Cola tradutor Francês
666 parallel translation
Sosisli ve salamlı sandviç ve hamburger var. Kök birası ve kola da var.
Hamburgers, hot-dog, salami, soda aux plantes et coca-cola.
Kök birası ve koladan başka bir şey getirmedin mi?
Soda et coca-cola, rien d'autre?
Cola... ve Vanni ilk kez uzun pantolonla.
Cola... Vanni, et ses premiers pantalons longs...
Büyükbaba nerede?
Cola, où est grand-père?
Cola, onlar yalnızca bizim yanımızda hırgür çıkarıyorlar.
Oui, mais ces deux-là ne se fâchent jamais.
Ama Cola'nın da dediği gibi, birbirleriyle dayanışma içinde olmalılardı.
[.. mais surtout il faut que tout le monde s'entende!
Şimdi Cola'nın kravatını bitiriyorum.
On est prêts. Je termine juste le nœud de Cola.
Senin sevgilin yok mu Cola?
- Oui! Tu n'as personne, toi?
Antonio, Cola, büyükbaba ve Vanni geri döndüler.
[Ainsi rentrent Antonio, Cola, le grand-père et Vanni]
Cola, sadece sorun çıkarmaya gelmişler.
Laisse-les partir! Ils sont venus nous voir agoniser.
Size böyle kötü davrandıkları için üzgünüm.
Cola, Antonio, je suis désolé que ça se passe ainsi.
Bu Cola ; sana ondan bahsetmiştim.
Lui, c'est Cola.
İşsiz olduğun doğru mu Cola?
- C'est vrai ce qu'il dit? Tu es chômeur?
- Belki sana yardımcı olabilirim Cola.
- Alors, Cola, ça m'intéresse. Je peux peut-être t'aider.
Cola gibi, Acitrezza'da açlıktan bitap düşmüş ve ölmek üzere olan, zincirlenmiş köpek gibi çocuklara ne vaat ediyor?
[Que promet-il aux jeunes comme Cola.. ] [.. qui ne veulent plus faire cette vie-là,.. ] [.. qui ne veulent plus mourir de faim..]
Bir aydır iş arıyoruz.
Tu sais, Cola, ça fait un mois qu'on cherche du travail?
Ne kadar acı çekersek çekelim Cola!
Même si c'est dur!
Dünyanın her yerinde deniz tuzlu!
Cola! Partout dans le monde, l'eau est salée.
Cola, burada savaşmamız gerektiğini unutma!
Cola, tu dois toujours te dire ceci : c'est ici que nous devons lutter!
Ama Cola'nın yeni fikirleri vardı :
[Mais Cola garde dans sa tête..]
Cola, ben yatıyorum.
Salut, Cola. Je vais me coucher.
Cola gitmiş.
Cola s'est enfui!
Cola kaçtı, büyükbabam hastanede...
Cola s'est enfui. Grand-père est à l'hôpital...
Cola şurada otururdu, büyükbaba da şurada...
[Cola s'asseyait là, le grand-père ici...]
Pırıl, pırıl yarasa, Ne iştesin acaba.
Fais dodo, cola mon p tit frère
Pırıl pırıl yarasa Ne iştesin aca- -
Fais dodo, cola mon p tit... frère...
Karo mutfağında, Coca-Cola dolu bir buzdolabın var.
Dans ta cuisine carrelée, tu aurais un réfrigérateur rempli de Coca-Cola.
- Bana bir iyilik yap ve markete gidip, bol buzlu bir limonlu soda al.
- Pourrais-tu aller me chercher un coca-cola bien glacé?
- Hayır, teşekkürler. Sadece Cola.
- Non merci, un coca pour moi.
- Sade Cola mı yoksa içinde bir şey var mı?
- C'est un coca corsé? - Non, nature.
Petrol, inşaat işi, turbo jet motorları ve Pepsi-Cola.
Pétrole, travaux publics, turboréacteurs.
Pepsi-Cola "Daha fazlasını iste!"
"Pepsi-Cola, c'est la forme!"
Amerikalı. Petrol, inşaat işi..... turbo jet motorları ve Pepsi-Cola. "Daha fazlasını iste."
Pétrole, travaux publics, turboréacteurs, Pepsi-Cola...
- Bu, Pepsi-Cola mı?
C'est du Pepsi? Ça?
Madde 8 : Büyük Britanya'daki şişeleme fabrikaları elden geçsin.
No 8 : à l'attention des usines Pepsi-Cola de Grande-Bretagne...
- Coca Cola bile.
- Même le Coca-Cola.
Ben bir kola içeceğim.
Je m'en tiendrai au Coca-Cola.
Rüzgâr. Açık kalan pencere yüzünden devrilen bir kola şişesi.
Vent, store tirant sur bouteille de Coca-Cola vide.
Ne konuşacağız?
De "cokey-cola"?
Cokey-Cola.
Cokey-cola.
Reichstag'a kola makinesi koymamıza izin vermeyecekler.
Ils ne veulent pas... d'une distributrice Coca-Cola dans le Reichstag.
Yoldaş Mishkin'in anlattığı kadarıyla Rusya'ya Coca Cola sokmayı çok istiyormuşsunuz.
Le Camarade Mishkin m'a dit... que vous teniez à avoir... nos distributrices Coca-Cola en Russie.
Eğer Coca Cola istersek, kendimiz icat ederiz.
Si nous voulons du Coca-Cola, nous l'inventerons.
Geçen yıl komik bir taklit ürettiniz. Kremlin Cola.
L'année dernière vous avez sorti une imitation bidon, le Cola Kremlin.
Kola 5 sent.
Cinq cents pour le coca-cola.
- Size zahmet olmayacaksa iki kadeh martini isterim. - Martini mi dedin?
Puis-je avoir deux coca-cola?
Cola.
- Non.
Yo yo! Coca
Montrez-nous votre adresse pour le Coca-cola.
- Cola sizin işiniz ama şampanya benim işim!
Le champagne, c'est mon rayon!
- Cokey-Cola.
Je sais.
Cokey-Cola?
Cokey-cola?