Defalarca tradutor Francês
2,683 parallel translation
Juan, bunu defalarca tekrar etmelisin.
Juan, il faut que tu intègres ça une fois pour toute.
Kendimi cesaretlendirmek için bu cümleyi defalarca söylerdim.
Je me le répétais sans cesse pour me donner du courage.
Sanırım kullanıma göre defalarca yeniden oluşturulmuşlar ve bugün bile, su geri dönüşüm planları için duyurulmuşlardı.
Ainsi, maintes et maintes fois, on devine que leur utilisation a été redéfinie, et même à ce jour avec la récupération d'eau qui a été annoncée.
Onlarla defalarca yattım.
On avait des relations.
Evet, Bay Bash defalarca bunu tekrar ederek elinizden geleni yapsanız da, öyle yapmalarını söylüyorum.
Oui, M.Bash et ceux malgré vos efforts pour continuer à le dire encore et encore.
Defalarca haplarını yutmadığını yakalamıştım.
Je l'ai pris sur le fait plusieurs fois à ne pas prendre ses pilules.
Ayrıca Quebec civarındaki ATM'lerden son birkaç ayda defalarca para çekmiş.
Des retraites aux distributeurs... partout au Quebec.
Düzgün yapana kadar defalarca.
Tant qu'on réussit pas.
Defalarca kez kılıçtan geçirilmiş.
S'enfuyant les armes à la main.
Defalarca dosyalara baktım ama sorun olan kısım ;
J'ai pas arrêté d'y travailler. Je sais pas quoi chercher.
- Bunu defalarca konuştuk.
- On en a déjà parlé tellement souvent.
Evet, ama son yıllarda defalarca başvurduk. Görüyorsunuz.
On a déjà déposé plusieurs demandes ces deux dernières années, comme vous pouvez le voir.
Saunders, St. Clair için bir kez para taşımayı kabul etmiş. Bence bunu defalarca yapmıştır.
Si Saunders a passé de l'argent une fois, il a dû le faire plusieurs fois.
Bunların çok daha fazlasını çekerdim ve annemler defalarca bana elektrik vermezdi.
J'aurais chopé des super séquences et je me serais moins fait taser.
Kafasına aldığı darbe sonucu ölmüş. Görünüşe göre, boru veya sopa gibi ağır silindirik bir şeyle defalarca vurulmuş.
Si The Cape continue à te prendre au dépourvu, t'as pas besoin de moi, mais d'un miroir.
Sol şakağına defalarca ağır bir cisimle vurulmuş.
Elle a dû être matraquée sur la tempe gauche.
Defalarca karısını dövmüş, kadın da kızı Kristi Anna'yı alarak adamı terk etmiş.
Il a battu sa femme une fois de trop, alors elle l'a quitté et pris leur fille, Kristi Anna, avec elle.
Teşkilat daha önce defalarca çok fena sıçtı.
Le service a été royalement baisé plusieurs fois.
Kraliyet hükümeti, defalarca işkence ortaklığını reddetti.
Il est un fait : le gouvernement a toujours nié être complice de la torture.
Evet, yıllardır defalarca söyledin.
Tu l'as déjà dit, au fil des années.
Bunu kendime defalarca soruyorum ve sanırım cevap "evet".
Je me suis souvent posé la question. Je crois que oui.
Hayır, bütün çatalları defalarca kontrol ettim.
J'ai vérifié deux fois les circonvolutions.
Limburg'a defalarca gittim.
Oui, Limbourg... J'y suis allé quelquefois.
Evet, aynı ihbarlardan defalarca geliyor ama hepsi de asılsız çıkıyor.
- Ça arrive chaque année. C'est rien.
Seni defalarca en iyi arkadaşım olarak gösteriyorum.
J'écris plusieurs fois que t'es mon meilleur ami. Homme...
Seni defalarca aradım.
J'ai pas arrêté de t'appeler.
Peşlerine düşüp onları defalarca yenilgiye uğratın!
Poursuivez-les et écrasez-les le plus possible!
Alex, sana defalarca Bölüm'den çıkman için fırsat verdim ama sen hiçbirisini kullanmak istemedin.
Je le voulais avant la mort de Jaden. Je te l'ai proposé plusieurs fois, mais tu ne voulais pas.
Grey's Anatomy'nin her bölümünü defalarca izledim.
J'ai suivi tous les épisodes de Grey's Anatomy.
Bunu defalarca ama defalarca yaptım.
Cette procédure est habituelle. - C'est bientôt fini.
Erkek gibi davranman için sana defalarca şans verdim.
Je vous ai donné toutes les chances pour faire ça.
Defalarca tecavüze ve işkenceye uğramış.
Elle a été violée et torturée.
Defalarca uyarıldı.
Encore et encore.
Kenney'nin annesi, milletin içinde oğluna defalarca vurduğu için gözaltına alınmış.
La m re de Walter a perdu sa garde pour l'avoir frapp plusieurs fois en public.
Defalarca vurdum. Aynı babam gibi!
J'ai continué à lui taper dessus, encore et encore, tout comme papa!
Tanrı sana birçok şans verdi ama sen onu defalarca hayal kırıklığına uğrattın.
Dieu t'a donné bien des chances, et tu le déçois à chaque fois.
Sana ulaşmaya defalarca denedim.
Et j'ai essayé de te joindre de nombreuses fois.
Aynı şarkıları defalarca dinledikten sonra... Saat kaç oldu?
Et après avoir entendu la même chanson encore et encore...
Çünkü, şarkının sözleri "Alsam Jessie'nin kızı" idi ama sen defalarca "Olsam Jessie'nin kızı" dedin. Yani bu şarkının benim için farklı bir anlamı var ki Tanrı seni korusun, bana fazlasıyla uyuyordu böylesi.
J'ai trouvé ça intéressant, la phrase "j'aimerais avoir la copine de Jessie" revient souvent, alors que tu as dit "j'aurais aimé être la copine de Jessie".
Kasetleri defalarca izledim.
Je veux dire, j'ai regardé les bandes une douzaine de fois.
Size karşı defalarca yenilmesine rağmen vazgeçmedi değil mi?
Perdre ne l'a pas dissuadée de se présenter plusieurs fois.
Defalarca bağlantı kurdum.
- Je l'ai déjà fait.
Belki defalarca sapın samana karıştığını görmüşümdür.
J'ai vu ça tellement de fois, des enflures qui s'allient entre elles.
Walden'in içine düştüğü bela benim. Hem de defalarca.
Je suis le problème que Walden a eu plusieurs fois.
Hamilelik yüzünden defalarca işimiz aksadı. Ida doğurdu.
C'est pas un secret que la rédaction a été frappée par une épidémie de grossesses.
Sabah sizi defalarca aradım.
J'ai tenté de te joindre de nombreuses fois, ce matin.
Amirlerimi etkilemek için Her patikayı defalarca kontrol ederek Ve her olasılığı eleyerek
Tu sais combien de nuits j'ai passé à revérifier chaque circuit pour impressionner mes supérieurs en affinant les filtres?
Kişisel olarak, defalarca Arthur Campbell'e telefonla ulaşmaya çalıştım.
J'ai voulu joindre Arthur Campbell au téléphone plusieurs fois.
Defalarca.
Encore et toujours.
Defalarca ama defalarca o yastığa osurdum en az 200 kere falan saatlerce sonra kendime, şimdi bunu koklayayım, dedim çünkü bütün gündür üzerine osuruyordum.
J'ai pas arrêté. Toute la journée, sans arrêt. Au moins plus de 200 fois.
Bana doğru gelirken zaten ne diyeceğimi anlamıştı, ve ben defalarca onu bu hale getirmek için neler yapmış olduğunu hep merak etmiştim.
Elle était déjà comme ça la première fois. Quelqu'un d'entier. Et je me suis demandé, plusieurs fois,