Deli bu tradutor Francês
2,136 parallel translation
Aynı bünyedeki birinin olabileceğinden dört kat daha fazla deli bu.
Ce petit bout de femme est complètement taré.
- Deli bu.
Elle est cinglée.
Deli bu kız.
Elle est folle.
Bence deli bu.
Je crois qu'elle est alcoolique.
Bunu kendine söyleyip duruyorsun ama bu kuralların sanki bir deli ceketi giymek gibi.
Voile-toi la face. Tu te mets des oeillères, mon vieux.
Bu da beni tamamen deli yapar.
Ce qui fait de moi un dingue.
Nasıl bir sihir, bu deli çocuğun modelini bozdu, bilmek istiyorum. İlk tahminim.
nous pourrions très bien découvrir ce qui l'a tué.
Bu arada "deli çocuk", yakışıksızdı.
Elle est super littérale?
Bu sorgulamayı, niye Sweets'in yürütmesine izin verdin? Deli adam, deli doktoru, fazla zeka gerekmiyor.
J'ai été frappé par un autre participant qui a eu une réaction extrême à l'exercice de léchage du sol.
Bu adam deli.
Il est dingue.
- Bu çok saçma. deli insanlar hayaletlere inanır.
C'est ridicule. Il n'y a que les fous pour croire aux fantômes.
Deli misin sen? O yük bu tarafa gidecek.
Jorge, tu es taré?
Tamam, deli ama yanılıyor demek değil bu.
D'accord, il est dingue, mais ça ne veut pas dire qu'il a tort.
Bu herif deli.
Ce type est dingue.
Bu ülkeyi İngiltere'ye sattığımı söylüyorlar. Fransız Cumhuriyeti'ne karşı, deli İngiliz Kralı'ndan yana olduğumu söylüyorlar.
Ils disent que j'ai vendu ce pays à l'Angleterre, que j'ai pris le parti d'un roi fou aux dépens de la république française.
Bu beni deli ediyor.
Ca me rend dingue.
- Efendim? Sadece diyorum ki, bu yıl için benim deli kontenjanım doldu.
J'ai eu ma dose de toquées cette année.
Bu manyağın bile hakkından geldin ve o, bir sürü farenin ortasında kalmış bir kediden bile daha deli.
Tu es même plus fou que ce pauvre cinglé, et il est plus fou qu'une chauve-souris frugivore dans un champ de fraises.
Bu seni de deli etti mi?
Est-ça vous rendent fou, trop? - Non.
John Ellis! Bu adam deli.
Ce type est cinglé.
- Deli mi bu adam?
- Mais il est fou où quoi ce mec?
Bu kadar deli dolu numaraların olduğunu bilmiyordum.
Tu as des mouvements loufoques.
Deli kısmı gibi gözüküyor bu.
Voilà, pour son côté cinglé.
Yahu, bu deli oğlan yine geldi yahu.
Tu sais ce jeune fou, il est revenu.
O yüzden, bu kanıtların hatrına, bana deli muamelesi yapma.
Donc dans ce sens, dites moi que je ne suis pas folle.
Kaptan, bu kadın deli.
Il lui manque une case.
- Bu o deli ve kocası değil mi?
- C'est la folle et son mari?
Bu piyano beni deli ediyor.
Ce piano me rend folle!
Bu deli saçması zırvalıklarını bölmek istemezdim ama dediğin kadar harika olmamalı. Çünkü seni hatırlamıyorum.
Ca m'emmerde d'avoir dû déranger ton petit monde de cinglée mais ça n'a pas du être si génial que ça parce que je ne me souviens pas de toi!
- Bu kasabayı seviyorum! Ne hikmetse, Akron, Ohio'da onun için deli olan insanlar vardı.
A Akron, pour une raison obscure, c'était la folie.
Siz Cajun manyakları insanları deli etmeye bayılırsınız. Bu mudur yani?
Un névrosé qui aime se foutre de la tête des gens?
Deli mi bu kız?
Elle est folle?
Mahalleye yeni tasinan cocuklardan biriyseniz ve bu deli iyilik...
Vous êtes nouveau, les trucs dingues sont pris.
- Bence bu ses beni deli edecek.
Je devine... La voix de ce type commence déjà à me rendre fou.
Bu şey beni deli ediyor!
Ça m'emmerde, ton truc.
Bu adamların yarısı deli diğer yarısı da bir beşlik borç istiyor.
La moitié des gars sont fous, l'autre moitié veut emprunter 5 $...
Bu sadece stajla ilgili değil. Neden bahsettiğimi biliyorsun. Evet Phyllis, bildiğim tek şey ona deli olduğum.
En premier lieu, ce stage cet été est l'opportunité d'une vie...
"Öğlen yemeği servis edilecektir." Bu sürtükler deli mi ne?
Déjeuner offert. " Elles sont pas cinglées?
Bu Deli yapmış olamaz.
- Le fou n'y est pour rien.
Seth! Bu deli yanına yaklaşmamıza izin vermiyor.
Seth, cette camée ne nous laisse pas nous approcher de cette chose.
Ve çok şanslısın ki, bu tip deli saçmalarının, para edebileceği, tek bir meslek var, o da filmcilik.
Tu as de la chance parce que, dans le cinéma, on peut être complètement barge et faire fortune.
Bu kadın beni deli ediyor. Evet.
- Elle me rend dingue.
Bu sadece yediğin meyveden sandığın deli saçmaları, şu an dinlemek istemiyorum.
Tu parles comme un mec sous fruits. Je suis pas d'humeur.
Çocuğunun hayatı için savaşan bu deli, gıcık anne olmasan, sen, sen olmazsın.
T'as besoin d'être cette mère qui se bat pour la vie de sa fille.
Madem o kadar büyütecek bir sey yok, arkanizdan kosup geldigimde neden bu herif bana deli gibi bagirip bagaja tikti?
Et si c'est "pas si grave", Pourquoi, alors... il a hurlé comme un fou et m'a jeté dans le coffre?
Biraz ahenk katalım ortalığa, bu sessizlik deli etti beni.
Musique! Ce silence me gonfle.
Bu havada dışarı çıkıyorsan, o zaman deli olduğunu düşünürüm.
Essayez de sortir d'ici, je pense que c'est de la folie
Bu tam bir deli saçması.
Ça fait froid dans le dos.
Bak söylemedi deme bu adam var ya, sana deli oluyor.
Laisse-moi te dire, ce gars-là est fou de toi.
Bu hâle gelebilmek için deli gibi çalıştım.
j'ai bossé dur pour en arriver là.
Lütfen! Bu deli sapıklar neyin peşinde böyle?
Qu'est-ce qu'ils nous mijotent, ces espions du dimanche?