De buluş tradutor Francês
380 parallel translation
Benimle Créon Paris'de buluş.
Rencontre-moi au Crillon, à Paris.
Benimle 11'de Lafayette Caddesi'nin köşesinde buluş.
Rendez-vous au coin de la rue Lafayette, à 11 heures.
Evet, saat dörtte benimle Clyde Sokağı kilisesinde buluş.
Vraiment? Retrouve-moi à l'église de Clyde street à deux heures.
Benimle Pigalle'de buluş.
Rendez-vous au Pigalle.
"Kelly, yarın gece saat 23.00'te benimle Roaring 20s'de buluş."
"Je vous attends demain soir, à 23 h au Roaring Twenties."
- Benimle CHez Nous'da 1 1'de buluş.
- Nous nous retrouverons au Chez Nous.
Dinle benimle burada saat 5'de buluş tamam mı?
Prends-moi ici à 5 heures.
Benimle Flatbed'de buluş!
Retrouve-moi à Flatbed!
Büyük İtalya Cafe'de buluş onunla.
Donne-lui rendez-vous au Café Grand'Italia.
Bizimle Hue'de buluş.
Venez nous rejoindre.
Geceyarısı benimle Londra Köprüsü'nde buluş.
Retrouvez-moi au pont de Londres ce soir.
Benimle Nakil Odası 2'de buluş.
Salle de téléportation deux.
Bizimle arakesit 41'de buluş.
Rendez-vous à l'intersection 41.
BİR SAAT SONRA BENİMLE SMOLENSK KİLİSESİNDE BULUŞ.
RETROUVE-MOI A L'EGLISE DE SMOLENSK DANS UNE HEURE.
Sherwood'da, darağaçlarında Robin'le buluş.
Rejoins Robin au gibet de Sherwood.
Hiç de ödül taşımayan bu buluş, beraberinde bir kesinlik getirdi :
Le moindre indice a son importance.
Benimle "Melek Cebrail" de buluş.
T'as qu'à y penser.
Bunları yapınca, Pompeius kapısında bizimle buluş.
Cela fait, rendez-vous au portique de Pompée.
Sonra Kopenhag'daki Havnegade'de saat 1'de benimle buluş.
On se retrouve à Havnegade à 1h du matin.
Benimle Albert Oteli'ndeki barda buluş.
Retrouvez-moi au bar de l'Albert Hotel.
Genç, hoş biriyle nefis bir tropikal gecede... buluş dedim diye mi?
De vous demander de voir une jeune personne par une belle nuit tropicale?
Çıkıp arkadaşınla buluş. Ne istersen yap...
Va donc voir ton copain de- - quoi que ce soit que tu ailles faire.
Ben alabalıkçıyım, ama bu parlak bir buluş, deneyeceğim.
Je suis pêcheur de truite, c'est un nouveau truc que j'essaye.
Pasteur'ünkü kadar önemli bir buluş yaptınız.
Votre découverte est aussi importante que celle de Pasteur.
Bir film, başka bir buluş, başka bir yalan.
Oui, c'est un film ou un mensonge de plus!
Kaptan aşağıya ışınlandıktan sonra benimle taşıyıcı odasında buluş.
Venez en salle de téléportation après le départ du capitaine.
Rollin'le buluş ve ben dostumuzu ekerken sen de ona başlamasını söyle.
Dis à Rollin de commencer pendant que je sème notre ami.
- Benimle toplantı odasında buluş.
- Venez dans la salle de briefing.
Ama size anlayabileceğiniz paralel bir şey söyleyeceğim. Eğer birilerine buluş ve deney bahşedilmemiş olsaydı o zaman bu gece ki yemeklerinizi mağarada yiyor olacaktınız. Kemikleri yere serpecektiniz sonra da ellerinizi hayvan derisine silerdiniz.
Si des hommes ne s'étaient pas consacrés... à des recherches, des expériences... vous prendriez votre dîner dans une caverne... jonchée d'os... et vous essuieriez vos mains à des peaux de bête.
Bilimsel ve teknolojik açıdan büyük bir buluş.
C'est vraiment de nouveau dans la science et la technologie.
Benimle köprünün diğer tarafında buluş. Birisi onunla gitsin.
Reprenez-moi de l'autre côté.
Bugün 8'de benimle burada buluş. Parayla.
On se retrouve ici à 20 h. Apportez l'argent.
Evet. Bir şişe viski al ve cumartesi günü benimle burada buluş.
Achète une bouteille de whisky et viens ici samedi.
Saat 4'te Özgürlük Anıtı'nda kız arkadaşınla buluş.
Une femelle cherche a vous rencontrer a la Statue de la Liberté a 4 heure.
İş arabasını al ve benimle Armitage and Lincoln'da buluş.
Prends la voiture de la boîte et retrouve-moi à l'Armitage et Lincoln.
Aman Tanrım, ne de büyük bir buluş!
Quelle révélation!
Segili Mac buzdolabını hayatta görmek istiyorsan benimle havaalanın batı kanadında buluş hangar 13.
"Cher Mac, si tu veux revoir ton frigo vivant," "RDV à l'ouest de l'aéroport, hangar 13."
Benimle Chelsea Otel'de saat beşte, 906 nolu odada buluş.
Rendez-vous au Chelsea à 17 h, chambre 906,
Bu gece, saat 10.00'da, Kalıbı 2 milyon dolar karşılığında geri almak için bizimle tapınakta buluş.
À 22h, apporte 2 millions $ au temple en échange de la bande.
Bu araba dolusu ganimeti saraya geri götür ve gece yarısı benimle burada buluş yanında on asker, linç için can atan bir insan topluluğu ve bir de portatif darağacı getir.
Rapporte la brouette de butin au Palais et rejoins-moi ici à minuit... avec dix soldats, une foule avide de lynchage et un petit gibet portatif.
Kandar kalesinde önemli bir buluş gerçekleştirdiğime inanıyorum.
Je crois avoir fait une découverte importante au château de Kandar.
Birinci Zırhlı Tümeni... seyyar savaştaki en son buluş. Bu tümenlerden sadece biri... iki buçuk Rus tümeniyle altı Çin tümenine eşit.
Dans la guerre de mouvement la 1 ère de cavalerie vaut 2 divisions russes et jusqu'à 6 divisions chinoises
Finansman çevreleri şirketin bu buluş üzerine tutunduğunu biliyordu ve sizin soygununuz da bize fazladan 6 ay kazandırdı.
La société a été estimée en fonction de cette nouvelle découverte. Votre vol nous a offert six mois de recherches.
Rıhtımda çalışan işçilerden biri buluş.
Un ouvrier de l'usine de poissons a trouvé le corps.
O, bir buluş, hem de çok sıradışı bir buluş!
Ce n'est qu'une invention extraordinaire.
Andy, kutudan mühimmat al. Bizimle poligonda buluş.
Andy, tu prends des munitions dans le coffre et tu nous rejoins au pas de tir.
Benimle büyük balığın yanında buluş.
Rejoins-moi près de l'aquarium
" Gri Hayalet, benimle bu gece Gotham Sanat Okulu'nda buluş.
" Gray Ghost, retrouve-moi aux Beaux Arts de Gotham.
- Benimle Eagle's Cape'te buluş. - Gitmiyorum.
Retrouve-moi á la Grotte de l'Aigle.
" Benimle saat 0300'te ışınlayıcı odası 3'te buluş.
"Salle de téléportation trois, à 19h00. C'est important."
Eğer atlatmazsa, medikal bilim büyük bir hızla ilerliyor. Her an büyük bir buluş yapılabilir.
Sinon, la médecine fait de tels progrès que le remède ne saurait tarder.