Dersin tradutor Francês
29,824 parallel translation
Benim yanıma taşınmaya ne dersin?
pourquoi pas y emménager?
"Değerlendirdikten sonra, teröristlerle pazarlık yapmaktan rahatsız oldum" dersin.
"Après mûre réflexion, je ne me vois pas négocier."
Söylediklerinde gerçeklik payı var mıdır dersin?
Tu le crois sincère?
Önümüzdeki yıla ne dersin?
L'année prochaine?
Bu geceye ne dersin?
Ce soir?
Talya'ya ne dersin?
Pourquoi pas Talya?
Peki ya mutfakta bir işe ne dersin?
Que diriez-vous un poste dans la cuisine?
Tamam, yanlış anladığını söylersin. Yanılmışım, o alkolik değil dersin.
D'accord, dis-lui que tu as mal compris, tu t'es trompé, elle ne l'est pas.
Buna ne dersin?
Qu'en dis-tu?
- Şuna ne dersin?
Pourquoi pas ça comme deal?
Ne dersin Spencer?
Vous en dites quoi, Spencer?
Onlar için nasıl oldu dersin?
À votre avis, comment ça s'est fini pour eux?
Sonra bir şey anlatır, sen de dersin ki " Vay be, haklıymış.
Alors elle dit quelque chose, et tu penses :
Öyle mi dersin?
Tu penses?
Ve "kurallara uyarsam, her şey yolunda gider" dersin.
Et tu penses, "Si tu suis les règles, tout ira bien"
Şu şeyi suratımdan çekmeye ne dersin?
Éloigne ça de moi.
Şuna ne dersin anen de bir insan çünkü sen hissetme hakkı olan tek kişi senmişsin gibi davranıyorsun.
Et si... Tu considérais ta mère comme un être humain, Car tu agis comme si tu étais la seule à avoir des sentiments.
Başka bir oyunla ikiye katlamaya ne dersin?
Et si on doublait au jeu du "oseras-tu"?
Olur mu dersin?
- Vraiment?
Herneyse, chat leşmek için güzel bir zaman, ha ne dersin.
Est-ce le bon moment pour discuter?
Şuna ne dersin : "ruh eşini geri isteyen aşık için ölüme"?
Qu'est-ce que vous dites de "mourir pour celui qui veut son gal"?
- Ne dersin?
Alors, qu'en dites-vous?
Tanı amaçlı laparotomiye ne dersin?
D'accord, qui est d'attaque pour une laparotomie exploratrice?
Baksana dostum. Bana kız arkadaşından bahsetmeye ne dersin?
Hey, pourquoi tu ne me dirais pas un peu plus à propos de cette fille.
Gidip birer bira içmeye ne dersin?
Je te le dis, et si nous allions boire une bière, hein?
Şuraya ne dersin?
Pourquoi pas là?
Arkana yaslanıp rahatlamaya ne dersin?
Pourquoi ne pas reculer et vous détendre?
Geceyi sende geçirmeye ne dersin?
Pourquoi ne pas passer la nuit chez toi?
- Bana taşınmaya ne dersin?
Et si tu vivais chez moi? Vraiment?
Sadece kolaya ne dersin?
Et si on disait juste un coca?
Aynı anda söylemeye ne dersin?
Pourquoi ne pas le dire en même temps?
Şimdi babandan biraz para alıp şapkaya atmaya ne dersin? - Tamam. Tamam.
Et si t'allais demander 5 $ à ton père pour les mettre dans mon chapeau.
Gidip bir daha dönmemeye ne dersin?
Va-t'en et reviens plus jamais.
Arabana ulaşana kadar seninle kalmamıza ne dersin?
Je vais vous dire, et si on restait avec vous jusqu'à ce que vous récupériez votre voiture?
Sarıya ne dersin?
Pourquoi pas... jaune?
Yeşile ne dersin?
Pourquoi pas vert?
Gidip birer kahve almaya ne dersin?
Pourquoi ne vous offrirais-je pas un café?
Göstermeme ne dersin?
Pourquoi ne pas vous montrer?
Evet, ne dersin?
Qu'est-ce que t'en penses?
Mesaimiz bittiğinde bu uzun günü bir içecekle kutlamaya ne dersin?
Quand notre surveillance sera fini et si nous terminions cette journée auprès d'un verre?
- Küveti doldurmama ne dersin?
- Et si je te faisais couler un bain?
Belki yarın gece görebilirim, ne dersin?
Tu en auras peut-être un demain soir?
Şu dinlemenin bokunu çıkardığımız şarkıya ne dersin?
Que penses-tu de cette chanson qui nous remémore le passé?
Öyle mi dersin?
Vraiment?
" Bu gece yemek yemeye ne dersin?
" Et si on allait dîner ce soir?
Devamı gelir mi dersin?
N'aggrave pas les choses.
Bak burada bir tane daha var! Benim "WrestleMania 1985" kasedine karşılık senin Hagler / Hearns maç kasedine dersin? İşte.
Encore un!
Ne dersin?
Ça sent l'aventure.
Ne dersin?
Je pense à St Kitts pour la prochaine rencontre avec mes parents.
- Alice Quinn'e ne dersin?
Oui, si ils étaient...
Tamam, buna ne dersin?
Et ça, ça te va?