English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ D ] / Dilsiz

Dilsiz tradutor Francês

584 parallel translation
Dilsiz olmak gibi bir talihsizliğe sahip.
Il a le malheur d'être muet
Anladığım kadarıyla sağır ve dilsiz.
- Elle est sourde et muette.
Siz kimsiniz? Sağır ve dilsiz olduğunuzu söyledi.
Qui êtes-vous?
Sağır... dilsiz de olabilir.
Sourd, et peut-étre idiot.
Asa, dilsiz heykel gibi dikilme.
Asa, ne reste pas planté là.
Dilsiz olanın o sekretere kazancından pay verdiğini de gördünüz. - Evet.
Le muet a donné la moitié des gains à la secrétaire.
Ve sizler, bu olanlar karşısında tüyleri ürperip, yüzleri sapsarı kesilenler, sessiz oyuncuları, dilsiz seyircileri bu oyunun, biraz vaktim olsa- -
Vous tous qui pâles et tremblants, contemplez ce drame en silence,
Çocuk hem sağır hem de dilsiz. Onunla kafa bulmak doğru bir şey mi?
C'est pas parce qu'il est sourd et muet qu'on peut se moquer de lui.
Konuşmuyorlar ve rol yapamıyorlar. Yalnızca bir çok dilsiz şovu yapıyorlar.
Leur "art" n'est que grossière pantomime.
Ben aktör değilim. Asla da olmadım. Yalnızca bir sürü dilsiz şovuydu.
Je ne suis pas un acteur... mais une machine à grimaces.
Başka bir de Igor var, sağır ve dilsiz ve Leon Averill, balmumu çalışmaları yapan.
- Ouis, on le connaît. Ensuite il y a Igor, sourd et muet, et Léon Averill, qui fait le travail de cire.
Sizin de bildiğiniz şeyler söylediklerim. Canım Sezar'ın yaralarını gösteriyorum, şu zavallı, güçsüz, dilsiz ağızları konuşturuyorum kendi yerime.
Je vous dis ce que vous savez déjà, je vous montre les plaies du cher César, pauvres bouches muettes que je prie de parler pour moi.
- Sağır dilsiz.
- Sourds et muets.
Yardım alacak kimse yok. Dilsiz rahipler mola verdiler.
Nous sommes seuls, les prêtres sont morts.
Sanırım Hamar Firavunla birlikte mezarın içine kapatılma niyetinde. O ve dilsiz rahipler.
Hamar veut se faire murer dans la tombe avec les prêtres muets.
O bir dilsiz.
Il est muet.
- Dilsiz miydi?
- Rien. - Il était muet?
Havagazı gerçekler ; sağır, dilsiz, kör bir editör tarafınca bir araya getirilmiş!
Du vent! Soufflé par un chef de rédaction sourd, idiot et aveugle!
Dilsiz gibi davranmaya başlamıştın.
Tu as commencé à faire le muet.
Sağır dilsiz olmakla, duyup konuşmak arasındaki fark kadar.
Grâce à vous je n ´ ai pas été un sourd-muet.
Majesteleri dilsiz olmalı.
On la fera passer pour muette. Muette?
Dilsiz... başka bir yolu yok mu?
Muette... n'est-ce pas trop... n'y a-t-il pas d'autre moyen?
- Bir mevzu var, dilsiz gibi davranabilir misiniz?
À ce propos, princesse... pourriez-vous devenir muette?
- Dilsiz mi?
- Muette?
Aramızda, dilsiz gibi yapıp yapamayacağınızı konuşuyorduk...
Nous pensions vous demander de faire la muette.
Bir keresinde yakalanmış ve dilsiz gibi davranmıştım.
Quand j'ai été pris par l'ennemi, j'ai moi-même joué le muet.
Dilsiz olduğum vakit, Hayakawa'ya kadar ağzımı açmayacağım.
Une fois muette, ce sera trop tard.
Dilsiz olabilir ama konuşulanları duyuyor.
Les muets ont des oreilles.
Dilsiz biri, konuşamadığı için duyamaz da!
Les muets ne parlent pas parce qu'ils sont sourds.
Dilsiz olmak sinir bozucu birşey.
C'est intenable d'être muette.
- Dilsiz mi?
Muette?
- Kalbimi de dilsiz yapamazsın ya!
Arrête! Voudrais-tu aussi rendre mon c œ ur muet?
Dilsiz, dilsiz kız!
La muette! C'est moi, la muette.
Maluk'u dilsiz, beni ise cansız bacaklarla.
Malluch, sans langue et moi, les jambes mortes.
Sağır dilsiz birisi var.
Une sourde-muette.
Sağır ve dilsiz biri atamaz.
Pas un sourd-muet.
Eğer yoksa, ben de sizi kamunun hizmetçisi ve okul komisyonunun dilsiz uşağı olarak yaşamaya mahkûm ediyorum.
Alors je vous condamne à rester fonctionnaire à perpétuité, à rester le muet larbin de votre commission scolaire.
- Dilsiz mi?
- Mon frère dit... - Est-il muet?
Gördüğü insanlar sadece zindancı ve ağır başlı ve dilsiz bir çocuk olan küçük kızdı.
Les seuls gens qu'il voyait étaient le geôlier et sa petite fille, une enfant sérieuse qui ne parlait pas.
Sağır mıydık? Dilsiz miydik?
Étions-nous donc sourds?
Bugün Broadway'de yürürken, ufak tefek yaşlı bir çiçekçi, hem sağır hem dilsiz, bunu bana verdi. Almam için ısrar etti ve bir peni bile almadı.
Aujourd'hui, quand nous étions sur Broadway, une marchande de fleurs sourde et muette m'a donné ceci.
Dilsiz olma ihtimalin yok değil mi?
Vous ne seriez pas muet, par hasard?
Dilsiz bir deli Pulitzer Ödülünü kazanacak.
C'est un muet fou qui gagnera le prix Pulitzer.
Aslında ben körken, siz de dilsiz olsaydınız, anlaşmak çok daha zor olurdu.
Étant aveugle, si vous restez muets cela va être difficile.
Çok sadık bir hizmetkar ama dilsiz.
C'est un valet parfait, muet de surcroît.
Dilsiz olduğunu sanıyordum!
Je te croyais muet!
Ben düşündüğün gibi dilsiz değilim, baba.
Je ne suis pas aussi bìte que tu le penses, papa.
Dilsiz.
Il est muet de naissance.
Seni dilsiz geri zekalı!
Stupide muet!
- Dilsiz mi?
Muette!
Sağır ve dilsiz?
Sourd et muet?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]