It Go" de "La Reine des Neiges" est ma chanson préférée, comment ce serait possible si je ne savais pas laisser tomber?
Nathan Blanchard o, bir Bob Seger şarkısı gibi sağlam.
Ils se disent : " Ce Nathan Blanchard, il est fiable comme une chanson de Bob Seger.
Hep gideceğin zaman söylersin ona o şarkıyı.
Tu lui chantes toujours cette chanson quand tu vas partir.
Şarkını duydum.
J'ai entendu ta chanson.
Tamam, bakalım anlamış mıyım? Gerçek bir tartışmaya girdiniz, sonra bu tartışma sahteye döndü sonra sahte olan tartışma tekrar ciddiye bağlandı sebebi de ortaya çıkan şarkıların birbirinizi kırmaya başlaması mı?
Juste pour être clair, vous avez commencé une vraie querelle qui en est devenue une fausse, qui est redevenue une vrai querelle parce que la chanson "dis tracks" est devenue blessante?
Evet, şarkı bile uydurdum.
Oh, ouais, J'ai déjà fait une chanson.
Şimdi derhal o korkunç derecede üretken herifleri anında yerine oturtacak bir şarkı yapmam lazım.
Je doit poster une chanson en réponse à leurs conneries prolifiques et inquiétantes, rapidement.
Trace'in programında şarkıyı tanıtmak için bugün Fire 103'e gidiyoruz.
On va au Fire 103, aujourd'hui pour présenter la chanson - sur le show de Trace.
Ama Gretchen'ın psikopat müşterisiyle dil kurallarına hakaret gibi bir şarkı yapmak da büyük tabii senin için en azından.
Mais faire d'un cauchemar grammaticale une chanson avec le client psychopathe de Gretchen, c'est vraiment une grosse affaire, tu sais, pour toi.
Beş aya kalmadan, ben ailemle Disney seyahatine çıkmış olacağım sen de boşanma için mahkemede, birinin sana acıyıp da salak şarkısında düet yaptırdığı zamanları yad edeceksin.
Dans 5 mois, je ferai une croisière Disney avec ma famille, pendant que tu seras au tribunal pour ton divorce, en te souvenant de cette période où quelqu'un a eut pitié de toi et t'a laissé chanter sur leur stupide chanson.
"Yeni Telefon Aldım, Kimdin?" salak bir şarkı değil.
"Nouveau téléphone, c'est qui" n'est pas une chanson stupide.
- Dresden'ın yeni şarkısıyla ilgili düşünceniz.
Des avis sur la nouvelle chanson de Dresden?
Lindsay'nin şarkısı radyoda fena çuvalladı.
La chanson de Lindsay s'est ramassée à la radio.
Üç gün sonra farklı bir şekilde konuşuyor olacak.
Dans trois jours, elle chantera une autre chanson.
Tanrım, bu şarkıyı seviyorum.
Mon dieu, j'adore cette chanson.
Peki, Carly hızlıca bir soru,'Call Me Baby'şarkının sözlerinde ne demek istiyor- -
cette chanson, "Call Me Maybe", que vouliez-vous dire par les paroles...
Şarkı çok süper!
Cette chanson est géniale.
Orada bir saniyeliğine bir ülke şarkısının içine düşmüştük.
On a presque fait une chanson de country.
Sizin için bir şarkı hazırladık.
On vous a écrit une chanson.
Seni tanımıyorum.
- Notre chanson! - Je te connais pas.
Bu şarkı bugüne kadar yapılmış en güzel şarkı olabilir.
C'est peut-être la meilleure chanson jamais écrite.
Geçen gün aklıma şu geldi. 8 Mile'ın şarkısı var ya, Eminem orada şöyle söylüyor :
Je réfléchissais à un truc. Dans la chanson du film 8 Mile, Eminem rappe :
Hani üzüldüğünüzde içinizden üzücü bir şarkı geçirirsiniz ya.
Vous voyez quand vous êtes vraiment déçus et que vous avez une chanson triste dans la tête?
- Kusura bakma Peter. John Mellencamp'in eski bir şarkısını onunla birlikte söylüyordum da.
Je chantais cette vieille chanson de John Mellencamp.
Acıklı bir şarkı mı?
Est-ce une chanson triste?
Herkesin tek söylediği rüzgar tam yerindeyse ve gece mükemmelse hiç beklemediğin bir anda ama her zaman en ihtiyacın olan zamanda bir şarkı çalar.
Tout ceux les gens te diront est que lorsque le vent est juste, et que la nuit est parfaite... quand tu t'y attends le moins... mais toujours... quand tu en as le plus besoin... qu'il y a une chanson.
Taylor Swift'in bir şarkısı var hani...
Je connais une bonne chanson de Taylor Swift...
Şarkıya devam.
Plus de ta chanson.
Ama önce kimlik kartını görmem gerekiyor olur da bu konu hakkında tekrar görüşebilmek için ve bu tartışmaya kapalı.
Mais je dois voir votre carte d'identité sur la chanson dont j'ai besoin pour revisiter ce problème avec toi, et c'est non-négociable.
Üzerinde uyguladiklari taktigi biliyorum.
Je connais la chanson, il essaient de vous avoir.
- Bu şarkıyı kim koydu? Bu şarkıya bayılırım.
J'adore cette chanson.
Sonra mesajlar, görüntülü konuşmalar, oldukça uzun gece sohbetleri gizli gizli hüzünlü bira içmeler, sonra da şarkı.
Et ensuite c'était les textos et skype et les très longues conversations téléphoniques le soir, le secret et toutes les bières descendues au Old Settler. Et ensuite la chanson.
Evet, senin için şarkı yazdı.
Oui, il a écrit une chanson sur toi.
Bir gece, o ve bir grup ajan içeriye daldı ve beni kurtardı.
- Une nuit, lui et un-un tas d'agents, - ♪ Je déteste cette chanson et je sais que vous faites, aussi ♪ - ♪ Vous ne me surprenez chanter ♪
Bilir misin o şarkıyı?
... la chanson "Love Bites" passe.
- O şarkı çalar çalmaz, bu moruk ağlamaya başladı.
Tu connais la chanson? Donc elle passe à la radio, et celui-là, ce mec pleure comme une madeleine, plein de morve...
En sevdiğin şarkıyı canlı dinlemek istemez misin? Düşünsene hoparlörler yüzünden yarı sağırsın ve etrafındaki insanlar coşuyor.
Tu n'aimerais pas entendre ta chanson préférée en live, à moitié sourd à cause des haut-parleurs,
Çok eski bir şarkıdır.
C'est une très vieille chanson.
Ama bu akşamın daha erken saatlerinde ölüyor olan bir adamın et yiyip şarkı söylemesine tanık oldum ve o an anladım. Ve uğrunda savaştığımız şeyi tekrar anladım.
Mais plus tôt dans la soirée, j'ai vu un homme mourir en mangeant un steack et chantant une chanson et j'ai compris, une fois de plus, le pourquoi on se battait.
Şarkıyı bilmen gerekiyor.
Vous connaissez la chanson.