English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ D ] / Danışman

Danışman tradutor Francês

4,637 parallel translation
Yanında avukat ordusu ile geziyor. - Ve özel danışmanı ile. - Bu kötüye işaret, değil mi?
Il a un avocat avec lui et un conseiller.
Tedavi merkezinde danışman.
Conseillère au centre de traitement.
Uyuşturucu satan uyuşturucu danışmanı.
Un conseiller de drogue qui deal. Waouh.
Lily, eksantrik milyarder Kaptan'ın yanında sanat danışmanı olarak çalışmaya başlamıştı.
Lily venait juste de commencer un travail en tant que consultante en art pour l'excentrique milliardaire, Le Capitaine.
Danışman Dedektif olduğunuzu söylediniz, değil mi?
Donc vous disiez que vous étiez des détectives consultants n'est-ce pas?
Muirfield için çalışmaya başladığımda, anneniz benim danışmanımdı.
Votre mère était mon mentor quand j'ai commencé à travailler à Muirfield.
Kadınlığın doğasını daha iyi anlamak istiyorsanız, demişti şairlere danışmanız gerekir.
Si vous voulez en savoir plus sur la nature de la féminité, a-t'il dit, vous devrez consulter les poètes.
Benim hiç danışmanım olmadı.
Je n'ai jamais eu de mentor.
Siz danışmanınız olmadan harika iş çıkarmışsınız.
Vous avez fait du très bon travail sans.
Evet, Lord Laurent'ın hukuk danışmanından gelen yazılı onay.
Une confirmation écrite du notaire de Lord Laurent.
Başkanın özel danışmanı Kumandan Evan Danforth öldü.
Le Commandant Evan Danforth, conseiller spécial de la Présidente, est mort.
Hudson Üniversitesi'nde fakülte danışmanıydım.
J'étais son conseiller à l'unversité d'Hudson.
O dersi aldıktan sonra danışmanına kampüsteki birinden kim olduğunu söylemediği birinden korktuğunu söylediğini biliyor muydun ona takıntılı olan birinden?
Est ce que vous saviez qu'après qu'elle est pris ce cours, elle a dit à son conseillé qu'elle avait peur car quelqu'un au campus- - elle n'a jamais dit qui... mais quelqu'un était obsédé par elle?
Ama danışmanıylabunu erkek arkadaşıyla tanışmadan önce konuştu.
Ah, mais elle a prit un rendez vous avec son conseiller Avant qu'elle rencontre son copain.
Benimle yatamazsın çünkü iş arkadaşıyız ve eski bağımlılık danışmanımsın.
Tu ne peux pas coucher avec moi. Nous sommes des partenaires d'affaire et tu es mon ancien compagnon de sobriété.
Marilyn, Mickey'in seni kriz danışmanı olarak işe almasından endişeleniyor.
Marilyn craint que Mickey t'ai engagé comme conseiller de crise.
Şarkıcının annesi uzun süredir uyuşturucu bağımlısı olan Jolene Barnes'ın aşırı doz uyuşturucu ile intihar etmeden önce ayık danışmanı Dante Rivas'ı vurarak öldürdüğü sanılıyor.
La mère de la chanteuse longtemps utilisatrice de drogue Jolene Barnes est suspectée d'avoir tiré et tué son parrain d'addiction Dante Rivas, avant de faire une overdose, ce qui semble être un meurtre-suicide.
Dayının ayık danışmanını bir an önce onun evine getirmen gerekiyor.
Je pense que tu devrais ramener le parrain de ton oncle chez lui, tout de suite.
Bu sadece benim kusursuz nemlendirilmiş yüzüme atılmış bir tokat değil, aynı zamanda kişisel losyon danışmanıma ve kremcime yapılmış bir hakaret!
C'est une insulte à mon conseiller de lotion personnel et à mon crémeux!
Tijuana'daki bir danışman ile konuştum az önce.
Je viens jute de raccrocher avec le consulat à Tijuana.
Bu yüzden onlar ruhani danışmanım Bryan Medici'ye getirdim.
C'est pourquoi j'ai fait venir mon conseiller spirituel, Bryan Medici.
Ulusal güvenlik danışmanı olarak daha çok kişiye yardım edebiliyorum.
En tant que conseiller à la sécurité nationale, j'aide.
Orada bak. "Danışman".
Juste ici, "consultant."
Danışmanım.
Je consulte.
Richard Parsons, bağımsız danışmanım. Genel Müfettişlik tarafından atandım.
Richard Parsons, conseiller et avocat indépendant choisi par l'Inspection Générale.
Teknik danışmanım.
Je suis le conseiller technique.
Richard Parsons, bağımsız danışmanım.
Richard Parsons. Je suis le conseiller indépendant.
Madem zorlanıyorsun, karşında iki tane evlilik yemini danışmanı duruyor.
Écoute, si tu as des problèmes, tu as deux consultants experts dans les voeux debout juste en face de toi.
Bu şirketin baş danışmanı olarak, tüm bunlara karşı olduğumu tekrar belirtmek isterim.
Comme conseiller principal de cette société, je te déconseille tout ceci.
Ve kazandığımızda, sadece danışmanım olmayacaksın, eğitim senin çalışma alanın olacak.
Et quand on gagnera, tu ne vas pas être ma conseillère, mais l'éducation sera ton domaine.
Illinois Eyaleti, istasyon harcamaları konusunda tavsiyeler yapması için bir danışman görevlendirmiş.
L'État de l'Illinois, dans toute sa sagesse, a pris une consultante pour choisir des casernes à fermer.
- Adam tanık mı, danışman mı? - Kadın.
- Il est témoin ou consultant?
Danışmanımdan öğrendim.
Je l'ai appris par curiosité.
Şehir planlamacısı ve Berkshire il meclisinin gürültü akıl danışmanıyım.
Je suis un urbaniste et le conseiller d'orientation pour le conseil du comté de Berkshire.
Şehir planlamacısı ve Berkshire il meclisinin gürültü akıl danışmanıyım.
Je suis un conseiller urbaniste pour le conseil départemental du Berkshire.
Benim uzman danışmanım var diye sen de mi bir tane alacaksın?
J'ai un expert consultant, donc maintenant tu dois en avoir un aussi?
Danışman aramızdaki sorunları düzeltemez.
Le conseiller conjugal ne pourra pas nous aider.
Kendini şanslı say Saul, Higgins, Başkan'ı ya da Ulusal Güvenlik Danışmanı'nı değil de bizi aradığı için.
Estimez-vous heureux, Saul, que Higgins nous ait appelé sans prévenir le président ou son conseiller à la sécurité nationale.
"Suçluların Danışmanı"
"Le concierge du crime."
Simon danışmanımla Sherry içiyor.
Simon prenait un verre de Xérès avec mon conseiller.
O filmin danışmanıydım.
J'étais consultant dessus.
Bizim için danışman olarak çalışan bir beyin cerrahı vardı.
Il y a avait un neurochirurgien qui travaillait pour nous en tant que consultant.
Araştırmamda danışman olarak çalışmanızı istiyorum.
Je voudrais que vous soyez un consultant pour ma recherche.
Çavuş Jeffries yardımcı danışman olmak için hiç de uygun biri değil.
Sergent Jeffries n'est pas du tout acceptable comme co-conseiller.
Bu Zoe, Yaşam ve İnsanlık İçin danışmanım.
C'est Zoe, euh, mon superviseur pour "habitat pour l'humanité".
Bana liderlik görevi verebileceğini bile söyledi. Takım kaptanı gibi bir şey olabilirim. Yeni gönüllülere danışman olurum.
Elle m'a même dit qu'elle m'avait donné une sorte de rôle de leader où je serais comme le capitaine d'une équipe et superviserai les nouveaux bénévoles.
Tavsiyenizi dinledim. Haiti'deki danışmanıma ulaştım.
J'ai fait ce que vous m'avez conseillé et j'ai pris contact avec ma responsable à Haiti.
Evlilik danışmanım mısın lan sen benim?
Tu es quoi, mon conseiller matrimonial?
Hep danışmanım olmasını dilemiştim, kocasının değil.
J'ai toujours souhaité qu'elle soit ma conseillère, pas lui.
Şehir planlamacısı ve gürültü akıl danışmanıyım. Berkshire İl Meclisi'nde çalışıyorum.
Je suis un urbanisme et le bruit des orientations conseiller..... pour le Conseil du comté du Berkshire.
Susan'dan bir e-mail aldım. Flash kullanmamızı istemiyor. Bu yüzden korkarım ki haftasonu çalışmanı isteyebilirim.
Je viens de recevoir un e-mail de Susan, et elle ne veut pas qu'on utilise Flash... donc j'aurais peut-être besoin que tu bosses ce week-end, j'en ai peur.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]