Diyen tradutor Francês
2,519 parallel translation
Beni Noel yemeğine çıkarmak için bunca yolu gel diyen olmadı sana.
Je ne t'ai pas demandé de venir pour m'emmener dîner.
"Kulak asma" diyen birini dinleme Jason.
N'écoute pas quelqu'un qui parle comme ça.
Pediyatrist diyen olmadı!
Je n'ai jamais dit ça.
Pierce, son bir buçuk yıldır bana lezbiyen diyen biri olarak, bir lezbiyenle arkadaş olmama laf etmeyeceğine eminim.
Pierce, toi qui m'a qualifié de lesbienne pendant un an et demi, je suis sure que tu n'as rien à ajouter à propos du fait que je sois amie avec l'une d'elle.
Rosebud diyen de yok, zaten o ne demekse artık.
Ils ne disent pas "rosebud", quoi que ça puisse être.
- vavvv - "çok havalıyım... üst giysisinden kurtulmalıyım" diyen ve kendini şirin zanneden arabalar.
Les mignonnes, genre "Je suis si excitée que j'en perdrais mon top tube."
Konuşmamı dinleyin diyen olmadı.
Vous n'êtes pas obligé d'écouter.
- Sana zorla kal diyen olmadı.
T'es pas forcé de rester.
Sabahleyin "pastaya dokunma" diyen kimdi, söylesene? "Birazını Cowanlar'a saklayalım" diyen kimdi ha?
Qui a dit de laisser du clafoutis pour les Cowan?
Kendilerine Marslı diyen kuşaklar kendi gezegenlerinde kölelere dönüştürüldüler.
Des générations entières de Martiens... devinrent esclaves sur leurs propres terres.
Milis güçleri yaptı diyen var.
Et on a dit que c'était les militaires.
Biz meleğiz, hayvanız, o yüzden de ortadan kaybolmalıyız diyen sen değil miydin?
Mais c'est toi qui as dit : "On est des anges, des animaux, on doit disparaître..."
Kimdi bunu diyen?
Qui disait ça, déjà? Ce type, le flic... Le Noir.
İşte "Hadi ziyafete gidelim, dans edelim nazik birileriyle tanışalım." diyen ben.
Et moi qui me disais... qu'en allant à un banquet, je pourrais danser et rencontrer un homme élégant. Voilà le résultat. Je dois affronter pire que la mort.
Biliyorum, bu insanlara yardım edelim diyen bendim,... ama dürüst olmak gerekirse geldiğimize seviniyorum.
Oui, j'ai dit que je voulais aider ces gens, mais pour être franc, je suis heureux qu'on arrive.
Tam anlamıyla "Becer beni" diyen gözlerin oldu.
Mais t'as genre... Des putains d'yeux quoi!
"Her türlü giderim var" diyen gözler.
Carrément, ils sont vraiment dingues!
Bu çaresizlik adasında kendine kocam diyen yarım bir erkekle kalmış sürünüyorum.
Je suis désespérée. Je suis coincée avec une moitié d'homme comme mari, et celui que je désire
Ve hikaye, bunun bir sorun olduğunu, bunun yanlış olduğunu düşünen insanlarla da konuşmak. Ama şöyle diyen insanlar da var : " Neden yalnış olsun?
Ça s'adresse à ceux qui pensent que ce système est immoral, tout comme à ceux qui disent que la télé a commencé comme ça.
Tillman bir barda karısına kaltak diyen bir motorcuyu öldürmek suçundan 25 yıl alıp 6 ayını doldurmuştu.
Tillman en était à 6 mois sur une peine de 25 ans pour avoir tué un motard dans un bar qui a traité sa femme de salope.
Bağıra bağıra "Ben dünyadan bihaberim" diyen biridir.
Tu le sais? Ca dit, "je suis un parfait outil".
"Lütfen Tori'nin eğlenmesine izin ver, özgür olmaya ihtiyacı var." diyen sendin.
C'est toi qui as dit : "S'il te plaît, laisse Tori s'amuser. Elle a besoin d'être libre!"
Kendisine Reynard diyen, kaçak bir akıl hastasını arıyorum.
Je chasse un échappé de l'asile se faisant appeler Reynard.
Milos halkı bu vadiden kendi ayaklarının üstüne basarak kurtulacak diyen sen değil miydin! Julia...
Tu avais dit que le peuple de Milos se relèverait de lui-même!
Gözlerden uzak olmak istiyor gibilerdi. Ama şöyle diyen bir erkek sesi duydum :
"Peut importe combien je te paye, ce n'est pas assez."
"Yola sensiz devam edeceğiz." diyen bendim.
"Mais sans toi".
"Sıradaki gelsin" diyen tek öğrenciydin.
Et t'en redemandais.
Kendine Ceset diyen bir terörist Kurucular Günü töreninde bir aerosol zehri yaymaya çalıştı.
Un terroriste appelé The Lich a essayé de libérer une toxine dans l'air le jour des fondateurs.
Sana işin peşini bırak diyen yok.
- Je ne te le demande pas.
- Özgür olamayız, çünkü, güvende olmak zorundayız diyen mi?
Celle qui dit "Nous ne pouvons être libres, mais en sécurité."?
O zaman dün gece ki ilk email Sadece "torchwood" diyen - - - ben değildim.
Donc ce premier e-mail, la nuit dernière, ça dit juste torchwood.....
- Şükürler olsun. Sadece şu "İşime çok bağlıyım ama ruhum ölü." diyen cerrahlardan olmadığına sevindim.
Je suis soulagée que vous ne soyez pas obsédée par votre boulot,
Doğum günümü bilen bana iyi geceler diyen ve peynirli makarna yapan tek insan sensin.
Tu es la seule à me souhaiter mon anniversaire. La seule qui me dise bonne nuit. La seule à me faire des macaronis au fromage.
Etrafta sen varken sakın taşak demeyin diyen boş boğaz da bendim.
Et je suis le gros cou... parce que je dis aux gens de ne jamais dirent sans couilles dans tes environ.
- O zaman ilk diyen ben oldum.
- Alors je serai la première.
Ceset ispattır diyen hep sensin.
Vous êtes celle qui parle toujours du corps comme une preuve.
Hadi ama Andy. Bilgisayar istiyorum diyen sendin.
Franchement, tu voulais un ordi...
Ç.K.B hastalarının beyninde nörolojik değişikler olduğunu kanıtlayan bir PET * taraması verisi var. Bir çalışmayla, aşılamanın çocuğunun otizm..... olmasına sebep olur diyen bir deli var. Bir mi?
Les scans montrent des changements neurologiques chez ce type de patient.
"Beni suya bırakma!" diyen küçük olanla birlikteydim...
Elle a peur que je la mette à l'eau.
Etrafta bana "baba" diyen küçük farelerin dolaşması... Evet.
Des petits bouts qui m'appelleraient papa?
Bunu diyen de bir fahişeyi hamile bırakan dâhi.
De dire le génie qui a engrossé une pute.
Böyle diyen birini nasıl reddederim?
Dit comme ça, je ne peux refuser.
Cesare Juan'ı öldürdü diyorlar. Goffredo yaptı diyen var.
Cesare aurait tué Juan, Goffredo aussi.
"Genellikle cevap, en basit olandır" diyen sensin her zaman. Ama bu defa sırf haklı olduğunu kanıtlamak için sürekli geliştirdiğin senaryolarla karşıma çıkıyorsun.
Tu dis toujours que les réponses évidentes sont souvent justes, mais tu montes des scénarios de plus en plus élaborés pour te donner raison.
Konu Bobby Stark olunca "şak" diyen sadece o değil.
Ce n'est pas la seule à dire dommage en parlant de Bobby Stark.
Seninle üç yıldır birlikte çalışıyoruz. Beni tanıyorsun. Kauçuk ağacını taşıyabiliriz diyen adamım ben.
Depuis le temps, vous me connaissez, je crois que rien n'est impossible.
Neden? Nedeni yok. Ama bu kilitler makas, kalem ve içecek kutusu ile açılır diyen sen değil miydin?
Vous avez bien dit qu'on pouvait forcer ces cadenas avec des ciseaux ou un stylo?
"Sarılarak bitecek." diyen kimdi?
C'est match nul. - Qui avait "Ils s'embrasseront"?
"İyiceyim" diyen kimse iyi değildir.
Personne disant "coolio" est cool.
Eşcinsellerin evlenmesine izin vermeyen Mormonlarle diğer dinci şerefsizler ve göğüslerine "kızlar" diyen kadınlar.
Les Mormons et tous ceux qui refusent le mariage gay. Les femmes qui personnifient leurs seins.
Espada Ardiente yaptı diyen var.
On a dit que c'était l'Épée de feu.