English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ D ] / Dağıl

Dağıl tradutor Francês

6,919 parallel translation
Şimdi de evlere dağılıyoruz.
Là on rentre.
Dağılırsak hayatta kalma şansları artar muhtemelen.
Nous aurons probablement plus de chances de survivre si nous sommes tous séparés.
40. kattan buraya kurgusal edebiyat bölümü dağılınca gönderildim.
Je viens d'arriver du 40ème étage après le remaniement de la division Littérature-Fiction.
Dağılın!
Ce groupe a ordre de se disperser!
Onu göremiyorum. Dağılın çocuklar. Etrafı kolaçan edin.
Les femmes ne comprennent rien à notre boulot, laisse tomber.
Çevreye dağılın.
Couvrez le périmètre.
Pekala dağılın.
Bien. Dispersez-vous.
Yarı yatık pozisyon vücut ağırlığının geniş alana dağılmasını anüs ve testislere daha iyi kan akışını sağlıyor.
Une position semi-inclinée permet une plus large distribution du poids, et par conséquent un meilleur flux sanguin vers l'anus et les testicules.
Banyankorusu'nun kökleri kilometreler boyunca bu bataklık ile bağlantılı her yere dağılmıştır.
Les racines du ficus géant s'étendent sur des kilomètres dans toutes les directions, et connectent le marais tout entier.
Dağılın, dahi mucit geliyor.
Dégage, le génie qui a inventé les caleçons moulants.
Angela'nın davası Openshaw kefaletle çıkmadan önce dağılmıştı.
Le dossier d'Angela prenait l'eau avant même la disparition d'Openshaw.
Elimizde dağılan bilgiyi arayan bir Avrupalı ekip var,... ama şu ana kadar bu adamlar, saman altından su yürütüyorlar.
On a eu l'équipe européenne qui a jeté un oeil à l'information qu'ils ont reçu, mais jusqu'ici ces gars la joues perso.
Biliyorsun, güneydeki köşk dağılıyor falan.
Tu sais avec les manoirs du sud tombant en ruines.
Hayır, çok ucuz bir kalem, biraz güç uygulayınca dağılıyor.
Non, c'est le crayon qui est de mauvaise qualité! Continuez...
Şimdi dağılın!
Maintenant, dehors!
Sonra da grup dağılıverdi.
Oui, le groupe s'est séparé...
Eğer şekeri sapın daha arkasına koyarsan ağırlık eşit olarak dağılacaktır ve işte bunun gibi...
Je dis ça, je dis rien, un peu plus loin sur le manche, le sucre est mieux équilibré, et tu peux l'envoyer, juste comme...
Dağılın ve Kuvira'yı arayın.
Dispersez-vous et trouvez Kuvira.
- Astım ilacını kullandığında dikkati dağılıyor.
Il est distrait quand il utilise son inhalateur.
Derhal dağılın, yoksa bir şekilde sizi dağıtırız.
Dispersez-vous immédiatement, ou nous nous en chargerons par tous les moyens nécessaires.
Wally'nin bir ilişkisi vardı ve bunu bitirmek istediğinde, Natalie ona göz dağı vermek istedi ve ona mesajını köpeğini zehirleyerek verdi.
Wally avait une liaison, et quand il a voulu y mettre fin, Natalie l'a joué Glenn Close et a empoisonné son pauvre chien pour faire passer un message.
Ve bunlar sadece tavsiye dağının görünen ipuçları.
Et c'est juste le sommet de l'iceberg.
Hızını geri kazanman için uğraşırken Farooq'un dikkatini dağıtmak için.
Pour détourner l'attention de notre intrus pendant qu'on travaillait pour récupérer ta vitesse.
Onu dikkat dağıtmak için mi kullandın?
Tu l'as utilisé comme une diversion?
Sana verdiğim pazarlama tablosunu takip et çöreklerin her yere dağıtılır.
Je n'ai jamais pensé que ça me ferait gagner de l'argent. Bien, suit les cours de distribution et de marketing que je t'ai donné, et tes viennoiseries seront partout.
Dikkatimi dağıtmaya mı çalışıyorsun, Harvey?
Tu tentes de détourner mon attention de l'objectif, Harvey?
Yine aynı şeyi yaptım Dag.
Je l'ai encore fait, Dag.
Senin asıl düşünmen gereken konu dağ faktörünü halletmek.
Nous devons nous inquiéter uniquement des effets de résistance de la montagne.
Göç gemisini Weather Dağı düşürdü yani.
Le Mont Weather a causé le crash de l'Exodus.
Weather Dağı yapılırken bu kadar dayanması planlanmıyordu.
Mont Weather n'a pas été construit pour durer aussi longtemps.
Weather Dağı'ndaki çocukları kurtarmak için geri geleceğiz.
On reviendra pour sauver le enfants à l'intérieur de Mount Weather.
Weather Dağı'ndaki arkadaşlarımıza böyle mi yardım edeceğiz?
Est-ce la meilleure façon d'aider nos amis à l'intérieur du Mont Weather?
Bundan kârlı çıkan dağ adamları olur.
Cela n'aide que l'homme des montagne.
Bence göbeğim dikkatleri yüzümden dağıtır.
Le ventre détournera l'attention de mon visage.
Paranın dağıtımını nasıl yapacaksın?
Tu vas faire quoi de ta part?
Hunter Gabriel Soto'nun idari asistanının dikkatini dağıtarak iyi bir iş çıkardı.
Hunter s'est bien débrouillé pour distraire l'assistante de Gabriel Soto.
Bu dağınıklılığı toplayacaksın.
Tu dois nettoyer ce bordel...
- Mürettebat için bir dikkat dağınıklığına ihtiyacımız var.
On doit distraire l'équipage.
Bay Pratt,... Illinois Kane İlçesinde tohum dağıtıcılığı üzerine bir tekeliniz mi var?
M. Pratt, avez-vous le monopole de distribution de graines au Comté de Kane? Ce n'est pas un monopole.
Dağıtımcı barıma geldiğinde aldım.
Je l'ai eue par le distributeur de mon bar.
- Biraz dikkatim dağılmıştı. - Yani adamını yakaladın.
- Vous l'avez.
Ev dağıtılmamış.
L'endroit n'était retourné.
Hapishanede terbinafin dağıtmıyorlar.
ils n'ont pas de terbinafine à l'infirmerie de la prison.
Eyaletteki tüm ilkokul öğrencilerine ücretsiz tablet dağıtmak için bir plan.
Un plan pour fournir des tablettes à tous les élèves de primaire dans l'état.
Yazılımımı yardım paketleri dağıtmak için değil, bomba atmak için kullandıklarını biliyorum.
Je sais que c'est mon logiciel qu'ils utilisent pour larguer des bombes, au lieu de colis d'aide.
Fakat hava bükücülerin oldukça çok eksiği olduğu ortaya çıkar böylece Bolin de onları dağ tepesinde gizli bir eğitim tesisine getirir. Burada onlara kadim, meyve fırlatma ve kazıkta dengede durma sanatlarını öğretir!
Il s'est averé que les recrutés n'étaient pas vraiment au top, donc Bolin les a emmené dans un camp d'entraînement, où il leur a appris l'art ancien du jeté de fruits, et du balancé de baton!
Onunla konuşup, dikkatini dağıtacağım ve fırsatım olursa etkisiz hale getireceğim.
Lui parler, essayer de lui faire voir la lumière, puis le désarmer si j'en ai l'opportunité.
Ve pazartesileri "L.A. Seksi" nin baskısı hazır olunca sabah 3 : 00'dan 6 : 30'a kadar tüm kutulara dağıtıyorum.
Et le lundi, quand le "L.A. Sexy's" est imprimé, je le livre dans les boîtes aux lettres entre 3h et 6h30 du matin.
Problemlerimi yönetime taşıdım ama sesimi kıstılar, o yüzden ben de insanlara bunu dağıtıyorum.
J'ai exposé mes problèmes à l'administration mais ils m'ont ignoré, alors j'en informe les gens.
Leyla sadece buz dağının görünen kısmı dostum.
Leyla n'est que la partie émergée de l'iceberg mon ami.
Önce laboratuvarını dağıtıp, okuldan atıldın.
Pas avant d'avoir détruit son labo, - et de vous être faite virer de l'école.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]