English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ C ] / Cowboy

Cowboy tradutor Francês

757 parallel translation
Macar koreograf, harika bir Rus müzisyen. Minnacık bir sineği uzaktan vurabilen bir kovboy.
Une chorégraphe hongroise, un grand bossu qui saute, un cowboy qui tire sur une mouche, petite, petite...
- Sırada Kovboy Shank var. Zale sonra geliyor.
- Cowboy Shank, puis Zale.
İşin içinde bir tek sen varsın, Kovboy Shank yok.
Vous seul êtes impliqué, pas Cowboy Shank.
- Sus ve bu meseleye karışma kovboy.
Taisez-vous et ne vous mêmez pas de ça, cowboy.
Üzerimde silah yok kovboy.
Je n'ai pas de revolver, cowboy.
Biliyorum kovboy.
Je sais, cowboy.
Ben bir iş bakacağız Cowboy. Belki kendimi kurmak.
Je m'engagerai comme convoyeur d'un troupeau pour Sedalia.
Sen gerçek bir kovboy musun?
Es-tu un vrai cowboy?
Evet, bir kovboy olup patronunun kızıyla, yani annemle evlendiği yer. - Çiftliğimin olduğu yer.
Oui, là où il est devenu cowboy et il a rencontré ma mère et c'est là qu'il y a mon ranch.
Bu benim eski kovboy avcım. Hintli ezici.
Tu reconnais ma poigne de cowboy.
- Hala bir cowboy musun, Willie?
Toujours dans les vaches, Willie?
Ratso Rizzo rolünde papazı oynattığım Midnight Cowboy yeni bitmişti ki John Schlesinger kendi versiyonunu yetiştirip benimki banyodayken prömiyerini yaptı.
Ça me rend malade. Quand j'ai fait Midnight Cowboy, avec le vicaire dans le rôle de Rasto Rizzo, John Schlesinger a vite fait sa version qui est sortie quand la mienne était encore au labo.
Red Kit
Lonesome cowboy! Lonesome cowboy!
Wichita Falls KTRN'de Kovboy Ritimleri'ndesiniz.
Cowboy Rhythms, Radio KTRN, Wichita Falls.
# While the band plays a cowboy tune
Pendant que l'orchestre jouera une chanson de cow-boys
Biliyorsun motor olayını.
Hier soir, ils ont arrêté Rufus et Midnight Cowboy.
Bana bir içki ısmarlamaya ne dersin, cowboy?
Tu m'offres un verre, cow-boy?
Neden geldin, cowboy?
Alors, cow-boy?
Yaptığın o şey DEA'da işe yarayabilirdi, ama burada yaramaz.
Cette merde de cowboy que tu nous a déniché pouvais être bon pour la DEA, mais pas ici.
Tamam. Güzel.
- Veuillez suivre ce cowboy.
Kovboy da.
Le cowboy aussi.
Kahrolası bir kovboy.
Un putain de cowboy!
Kiralık katil olur, kovboyculuk oynarsın.
Tu serais un tueur à gages, tu pourrais jouer au cowboy.
Enkom'un gördüğü en iyi programcı ve o buralarda oturmuş uzay kovboyculuğu oynuyor. Tamam, bunu ben hallederim.
Le meilleur programmeur jamais vu, et il joue au cowboy spatial chez lui.
Kovboy Sarayı!
Cowboy Palace!
Hadi, kovboy.
Allez, cowboy.
Ne tür bir film olduğu önemli değildi. Kovboy, savaş... Her şekilde onunlaydım.
Peu importe quel genre de film c'était, cowboy, film de guerre, j'étais avec lui tout le temps.
Bu yüzden silahlı kovboy zırvalığını bana yutturmaya kalkma ; çünkü bana sökmez!
Alors, arrêtez vos conneries de cowboy armé, parce que pour moi, c'est que dalle.
Çocukken hep kovboy olmak isterdim.
je rêvais de devenir cowboy.
Ne oldu ahbap?
cowboy?
Kovboyluğa mı başladın?
T'es devenu un cowboy?
Ben, atından düşmemeye çalışan basit bir cowboy'um.
Je suis qu'un vieux cow-boy qui se cramponne à sa selle.
- İyi misin cowboy?
Ca va, cow-boy?
Biraz geri çekilip, kafasına nişanladım.
J'ai dû jouer au cowboy, je suis passé par-dessus sa tête!
Ben Cowboy. Hazırım.
J'ai capté l'intrus.
Attığını vuran bir kovboya ihtiyacım yo...
Je n'ai pas besoin d'un cowboy merdeux des...
Bir kovboyu tanımanız zor olmaz. Her zaman kırmızı kuşak giyerler.
On peut toujours reconnaître un Cowboy à sa ceinture rouge.
Bir daha asla bir kovboyu iteleme ; çünkü o pezevenk kalbini söküveririz.
N'essaie jamais de toucher un Cowboy... parce qu'on découperait ton petit coeur de proxénète.
Beni bunun için mi buraya çağırdın?
Tu es un Cowboy. Pas un ramasseur de chiens errants.
Hey, iyi oyundu, Kovboy.
- Bonne partie, Cowboy.
Biliyor musun? Buradaki herkese diyeceğim ki iş bilardo oynamaya gelince Kovboy hile yapmayı sever.
Et si je racontais à tout le monde qu'au billard, Cowboy est un tricheur?
- Bir şeye ihtiyacın var mı, Kovboy? - Bak... Evet, git bana biraz sigara getir.
- Tu veux quelque chose, Cowboy?
Temizlik vakti, Kovboy.
- Fin de partie, Cowboy.
Ciddi değilsen bana dokunma kovboy.
Ne touche pas à moins que ça soit sincère cowboy.
Burada, ölü cowboy'lar görüyorum ve bir çok s'kik kızıIderili, Johnny Glades.
- Shale! J "ai 4 cow-boys au tapis et un lndien qu" est pas bien,
Şu kovboy şapkaları ve botlarıyla dolaşan tiplerden sıkılmaya başladım.
J'en ai aussi plutot marre de ces mecs qui se baladent tranquilles avec des chapeaux de cowboy et des bottes de cowboy.
Koduğumun kovboy şapkasıyla ortalıkta dolanıyor.
Se balader avec un putain de chapeau de cowboy.
Çakma kovboylar bir ineğe en yaklaştıkları zaman durup bir Arby's de işedikleri zamandır.
Faire semblant d'être un cowboy... Le mieux qu'ils ont jamais fait qui les rapprocherait du cowboy c'est quand ils se sont arretés pour pisser un coup dans un Buffalo Grill.
Bütün kovboyların sonu böyle oluyor galiba.
Puis ça été la fin des cowboy. Papa!
Haydi, evlat.
Allez, cowboy.
Sen de imzala, cowboy.
Toi aussi, cow-boy.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]