Defence tradutor Francês
33 parallel translation
Sert çocuk. Nefsi müdafaa!
Self-defence.
Jane's Defence Dergisi, toplu kopyalar.
Hebdomadaire Jane's Defence, exemplaires reliés.
Kendini savunma eğitimi veriyordu.
Il est formé en self-defence.
- Defence, Ohio'da bir ilçe ve başkanımızın seçilmesini sağlayan ilçe o oldu.
Defiance est le Comté de l'Ohio qui a élu notre Président.
O neyi tavsiye ediyor, kendini savuma?
Qu'est ce qu'il conseil, self-defence?
Biz, Savunma'yız.
Nous sommes Defence.
Defans yok.
Aucune défence.
Astro-Araştırma ve Savunma Bölümü.
L'Astro-lnvestigation et Service de Défence.
The defence attorney is supposed to represent the accused, not the state!
Vous ne saisissez pas.
Çünkü bu oldukça zorlayıcı bir savunma olacak.
Bien, cela fera là une défence irrésistible.
Şey dışında, kendini koruma.
Sauf en cas de self-défence.
- Eğer açıklamama... - Aman ne hoş.
- Oh, bien, voila la défence.
Savunma Bakanlığı bağlantısı mı yoksa karısı olarak mı konuşuyorsunuz?
Vous dites ça comme liaison avec la Défence ou sa femme?
Görünüşe göre kendin için bir terfi yolunda savunmuşsun.
{ \ pos ( 192,250 ) } Et ta défence t'a apporté une promotion.
Vücut savunmaları sıfırda.
Elle n'a plus aucune défence.
Son şahidimizi çağırıyorum.
En tant que dernier témoin, la défence appelle...
- Evet! Duydunuz mu savunma?
- Yeah, t'endends ça la défence.
Papa ( 11. ) Innocent hiristiyanlığı savunmak için 300 bin düka topladı.
Le pape de Rome, Innocent XI a recueilli 300 000 ducats pour la défence du christianisme.
İhbar onun savunmasını destekliyor.
Le tuyau soutient sa défence.
Savunma jüri duruşması için...
La défence s'inquiète qu'un jury entende...
Siz şu an da kendi savunmanızı yapıyorsunuz.
Vous auriez à faire un témoignage dans votre propre défence.
"Önemli bir Savunma Bakanı olarak..."
En tant que ministre de la défence
Bu füze savunma sistemi hiç bir füzeyi vuramadı.
C'est un système de défence, qui ne pourrait heurter aucun missiles.
Ayrıca avukatı tam tekmil bir itiraf yapmasına izin verse bile fark etmez. Dokuz tecavüz kurbanı kürsüye çıktığı takdirde jüri Annette Raber'a hüküm giydirmek yerine madalya verecektir.
Et même si son avocat la laisse nous donner des aveux complets, quand la défence appelera les neuf victimes des viols à la barre, plutôt que condamner Annette Raber, le jury lui donnera une médaille.
Rottmayer savunmasında daha önce bulunmayan bir yön geliştirdi.
Rottmayer a développé un nouvel angle à sa défence qui n'était pas là avant.
Meşru müdafaaya inandık diyelim.
Disons que c'était de la légitime défence.
Kendimi savundum.
Légitime défence.
Kendimi savunduk.
Self-defence.
Kılıç öldürmek için değil insanlara yardım etmek içindir, Kamiya okulunun temel edindiği sözdür bu.
Cette épée n'est pas pour tuer. Pour aider les sans-défence la devise de Kamiya Kasshin-ryu.
Beni savunmak zorunda değilsin Ollie.
- Taisez-vous. Tu n'as pas à prendre ma défence, Ollie.
Sergei bunu koruma sistemleri üzerinde denemek istedi, ki bu çok kötü olur, özellikle devre dışı bırakacak tek kişi ben olduğumdan beri.
Sergei voulait l'utiliser pour les systèmes de défence. ce qui pourrait être très mauvais, surtout que, je suis l'un des seuls à pouvoir le désactiver.
Peki ya biri Keeler ile ABD Savunma Bakanı'nın 17 Aralık'ta Pakistan'a yasadışı drone saldırısı hakkında görüşme yaptıklarını ve Keeler'ın şantaj için o görüşmeyi kayda aldığını biliyorsa?
Que se passerait-il si quelqu'un savait que le 17 Décembre Keeler et un Secrétaire de la Défence s'étaient rencontrés pour parler d'une frappe illégale de drone au Pakistan. et que Keeler l'avait enregistré pour faire du chantage?