Conversations tradutor Francês
1,560 parallel translation
Konuştukça konuşasım gelir.
Je ressens juste le besoin de prolonger les conversations.
Empire State Binası'nın yüzlerce özel konuşulabilecek yeri vardır.
L'Empire State Building a plein d'endroits où les gens peuvent avoir des conversations privées.
Sinemadan çıktıktan sonra yaptığımız konuşmaları ya da dairesinde öylece oturmalarımızı penceresinden dışarı bakmalarımızı.
Nos conversations à la sortie du ciné. Ou simplement le fait de s'asseoir dans son appart, et de regarder par la fenêtre.
Uyuşturucu partilerinin arasında yaptığımız bu küçük sohbetler iyi oluyor.
J'apprécie nos petites conversations entre tes excès de drogue.
Telefon kayıtlarına göre lider o olmalı.
D'après ses conversations téléphoniques, - ce serait lui, le chef.
Komiser Caine. Bu sohbetlerimizi o kadar özlemişim ki anlatamam.
Lieutenant Caine, si seulement vous saviez combien nos conversations m'ont manqué.
Bazı insanlar bu tür konuların rahatça konuşulduğu.... gezegenlere gittiklerini iddia ederler
Certaines personnes disent qu'elles ont voyagé sur d'autres planètes où il ne fait aucun doute qu'elles ont eu de magnifiques conversations sur tout ça.
Küsüp ayrılamadığınız cinsten bir arkadaş. Hep, katılmak istemediğim diyaloglar başlatır.
Il commence toujours des conversations que je ne veux pas avoir.
Milyonlarca konuşmadan biri kardeşim hayattayken yaptığımız...
Parmi les millions de conversations que j'ai eu avec votre frère pendant sa vie...
Biliyorum, son zamanlarda konuşmalarımız hep böyle başlıyor.
La plupart de nos conversations commencent comme ça.
Bu küçük sohbetler hoşuma gitmeye başladı.
Nos petites conversations me manqueraient.
Walid'in kulağına bombalarla ilgili laflar gelmiş.
Walid a surpris des conversations concernant les bombes.
Bana inanmıyorsan, Peter lannone ile olan konuşmaları kaydettim. Kurt Hueig ve Myra Mawk ile olanları da.
Et si vous ne me croyez pas, j'ai des enregistrements de conversations avec Peter lanoni, Kurt Hewig et Myra Mark.
Adamlarım istihbaratı takip ediyor, Gredenko'nun kaybolmadan önceki faaliyetleriyle ilgili ajanslararası kayıtları inceliyorlar.
J'ai mis des agents à l'analyse de conversations, et l'extraction de données de la base inter-agences sur les activités de Gredenko avant qu'il ne disparaisse.
Farkında mısın, seninle her tartışmamız Mike'ta son buluyor?
Toutes les conversations finissent sur Mike.
Telefonlar ve internet sohbetleri için yaşıyorum, anlıyor musun?
Je vis dans l'attente de ses appels et de nos conversations sur le Net.
Birkere söylersen, artık bütün konuşmalar bunun hakkında olur.
Une fois que tu en as parlé, ensuite toutes les conversations tournent autour de ça
Hayır, bütün ciddi konuşmaları yemek sonrasına saklayalım.
Non, gardons les conversations sérieuses pour après le dîner.
Kokteyllerde sohbetleri kestiği bilinir. Ama birinin sadece varlığının sona erişini belgelemiyorum. İnsanların hayat hikâyelerini anlatıyorum.
Ouais, je veux dire, ça a tendance à stopper quelques conversations à des cocktails, mais... je n'écris pas seulement sur la fin de la vie de quelqu'un, je raconte l'histoire de la vie de gens dont le passé est riche,
İki kere sohbet ettik.
Nous avons eu deux conversations.
Kantinde karşılıklı bakışmalar. Ofiste geç saatte buluşmalar.
Les regards échangés à la cafétéria, les conversations tardives au bureau...
Her konuşmamızı, sana anlattığım her şeyi götürüp ona mı yetiştiriyordun?
Toutes nos conversations, tout ce que je t'ai dit, tu lui as tout répété?
Bundan gözü korkuyorsa üzgünüm ama bazı sohbetleri, yalnızca benimle yapabilir.
Je suis désolé qu'il s'en sente menacé, mais il y a certaines conversations qu'elle ne peut avoir qu'avec moi.
Muhabbet ediyorlardı, bir yerlere gidiyorlardı, ve bunun hakkında hiç birşey hatırlamıyorlardı.
Ils ont des conversations et vont dans des endroits, et ne se rappelle de rien à ce sujet.
Biraz yemek, şarap ve güzel bir sohbeti paylaşmak.
Partager un repas, du bon vin, de bonnes conversations,
"Muhabbet diğer ilişkinin doğmasına sebep oldu."
Les conversations font naître d'autres conversations.
"Muhabbet aşkın doğmasına sebep oldu."
Les conversations font naître l'amour.
Ana satıcıyı yakalayabilmemiz için onun tüm ev içindeki konuşmalarını kaydetmemiz gerek.
Notre seule chance de pincer son fournisseur est d'enregistrer toutes ses conversations.
Seninle konuşmak güzeldi.
Nos conversations sont un réel plaisir.
O kadar önemsiz, ortama o kadar rahat uyum sağlayan biri olmalı ki, özel konuşmaları dinleyip, sırları duyduğu halde kimse orada olduğunu anlamasın.
Quelqu'un qui se fond dans le décor, et tellement insignifiant qu'il pourrait écouter les conversations privées et les secrets sans que personne ne se rende compte qu'il est là.
- Benim dinlemediğimi sandığınız zamanlarda kaç tane konuşmanızı dinlediğimi biliyor musun?
Tu sais combien de fois j'ai écouté tes conversations à ton insu?
Patti, senden beni bu tür tek tarafın yararına yasal olmayan konuşmalardan kaç kere korumanı istedim?
Patti, est-ce trop vous demander de me protéger des conversations ex parte?
Her zamanki sohbetimizin biraz dışında.
Cela dépasse les limites de nos conversations habituelles.
Tanışsaydık bilirsin, konuşmalarımızda büyülü bir şey vardı.
Sinon peut-être que... Il y avait quelque chose de magique dans nos conversations, Zia.
Bütün tartışmalarız "iyi" ile bitiyorsa neden kavga etmemizden rahatsızlık duyulsun ki?
Si toutes nos conversations avec eux se finissent par "bien", pourquoi s'embêter à se disputer?
Kayıtları getirmemi mi istiyorsunuz.. .. hem de gizli bir soruşturmadan?
Vous voulez des enregistrements de conversations confidentielles?
Yetkililer telefonunuzdaki mikrofonu açarak sizi ve konuşmalarınızı dinleyebilir.
Les autorités peuvent activer les micros, ce qui leur permet d'écouter vos conversations.
Vay, hiç dörtlü konferans yapmamıştım.
Je n'ai jamais eu de conversations à quatre.
Eğer adamlarıyla arama, konuşma gibi.. hiç bağlantısı yoksa... o zaman polisler, bir dava delili bulamazlar, ve bizde kızları bulamayız.
Sans contacts avec ses complices, pas d'appels, pas de conversations... les policiers n'ont pas d'affaire et nous, on ne peut pas trouver les filles.
Biliyor musun, sohbetlerimizin tahmin edilebilir olmaları çok hoş.
Tu sais, c'est bien que nos conversations soient si prévisibles.
Konuşmamızın ardından, sizi "ödeme bekleniyor" olarak sınıflandırdım.
Considérant les différentes conversations que nous avons eues, j'ai placé votre dossier dans la catégorie "Attente de paiement".
Zihninizde babanızla konuşma yapar mısınız?
Vous avez des conversations avec lui, dans votre tête?
Yoksa sen hep başkalarının... konuşmalarını dinler misin?
Vous écoutez toujours les conversations des autres?
Bu kişi bir sonraki ünite için sohbet eşiniz olacak.
Ça sera votre partenaire pour les conversations basiques de notre prochain cours. Hmm?
Victoria ve ben son zamanlarda konuşuyoruz.
Victoria et moi avons tenu plusieurs conversations civilisées dernièrement.
Ve bilirsin görüşmelerimizin özel olmasını tercih ederim.
Et vous savez, je préfère que nos conversations restent privées.
Bir yerde okumuştum, sohbet için ideal sayı dört kişiymiş.
Vous savez, j'ai lu quelque part que quatre est le chiffre optimum pour les conversations.
Dinlemeyi bilmelisin.
Tu dois pouvoir écouter, de longues conversations dont tu te rappelles.
Yardımcımdır bu gelen.
Pourquoi toutes les conversations ne sont pas comme celle-ci? Ah!
Doğru.
- Fille, oui... ( conversations entremêlées )
Herkese merhaba.
( conversations ) Alors, tout le monde...