Davy tradutor Francês
379 parallel translation
Geri dönecek misin, Davy?
"Reviendras-tu un jour, Davy?"
Küçük Davy nerede? Babasıyla batıya mı gitti?
Et où est le petit Davy, qui est parti vers l'ouest avec son papa?
Beni hatırlamıyor musun? Davy Brandon-Springfield.
"Tu ne te souviens pas de moi - Davy Brandon - de Springfield?"
Baban nerede, Davy?
"Et où est ton père, Davy?"
Davy, paramız azalıyor - bulunduğumuz sürece, Smoky Nehri civarından biraz kesim yapabiliriz.
"Davy, nous sommes à court d'argent - à moins de trouver une voie plus rapide que la Smoky River, nous sommes vaincus!"
Davy konuğu Jesson ile işe başlarlar.
Davy se lance avec Jesson dans sa recherche.
Kara Tepelerde - Davy ve Jasson Brandon'a geçmeye gelmiş.
Dans les Black Hills - Davy et Jesson sont arrivés au Col de Brandon
Barut şimşek gibi - kasabada Davy and Jesson arsında savaş söylentileri yayılıyor.
Comme une trainée de poudre, des rumeurs d'un affrontement entre Brandon et Jesson se répandent dans toute la ville.
Senin için gönderdim, Davy, çünkü kavga etmek üzere olduğunu duydum - Bay Jesson ile bir sorun yaşamayacağına bana söz ver.
"Davy, je t'ai fait venir, parce-que j'ai eu vent d'un règlement de compte - Promets moi que tu ne chercheras pas les ennuis avec Mr. Jesson."
Davy ekip patronu yapılır - yol daha kısa güzergahlardan ilerleme kaydeder.
Davy est promu chef d'équipe - et la voie de chemin de fer emprunte le raccourci.
Ben ve Davy California'da Central Pacific'te görev almak için ayrılıyoruz.
"Davy et moi partons pour l'Ouest pour superviser la Central Pacific."
Davy, sen bu tarafa aitsin.
"Tu devrais être de ce côté-ci, Davy."
Ivor Morgan : 3 pound 7.
Ivor Morgan, trois livres sept. Davy Morgan, deux livres cinq.
Böylece sıra Ianto ve Davy'e geldi. Onlar madendeki en iyi işçilerdi ama daha yoksul ve çaresiz işçilerle rekabet edemeyecek kadar çok maaş alıyorlardı.
Ianto et Davy furent donc renvoyés, les meilleurs travailleurs de la mine, mais trop bien payés pour rivaliser avec des hommes plus pauvres, plus désespérés.
Oradan Kanada'ya, Ianto'ya... Ve sonra aşağı, Davy'ye Yeni Zelanda'ya.
Là-bas au Canada chez Ianto, et par ici chez Davy en Nouvelle-Zélande.
Bu ağacı 40 yıl evvel Davy Crockett'in diktiği söylenir.
On raconte que cet arbre a été planté il y a 40 ans par Davy Crockett.
- Elin hepsi Davy Jones'a gitti.
David Jones lui a tout pris.
Russ Jenkins, Davy Crocked'den fazla yerli öldürdüğünü söylüyor.
Russ Jenkins dit que tu en as tué plus que Davy Crockett.
Davy Crockett, eserler.
Davy Crockett- - en entier.
Davy nerede?
Où est Davy?
- Bak. Bu DaveyJones.
Tiens, Davy Johnson.
Davey!
- Davy!
- Merhaba. Ben Davey.
Je suis Davy.
Davy Crockett ile konuşmak istiyorum.
- J'aimerais parler à David Crockett.
- Davy Crockett siz misiniz?
- Êtes-vous David Crockett? - C'est moi.
- Parson!
- Oui, Davy.
- Evet, Davy!
- Emmène-le.
Davy'yi neden rahat bırakmıyorsun?
Laisse Davy tranquille.
- Bu sefer kazandım, Davy.
- Je t'ai eu cette fois, Davy. - Tout était régulier.
- Dua etmeye başla, Davy.
- Prépare-toi, Davy. - Je suis prêt.
39!
Trente-neuf, hein, Davy?
- Hey, Davy!
- Il semble.
- Ben Bowie'yim.
- Je suis Davy Crockett.
- Paltonu getirdim, Davy. - Sürahi!
Voici ton autre veste, Davy, et une carafe.
Evet, doğru, yine de uyusan iyi olur.
Quand même, tu ferais bien de dormir un peu. D'accord, Davy.
- Oh, Davy! Meksika'yı bir bilsen!
Davy, si tu connaissais le Mexique.
Ama genellikle... Genellikle insanlar, Davy.
Ce sont les gens, Davy.
Evet, Davy...
Eh bien, Davy.
Evet, Davy, ben... Nasıl anlatacağımı bilmiyorum, söz bulamıyorum, ama... İyi bir ailem var.
Eh bien, Davy, je n'ai pas... ta facilité pour la parole... mais j'ai une bonne famille.
Crockett? Siz, ünlü David Crockett'sınız!
Vous êtes le fameux Davy Crockett?
Evet, ben Crockett'ım. Bu ismi bana çiftlik sahibi olan amcam takmıştı.
Eh bien, je suis Crockett... et on m'appelle Davy du nom d'un oncle qui n'a pas légué sa ferme à mon père.
Bana, Davy deyin, ayrıca bu gece hiç uyumadım...
Je m'appelle Davy et je ne pourrais pas dormir la nuit en pensant que vous...
- Gidelim mi yani?
Ça suffit, Davy.
Davy, diğer madendekileri davet et.
Davy, va aux autres mines. Invite tout le monde.
- Sus, Davy!
Chut, Davy.
Burada kullandıkları dili öğrenmemiz gerekecek, Davy?
Est-ce qu'il faudra apprendre le dialecte de par ici, Davy?
Nereye gideceğiz, Davy?
Où allons-nous, Davy, à la ville ou au fort?
Davy...
J'aimerais...
O, Tennessee'den gelen Davy Crockett miydi?
Lui, c'était David Crockett du Tennessee? Oui, m'sieu, et je devrais le savoir.
40 mil mesafede bile tanırlar.
Colonel Davy!
Davy! Paramı geri kazanma şansı istiyorum.
Je veux récupérer mon argent.