Collateral tradutor Francês
236 parallel translation
Eğer bilmişyorsan, buna özel mülkiyete zarar vermek derler.
C'est un dommage collateral.
Bu yapılabilir. Uygun teminatlar verilirse tabii ki.
Ca pourrait s'arranger, avec le collatéral adéquat, bien sûr.
Heather, orta yan lifin yırtılmış.
Vous avez une déchirure du ligament collatéral.
Kocanız borçla Amerikan ve yabancı hisse senedi satın alıyor ve bunları güvence olarak gösteriyor.
Votre mari a acheté des obligations U.S. et étrangères à crédit... pour les utiliser comme collatéral.
Kan akışı felç riskini azaltmalı.
- C'est bon. Le flux collatéral devrait réduire le risque de paralysie.
Buna tamamlayıcı hasar denir.
Cela s'appelle un dommage collatéral.
- Demek tamamlayıcı hasar istiyorsun?
- Dommage collatéral, hein?
- Sana tamamlayıcı hasar vereyim.
- Je vais t'en donner, du dommage collatéral.
Tamamlayıcı mı istiyorsun?
Tu veux voir du dommage collatéral?
- Tamamlayıcı hasar mı istiyorsun?
- T'en veux, du dommage collatéral?
Kurban olmak istemiyor, ama planı korumak için ölebilir.
- Il ne veut pas être un dommage collatéral.
David Banner'ı içeri tıkıp o çocuğu yolladığımda hiç düşünmemem. Zarar vermeyeceğini düşündüm.
Quand j'ai bouclé Banner, j'ai éloigné son fils comme s'il n'était qu'un dommage collatéral.
Elektromanyetik cihazı çalıştırırsak sivillere zarar gelmez.
La barrière électromagnétique évitera tout dommage collatéral.
Diğerleri ikincil hasar.
Le reste n'est que dommage collatéral.
Yani Jason Gilbert ikincil hasardı.
Jason Gilbert n'était qu'un dommage collatéral.
Savaş zayiatı.
Dommage collatéral.
O mesele futbol yüzündendi. Giggs'e bir kutu dolusu sarı kart gösterilir mi?
C'était un dommage collatéral, peux-tu croire qu'ils donnaient aux domestiques une carte jaune dans une boite?
- "Kasıtsız hasar."
- C'est un dommage collatéral.
Ben de kendimi kasıtsız hasar almış gibi hissediyorum.
Et si j'osais, je dirais même que je me sens très collatéral, sur ce coup.
- "Munzam zarar ( b.k yoluna gitmek ) mı"? - Evet işte o.
- Un dommage collatéral.
"Munzam zarar"? Aman Tanrım.
"Dommage collatéral"?
İkincil zarar.
Dommage collatéral.
Ve vahşileşen Filistinli siviller bir biçimde bu imgede harmanlandılar. Bu karşılıklı verilen hasarlarla,... veya yanlışlıkla yapılan bombalamalarla, ve hepsi tek bir imge haline geliyor, ve işte bu, Arap zihninde meselenin Amerikan tarafı açısından, bir felaket.
Et les civils palestiniens qui sont brutalisés se mélangent aussi d'une façon ou d'une autre à ce dommage collatéral, ou aux bombardements accidentels, et tout se fond en une seule image, ce qui est catastrophique... en ce qui concerne les Américains dans la...
Başka ne oyunlar oynayabiliriz?
Bien, avec cette voiture comme collatéral...
Ve bunun dışında ayriyeten iş yapmanın bedeli dediğiniz şeyi çağırmanız gerekecek.
Sinon, vous allez devoir appeler ça Sinon, vous allez devoir appeler ça un dommage collatéral, ça vous connaît dans la police.
Kurunun yanında yanan yaşlar.
Dommage collatéral.
Her neyse, babama Sean'ın dost ateşiyle öldüğünü söylediler... babamsa onlara inanmayı reddetti.
On a dit à mon père que Sean était un dommage collatéral, mais il n'a jamais voulu le croire.
- Siz yan yana öldürüldünüz.
Vous avez été un dégât collatéral.
"Norsefire" ve "Bağlılık Yemini" gibi şeylerin güçlendiği sırada "iş birliği" ve "teslim" gibi alışılmadık kelimeler güçlenmeye başladı.
D'obscurs mots comme collatéral et reddition devinrent effrayants tandis que nordicité et allégeance devenaient redoutables.
Taksi şöförü ikincil sebeple yaranlandı
Le taxi était un dommage collatéral.
Adı Charlotte Dubois.
- Dommage collatéral.
Erkek arkadaşı ekstra iş.
c'est un dommage collatéral.
Başka bir savaş zayiatı mı?
Juste un autre dommage collatéral?
- İlk sorun, bu adamı nasıl buluruz?
Problème n ° 2, comment est-ce qu'on l'enlève sans infliger de dommage collatéral.
Önemsiz bir zarar - o kızı öldürdü kü kendisi teşhis edilmesin.
Dommage collatéral. Il la tue pour éviter qu'elle l'identifie.
Olması gereken kayıplar.
Dommage collatéral.
Veya siz Beyaz Saray'a ilerlerken, kadın sadece tali bir hasar mıydı?
Où elle n'était qu'un autre dommage collatéral sur votre route vers la Maison Blanche?
Arada zarar görmüş.
C'est un dégât collatéral.
Yani bu karşılıklı bir zarardı, ha?
Juste un dommage collatéral, hein?
Stevens, eğitim zaiyatı dediğimiz türe giriyor.
Stevens est ce qu'on appelle un dommage collatéral.
Sivil kayıplar olmamalı. - Yapılabilir mi, bakacağım. Bir kişi dahi.
Vous comprenez qu'on n'a droit à aucun dommage collatéral.
İkili cinayetin asıl hedefinin, o olduğunu düşünüyorum. Polis burada ikincil kurban olabilir.
Je pense qu'elle était la cible d'un double homicide et que le policier était un dommage collatéral.
İşin iyi yanı.. "Michael'a daha iyi davranmalıyım." diye düşünecekler.
Effet collatéral sympa, ils vont penser, "hé, j'aurais dû être plus gentil avec Michael."
O teminatımdı, tamam mı?
C'était collatéral, ok?
Bak, bana yardım edenlerin yaralanmaları hakkında konuşmalıyız.
Écoutez, on doit parler de toute cette histoire de dommage collatéral.
Raptoru yakalamış olmamın yanında ikincil bir hasar.
Dommage collatéral, bien que, j'ai aussi eu un raptor.
Bunu, Alphonse da verdiği diğer hasarlar gibi silemezdi. Ne kadar silmek istese de.
Pas plus qu'un dommage collatéral, même si Alphonse voulait se persuader du contraire.
İkincil zarar.
- Dommage collatéral.
- Onun adı Martha. İkincil zarar falan da değil, kimse için değil.
Elle s'appelle Martha et non dommage collatéral.
Serseri bir kurşun alt kattan geçiyor ve Bayan Espinosa'da... munzam zarara yol açıyor.
{ \ pos ( 192,230 ) } Donc une balle perdue traverse le plancher et Mme Espinosa devient un dommage collatéral.
Göze alınabilir bir zarardı.
- Dommage collatéral.