Divan tradutor Francês
1,309 parallel translation
Burada kalayım, kanapede uyurum.
Je reste, je peux dormir sur le divan.
O lanet divanda uyuyabilirsin!
Et va dormir sur le divan!
Sen buradaki kanepelerden birinde uyumalısın.
Tu devrais cuver ton vin sur le divan.
Sandalyeye mi, divana mı?
Le fauteuil ou le divan?
Gel, benimle divanda otur.
Viens t'asseoir avec moi sur le divan.
Tennessee Eyaleti'nin adalet divanında, sizin dürüstçe bir cevap vermediğinizi söylüyorum!
je déclare cette réponse malhonnête!
Senin kanepen gibi dudakları var.
Ses lèvres sont douces comme ton divan.
Fakat, limanda, uzun süredir kanepede yattığımdan Lord kızmaz, değilmi?
Mais le Seigneur ne sera pas furieux si je dors sur le divan, pas vrai?
Divan-ı harbe verileceksin, Mackie.
C'est passible de cour martiale, Mackie.
Ordudan onursuz bir şekilde atılacaksın divan-ı harbe verileceksin ve yargıç önüne çıkarılacaksın.
Alors, vous serez limogé... et vous passerez en cour martiale.
Dünya Birliği Yıldız Gemileri'nde tutuklanma veya divan-ı harbe verilme riskine rağmen bizi izleyen sayın seyircilerimize selam gönderiyoruz.
Salutations à ceux qui sont à bord des vaisseaux de l'Alliance Terrienne... qui risquent la cour martiale à cause de nos émissions.
O heryere divan, sandaye, çekyat v.b. şeyler koymanı söylüyecek.
Et partout où elle te dit de mettre un ottoman, mets un fauteuil poire.
Kanepende uyuyabilir miyim?
Je peux dormir sur ton divan?
Chandler kanepenin üstünde!
Chandler est sur le divan.
Yüce Divan'dan bahsediyordun.
Vous parliez du Tribunal Suprême.
Ben kanepede yatarım.
Je prends le divan.
Öyleyse, seni divan ı harbe çıkarttırırım. Hayır efendim.
Si c'est le cas, vous passerez en cour martiale!
Sevgiler, Kanepedeki adam.
Salutation Le type du divan
Muhtemelen Adamı hırpaladılar sonra da dairenin altını üstüne getirdiler.
Ils ont probablement tabassé le type du divan, puis ils ont fait la guerre à l'appartement.
Ya Adam yaptıysa?
Et si c'était le type sur le divan qui l'avait fait?
Adam, köpeğimi sen mi öldürdün?
Hé, le type sur le divan. As-tu tué mon chien?
Hey, Thurgood, neden şu dostun Adamdan biraz para istemiyorsun?
Demande au type du divan de te prêter du fric.
Sonra kendilerini yatakta buluvermişler.
Aussi sec, ils baisent sur le divan.
- Divanın üstüne.
- Sur le divan.
Devamlı elini tutuyor, boynunu öpüyor, karşısında el pençe divan duruyor.
Il lui tient la main, l'embrasse dans le cou, est à ses pieds.
- Divan-ı harbe verilebilirim.
Je risque la cour martiale!
- Savaş divanını bu seferlik atlayacağız.
Pas de cour martiale pour cette fois. Picard.
Teslim olmalarını emret. Seni savaş divanına vermeyeceğim.
Qu'ils se rendent et je vos évite la cour martiale.
Bana uyar. Savaş divanına gitmek demek burada neler olduğunu bildirmek demektir.
S'il faut aller en cour martiale pour dénoncer ce qui se passe, j'y suis prêt.
Hangimizin savaş divanına çıkacağını merak ediyorum.
On verra lequel d'entre nous va passer en cour martiale.
Normalde, divan-harbe giderdin.
Normalement, tu devrais passer en cour martiale.
Bu yüzden bir psikiyatr senden kanepenin üzerine uzanmanı istediğinde, aslında senden bir at ve bir timsahla birlikte uzanmanı istiyordur.
Donc... quand un psychiatre te demande de t'allonger sur le divan, tu t'allonges avec un cheval... et un crocodile.
Bilginiz olsun diye söylüyorum, divan-ı harbe verilmenize beş saniye kaldı. Tadını çıkarın.
vous avez cinq secondes... avant de finir au tribunal.
Kanepedeki deriyi hisset.
sentez un peu le cuir de ce divan.
Ama güzel olan sandalye, divan ve kanepe için yetecek kadar var. O yüzden bir an önce başlayarak...
par contre, on en a largement assez pour le fauteuil et le canapé, on peut commencer tout de suite... vilain!
Barlow'u bulur ve divan-ı harb'e çıkmazsak iyi sayılır.
Pas le désastre, si on trouve Barlow et on évite la cour martiale.
Bir kanepe, birkaç sehpa ve saat 2 yönünde bir sandalye var.
Avec un divan, quelques tables basses et une chaise à 2 h.
Yeni patron geceyi koltuğunda geçirdi.
Le nabab a dormi sur ton divan.
Düzüşme divanım hakkında ne düşünüyorsun, hayatım?
Que penses-tu de ma garçonnière, poupée?
Resimdeki kız, kanepede gördüğüm kızla aynı.
La fille de la photo est celle que j'ai vue sur le divan.
Onu kanepeden 1 metre bile uzaklaştıramıyorum.
Il ne bouge pas du divan.
Artık kanepede yatmayı bıraksan diyorum.
J'aimerais que tu cesses de dormir sur le divan.
Cordelia burada kaldı çünkü dairesinde bir sorun varmış.
Elle est venue car elle a eu un problème. J'ai dormi sur le divan.
Umarım bir divanınız vardır.
J'espère que vous avez un canapé-lit.
Ve Phoebe bu koltukta oturuyor.
Et Phoebe... est assise sur ce divan.
Tabi ki, kanepedeki şu şeker pembe yastık senin mi?
C'est à toi, ce joli coussin rose sur le divan?
- Beni güldürüyosun.
Tu me fais rire! Tu veux qu'on passe au divan?
" Sevgili ezikler, hediyeleri cidden koltuğun altına saklayacağımı mı düşündünüz?
" Pauvres nuls, je cacherais des cadeaux sous le divan?
Ben kanepeden uzak dururken Miranda kendininkinde sefa sürüyordu.
Pendant que j'envisageais le divan, Miranda profitait du sien.
Kanepede yatar mısın?
Va te reposer sur le divan.
.... ölmüştü
Je l'ai trouvé sur le divan, mort.